Murat Bakan, bugün yaptığı açıklamada, Şırnak’ta ‘vali koruması’ olarak misyon yapan özel harekât polisi Alpaslan S.’nin, amirlerinden mobbing gördüğüne dair uzun bir ileti yazdığını ve bu bildirisi arkadaşlarına gönderdikten sonra intihar teşebbüsünde bulunduğunu söyledi.
Bakan önergesinde, “Alpaslan S., silahını ateşlemeden evvel el bombasının pimini çekip masanın üzerine koydu, silahıyla intihar etti, lakin el bombası patlamadı. Odada pimi çekili bomba olduğu için S.’ye tıbbı müdahale gecikti. Alpaslan S.’nin hayati tehlikesi ise sürüyor” dedi. Bakan, yaptığı açıklama da şunları söyledi:
“HİÇ Mİ VİCDANINIZ SIZLAMIYOR”
“İki gün evvel polislerin sıkıntılarıyla ilgili; mobbing, amir tahakkümü, fazla çalışma şartlarıyla ilgili tweet atmamın gerisinden dün, Bakan Yardımcısı, Süleyman Soylu’nun yardımcısı Mehmet Ersoy dün bana Twitter’dan karşılık verdi. Dedi ki ‘3600’ü hallettik, diğer bahisleri istismar ediyorsunuz’. Polis intiharlarından bahsediyorduk halbuki; amir tahakkümünden, mobbingten bahsediyorduk. Dün akşam, Mehmet Ersoy tweetini attıktan sonra, Şırnak’ta, 15 Temmuz’da darbe teşebbüsüne direnen, emekli özel harekât polisi babası ve ağabeyiyle birlikte direnen bir kahraman polis kardeşimiz intihar etti. Ve intihar ederken kendisine ağır hakaretleri, küfürleri, mobbingi yapan polis müdürlerinin de ismini vererek intihar etti. Ben, buradan sesleniyorum; Süleyman Soylu, Mehmet Ersoy, hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Buradan AKP, MHP milletvekillerine sesleniyorum; hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Verdiğimiz Meclis araştırmasını burada AKP ve MHP oylarıyla reddederken ‘polis intiharları araştırılmasın’ diyenlere sesleniyorum, o vakit da söylemiştim; ‘her intihar eden polisin sorumlusu sizsiniz’ diye. Bugün tekrar söylüyorum; her intihar eden, intihara teşebbüs eden polisin sorumlusu sizsiniz.”
“İNTİHARA SÜRÜKLEYEN SEBEPLERİN BAŞINDA AMİR TAHAKKÜMÜ VE MOBBİNGİN GELDİĞİ ORTADA”
Murat Bakan, olaya ait Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM’ye soru önergesi de verdi.
Murat Bakan, Soylu’ya şu soruları yöneltti:
“ONURSUZCA İTHAMLARLA YAŞAMAKTANSA ÖLMEK YOLUNU SEÇTİM”
İntihar teşebbüsünde bulunan polis memuru Alparslan S.’nin yazdığı ve önergeye de konulan intihar notu, amir isimlerinin kapatılmış haliyle şöyle:
“2016, 15 Temmuz gecesi Ankara Gölbaşı’nda hain darbe teşebbüsünde bulunan köpeklere karşı üstüme düşen vazifeyi yerine getiren özel harekât işçilerinden biriyim. Ülkemize bu türlü ihanet içerisinde olan köpek sürüsüne karşı intikam hissim ile hayata tutunmaya çalışırken Şırnak PÖH Şube Müdürü M. başkomiser ve Y.A. isimli şahısların tekraren beni küçük düşürmelerine artık sabrım kalmadı. Bahsin şahitleri çok; son vazife yerim olan Şırnak vali muhafazada benimle çalışan arkadaşlara sorulduğunda (intihar durumuma) sebep olan gerekli bilgilere ulaşılacaktır. Kendimi şu formda tabir etmek isterim; darbe gecesi yaralandım, kayıtları Dışkapı devlet hastanesinde mevcut. Lakin o gece son taşıdığım kişi Bülent Yurtseven başkomiserimizin durumu ağır olmasına karşın sadece kelime-i şehadet getirmesinden ötürü bana teklif edilen gazilik makamına kendimi yakıştıramadığım için reddettim, zira bir uzvum kopmamıştı. Emekli özel harekât polisi olan babam ve abim de o gece sabah olmadan İstanbul’dan Ankara Gölbaşı’na geldiler ve vatanımız uğruna can vermek için orada gerekli hassaslıkta dimdik durdular. Bu kadar yaşanana karşın kimseden alkış beklemedim yahut durumu fırsata çevirip gazilik alarak kendimi ispatlama yolunu seçmedim. Ben, bu vatanın evlatlarından biriyim yalnızca. Hiçbir vakit reklam yapanlardan olmadım, zira ben ticaret ile uğraşmıyorum, vatan koruma ediyorum. Kahraman Gazi Yavuz Gündoğdu Abi’m de ayrıntıları ile bu dediklerime, Giresun’daki vazife yıllarım için şahitlik edecektir. Ülkemizde hiçbir vatan evladı, ailesine, kutsal kıymetlerine küfredilmesini hak etmiyor ve yazıklar olsun ki şubemizin büyüğü bildiğim, hürmette kusur etmediğim şube müdürümüzün, özel harekât polisi olan, bir arada vazife yaptığım birkaç arkadaşımın annesine ve bacısına sövdüğüne kulaklarımla şahit oldum. Bahsettiğim M. başkomiser ve Y.A.’nın ikisine de varsa hakkım haram olsun. Evlatları olmasa bu seyahate yalnız çıkmazdım. Bir yeğenimi kanserden 5 yaşında kaybettikten sonra çocuklara olan zaafım aşırılaştı, bu nedenle onların çocukları babasız kalmasın diye yalnız gidiyorum, lakin ahirette hesaplaşacağız. Bunu okuyan herkesin bilmesini isterim ki ben hain darbe gecesi, yuvamız olan başkanlığımıza yapılan taarruzda füzenin düştüğü ve 51 can yoldaşımın şehit olduğu yere 20-25 metre uzaklıktaydım. Şehadet şerbeti nasip olmadı; hayattaki tek hayalim. Hayalime ulaşmak da nasip olmadı. Asiler ortasına karıştım tahminen, Rabbimin affına sığınıyorum ve artık vasiyet olarak isteklerim şunlar: Özel harekât kamuflajımla gömülmek istiyorum. Beni bu hale getirenlere, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan devlet sofrasından rızıklanmayı başta Rabbim nasip etmesin istiyorum ve gereğini yapacakları konusunda devlet büyüklerime olan inancımı koruyorum. Yazımda değinmiştim; ikisi de evlat sahibi, ömürleri boyunca Rabbim evlatlarından yana yüzlerini güldürmesin; benim anne babamın mevtim sonrası gözlerinden akan yaşların mislini hem dünya hem ahiret hayatında yaşatsın onlara. Canım ailem, hepinizden özür diliyorum. Kusur bu yaptığım, biliyorum lakin ben onursuz, gurursuz; kanım uğruna oluk oluk aksın istediğim vatan davama yapılan hakaret ve aşağılama ile yaşayamam. Hakaret içeriğini de belirteyim; şube müdürümüz M. başkomiser, Sayın Vali’mizin CAT kıyafeti ile çalışmamızı uygun gördüğünü belirtmem sonrası bana, orada, ‘Özel harekata bir dansöz kıyafeti giydirmediğiniz kaldı, zati yakında üstünüzdekileri çıkarıp dom.. da derler size, onu da yaparsınız’, sonrasında ‘Vali de bu kadar gö…. korkuyorsa gelmeseydi Şırnak’a’ dedi. Süleyman komiserimizin bir kabahati günahı yok, lakin konuşmalar sırasında içerdeydi, bu hakaretlerin hepsini duydu, arkadaşlarımın anne, bacılarına ettiği küfürler dahil. Şahitlik edip etmemek kendisine kalmış, fakat inkâr ederse ona da hakkım helal değil. Yaratan Rabbimiz, intihar eden beni ve cümlesini affetsin, dua edin. Ben, aç susuz yaşarım fakat onuruma, onuruma, davama yapılan aşağılama ile yaşayamam. Ahmet gardaşım, bu bildirisi sana atıyorum, zira bizim teşkilatta birtakım şeylerin üstü insanların nefisleri ve dünya tasaları nedeni ile örtülüyor. Senden ricam, başta Sayın Vali’miz ve Vilayet Emniyet Müdürü’müze bahsin ulaşmasıdır. Rabbim, benim yaşadıklarımı siz ve ben üzere vatanına aşık hiç kimseye yaşatmaz tekrar inşallah. Gardaşlarım, kolay bir formda bu hayattan ayrılmak istemediğimi beni tanıyan dostlarım, arkadaşlarım bilir. Özel harekât teşkilatımızın gerek kamuflajına gerek davasına âşık olduğumu da laf getirmediğimi de tekrar birebir biçimde tanıyan bilir. Yaşadığım süreçte kullanılan ağır cümleleri daha fazla kaldıramayacağım ve yutamadığım için bu türlü bir karar aldım. Bu intihar kararıma sebep olan mevzuyu ayrıntıları ile ulaşması gereken gardaşlarıma ulaştırdım, onlar gerekli yerlere iletecektir. Beni kimsenin bu kadar aşağılamasına, küçük düşürmesine müsaade vermem. Onursuzca ithamlarla yaşamaktansa ölmek yolunu seçtim. Varsa benden yana hakkım, size helal. Y.A. i.. ve M. başkomiser hariç; onlarla ahirette hesaplaşacağız. Allah’a emanet olun. Hakkınızı helal edin. İnşallah Rabbim affeder, âmin.”