Haber7 – Gamze Türk
Son günlerde Türkiye ile Yunanistan yönetimi arasında restleşmeler yaşanıyor.
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in ABD Kongresi’nde yaptığı konuşma iki ülke arasındaki ipleri gerdi. Kongre’de yaptığı 42 dakikalık konuşmada 10’u ayakta olmak üzere 37 defa alkışlanan Yunan Başbakan, “Ben Yunan Parlamentosu’nda bile bu kadar alkışlanmıyorum” diyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’ye karşı kışkırtıcı adımlar atan Yunan Başbakan, Kıbrıs’ta iki ayrı devletli çözümü hiçbir zaman kabul etmeyeceklerini söyledi. Yunan Başbakan, adını vermeden ABD’nin Türkiye’ye silah vermemesini de istedi. Miçotakis konuşmasında ayrıca, Yunanların 1821’de Osmanlı’ya karşı isyanını da hatırlattı.
ERDOĞAN: BENİM İÇİN MİÇOTAKİS DİYE BİRİ YOK
Miçotakis’in açıklamalarına Türkiye’den çok sert yanıt geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok” dedi. Erdoğan ayrıca, bu yıl yapılacak Stratejik Konsey Toplantısı’na da katılmayacağını ifade etti. Miçotakis’in sözünde durmayan bir siyasetçi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı, “Kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nerede, nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun. Biz bize yeteriz” diye konuştu.
Atina ile Ankara’da yaşanan gerilimin sebeplerini ve bundan sonra yaşanabilecekleri Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı ve Emekli Hava Pilot Koramiral Dr. Erdoğan Karakuş’a sorduk.
YUNANLIYLA MASAYA OTURDUĞUMUZ AN KAYBETTİĞİMİZ ANDIR
Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Türk-Yunan sorunu olmadığını, “Yunanistan’ın talepleri olduğunu” söyledi. Yunanların isteklerinin bitmeyeceğine dikkati çeken Yaycı, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Yunanlılarla müzakere etmek, taleplerini görüşmek, onlara ne kadar vereceğimizi konuşmak anlamına gelir. Yunanlıyla masaya oturduğumuz an kaybettiğimiz andır. ‘Yunan ile tokalaşan bırakın parmaklarını saymayı kolunu kontrol etsin’ diyorduk. Geldiğimiz nokta haklı olduğumuzu gösterdi. Sadece benim haklı olduğumu göstermedi aslında. Tarih böyle yazmıştı. Tarih boyunca Yunanlılar 6 defa topraklarını Türkiye’den savaşta yenilerek kazanmış ve topraklarını büyütmüşlerdir.”
“GAYRİ ASKERİ STATÜ ÇOK SIKI BİR STATÜDÜR”
Cihat Yaycı, askerden arındırılmış bölge konusuyla ilgili de şunları söyledi:
“Bir düzeltme yaparak başlayalım. Silahsızlandırılmış statü yok. Herkes gerekirse ağzına biber sürsün. Bu statü, gayri askeri statüdür. Paris Barış Antlaşması’nda da Lozan Antlaşması’nda da Uşi Antlaşması’nda da 6 Büyük Devlet Kararı’nda da demilitarized (askerden arındırılmış bölge) olarak geçer. Gayri askeri statü silahsızlandırmayı da içine alır. Çok basit bir örnek verelim: Bir tugay asker getirirsiniz, bir savaş gemisi gelir adayı ziyaret eder, bir savaş uçağı adanın üzerinde tur atar, bu silahsızlandırılmayı bozmaz bu gayri askeri statüyü bozar. Gayri askeri statü çok daha sıkı bir statüdür. Sadece bir müfreze jandarma askeri bulundurmak ile sınırlıdır. Bu anlaşmalarda çok net olarak vadedilmiştir ki Türkiye’yi tehdit etmemek üzeredir. Hukuken ortaya konulması gereken durum bu adada devir şartının ortadan kalktığıdır. 23 tane ada Lozan ve Paris Barış Antlaşmaları ile Yunanistan’a gayri askeri olmak kaydıyla devredilmiştir. 23 adanın 23’ünde de bu statü bozulmuştur. O zaman egemenlik devir şartı ortadan kalkmıştır. Bu görüş de bana ait. Benden önce bu görüşü dile getiren kimse yoktu. Gelinen nokta hukuki bir gerçekliktir.”
“ARTIK KRAL ÇIPLAK”
Yaycı, Yunanistan’ın karasularını artırma hedefi olduğuna da vurgu yaparak şu değerlendirmeleri yaptı:
“Yunanistan, karasularını arttırmak istiyor. Karasularının Lozan’daki 3 milin üzerine 1936’da çıkardı. Şimdi de bunu daha da fazlaya 6 milin üzerine çıkarmayı istiyor. Bu konuda da bizim kulağımıza gelen şeyler 20 yıldır bu konuların Yunanistan ile görüşüldüğü. Yani Yunanistan’ın karasularını ne kadar arttırabileceğimiz konusunun görüşüldüğü. Bunu millet affetmez. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bunlarla görüşme falan olmaz’ dedi. Bundan sonra Sayın Cumhurbaşkanına, siyasi iradenin başına birisi gelip, ‘Biz bu konuları müzakere edelim’ derse, aslında sorun çözmek için teklifte bulunmadığını, Yunanistan’a toprak kazandırmak için teklifte bulunduğunu siyasi irade artık öğrenmiştir. Bu tür tekliflerle gelenleri de eğer sorumlu makamlardaysa o makamlardan alınmalıdır. Artık kral çıplaktır.
Türkiye’nin ortaya koyacağı görüş şu olmalıdır: Lozan’da karasuları 3 mildir, Lozan statüsüne dönülmelidir. Gerekirse Türkiye karasularını 3 mile çekmelidir. Zaten Türkiye’nin 3 milden 6 mile çekerek kazandığı yüzde 1 bile değildi. Yunanistan 12 mile çıkardı biz de 12 mile çıkarırız diye yanılmayalım. Biz 12 mile çıkartamıyoruz çünkü önümüzde Yunanistan adaları var. Bizim teklifimiz Lozan statüsüne dönülmüş olması ve 3 mil olmasıdır. “
“MİÇOTAKİS BUNDAN SONRA O KİTABI ALIP ŞİKAYET ETSİN”
Yunan Başbakanı’nın ABD ve Almanya’da Mavi Vatan haritasıyla şikayetinin tam bir skandal olduğuna değinen Yaycı, sözlerine şöyle devam etti:
“Uluslararası alanda her ne kadar skandal olsa da benim içim bir övgü meselesidir. Yunan gazeteleri beni ‘Mavi Vatan Kışkırtıcısı’, ‘Mavi Vatan Haritasının Çizeri’ diye hedef gösteriyor. Onlara çok güzel bilimsel bir cevabımız var. Sayın Cumhurbaşkanı 2020 Eylül’ünde bir talimat vermişti. Benim 18 yıllık emeğim bir buçuk yılda bilimsel komitelerde dolaşarak İstanbul Üniversitesi’nden ‘Mavi Vatan Bir Harita ve Bir Doktrin’ kitabımız şu an uluslararası yayın olarak çıkmıştır. Artık onların Seville Üniversitesi haritası varsa bizim de İstanbul Üniversitesi haritamız var. Tamamen uluslararası bilimsel yayın olarak çıkmıştır. Bundan sonra o Miçotakis ve onun gibiler o kitabı alıp şikayet etsinler. Bilimsel olarak tartışmak isteyen varsa da oturalım tartışalım.”
“YUNANİSTAN ADA DEVLETİ DEĞİL”
Yunanistan’ın Japonya, Endonezya veya Filipinler gibi bir ada devleti olmadığının altını çizen Cihat Yaycı şunları söyledi:
“Yunanistan adaları olan bir yarımada devletidir ve ölçümleri anakarasına göre yapılır. Bunun aksini söyleyen içimizdeki birtakım cahiller ve hainler vardır. Şu an Sayın Cumhurbaşkanının ve Sayın Dışişleri Bakanının yaptığı açıklamaların sonuna kadar arkasındayım. Bu açıklamaların tüm millet olarak arkasında olunması lazım. Bu iç siyasetten vareste bir durumdur. Bu bir milli politikadır. Milli duruştur.“
TÜRKİYE NATO’DAN ÇIKARILIR MI?
Türkiye’nin savaşta kazandığı halde masada bir şeyler vermek zorunda kaldığını hatırlatan Cihat Yaycı, “Türkiye Cumhuriyeti artık veren değil alan devlet olmalıdır. O güçtedir” diyerek şunları söyledi:
“Yalnız dikkat çekmek istediğim bir konu var. Yunanistan’a Amerikan yığınaklanması var. Yunanistan’ın Amerika ve Fransa ile savunma işbirliği anlaşmaları var. NATO üyesi olmasına rağmen bir devletin başka bir devletle böyle bir anlaşma yapmasının hiçbir mantığı yoktur. Bunun tek mantığı vardır; Türkiye düşmanlığıdır. Şu anda Türkiye’yi NATO’dan çıkarma gayretleri vardır. Gerek Rusya-Ukrayna savaşını bahane ederek gerek İsveç-Finlandiya’nın girişini bahane ederek Türkiye’nin yapısının NATO’nun dokusuna uymadığını birtakım devletler dillendirmeye başlamıştır. Böyle bir durum gerçekleştiğinde şöyle bir senaryo gerçekleştirebilir; Türkiye NATO’dan çıkartılır, ABD’nin Yunanistan’a yığdığı silahlarla Türkiye’ye müdahalede bulunulur. Bu arada Güney Kıbrıs Rum Yönetimi NATO üyesi yapılır ve meşru bir zemin oluşturulur. NATO’nun 5. maddesi gereğince Türkiye’ye savaş açarlar. Türkiye’nin başından beri mücadele ettiği PKK’nın değişik isimli versiyonlarıyla yaptığı bu mücadeleyi kendilerine müzahir grup ile yapan bir devlet olarak gösterip Türkiye’ye müdahale etmeye kalkabilirler. Bunların hepsi dikkatle incelenmesi gereken ve hiçbir ihtimalin göz ardı edilmeden, devletimizin yetkilileri tarafından çalışılması gerekir. Bu senaryoların gerçekleşme ihtimali düşük olabilir ama ihmal edilemezler.
DIŞİŞLERİ’NİN HAYKIRMASI LAZIM: KIBRIS MÜZAKERESİ OLMAMALI
Bundan sonra Fener Rum Patrikhanesi’nin isminin alınmaması gerekir. Patrikhane diye bir konu yok. Metropolitlik var. Metropolittir. Kıbrıs müzakerelerinde açıkça Miçotakis, Biden’a; ‘Türkiye’nin işgalinden sonra 48 yıldır Helenizm büyük acı çekmektedir’ demiştir. Kıbrıs Helenizm’i, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması demek. Bunu nasıl duymazlıktan gelebiliriz? Bizim dışişlerimizin ve bütün diplomatlarımızın açıklıkla haykırması lazım. Bundan sonra Kıbrıs müzakeresi olmamalıdır. Kıbrıs’ta bizim bir sorunumuz yoktur. AB’ye alırlar diye de kimse düşünmesin. AB’ye de almazlar.”
“TÜRKİYE’NİN HAREKETE GEÇMEK İÇİN F-16’LARI ALMASI LAZIM”
Emekli Hava Pilot Koramiral Dr. Erdoğan Karakuş ise, Yunanistan’ın Ege adalarındaki silahlandırma politikasının senelerdir sürdüğüne vurgu yaparak şunları söyledi:
“Ancak son zamanlarda Yunanistan Türkiye’ye adeta saldırma planı içerisinde. O nedenle adaların silahlandırılması konusu ayrıca önem taşıyor. O adalar vasıtasıyla Deniz Kuvvetlerimizin harekatını engelleme amaçları var. Sayın Çavuşoğlu, Lozan ve Paris anlaşmalarına göre bu adaların silahlandırmalarının mümkün olmayacağını iddia etti ve ‘Adaların egemenliği uluslararası alanda tartışma haline gelir’ dedi. Yunanlıları bu açıklama çok rahatsız etti. Miçotakis Türkiye’nin F-16 almaması için büyük bir çalışma içerisinde. Türkiye’nin harekete geçebilmesi için öncelikle ihtiyacı olan F-16’ları alması lazım. Bekanızı temin edecek güce sahip değilseniz Yunanistan’a imkan verirsiniz. Yunanistan ile meseleniz sadece adaların silahlandırılması değil. Ege’nin tamamına baktığınız zaman hava sahası sorunu, kıta sahanlığı sorunu, münhasır ekonomik bölge sorunu, Doğu Akdeniz sorunu ve Yunanistan’ı rahatsız eden Libya ile yaptığımız anlaşma var. Dolayısıyla Ege Adaları’nın silahlandırılması Yunanistan ile sorunlarımızın küçük bir bölümü. Türkiye caydırıcılığını muhafaza edebilmeli ki ancak o zaman Yunanistan’a isteklerini kabul ettirebilir. Başka türlü kabul ettirmek pek mümkün değil.”