CHP, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda kabul edilen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne muhalefet şerhi koydu. Muhalefet şerhinde, “Sansür ve otosansüre yol açacak, ifade ve basın özgürlüğünü daha da daraltacak düzenlemeler barındırmaktadır” denildi.
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda, geçen hafta çarşamba günü tali komisyon olarak 40 maddeden oluşan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” kabul edilmişti.
Komisyonun CHP’li üyeleri İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan, Muğla Milletvekili Burak Erbay, teklife şerh koydu.
Muhalefet şerhinde, teklifin ‘dezenformasyon yasası’ olarak lanse edildiğini, ancak birçok kanunda değişiklik öngörmesi nedeniyle bir torba kanun olduğu belirtildi.
“Dijital Mecralar Komisyonu dahi sürece dahil edilmemiştir”
Teklifin ‘oldu biti’ yöntemi ile seçimler öncesi hayata geçirilmeye amaçlandığı vurgulanan şerhte, şu değerlendirmeler yer aldı:
“Teklifin hazırlanış sürecinde sivil toplumun, meslek örgütlerinin görüşlerine başvurulmadığı gibi muhalefet de bu sürecin dışında tutulmuş, konunun asıl muhatabı olan Dijital Mecralar Komisyonu dahi sürece dahil edilmemiştir…Teklifin komisyona sevk edilmesinden yalnızca 4 gün sonra komisyonun toplantıya çağrılması da iktidarın dışlayıcı tutumunun açık bir göstergesidir. Bu kadar kapsamlı ve teknik bir teklifin değerlendirilmesi için yeterli süre verilmemiştir. Hatta bu durum komisyona katılan sivil toplum kuruluşları tarafından da dile getirilmiştir.”
Komisyon görüşmeleri sırasında teklifin daha detaylı olarak incelenmesi, ilgili kurum ve kuruluşların, sivil toplumun, üniversitelerin görüşlerinin alınması için alt komisyon kurulmasına ilişkin önergelerin kabul edilmediğine işaret edilen şerhte “Oysa bir alt komisyonun varlığı teklifin daha nitelikli ve sağlıklı bir yasama süreci ile olgunlaştırılmasına olanak sağlayacak önemli bir süreçtir” denildi.
“Teklifte fazlasıyla geniş tanımlanmış bir suç tiplemesi mevcuttur”
Teklifin bu haliyle yasalaşmasının kabul edilemez olduğunun altı çizilen şerhte, düzenlemenin ‘toplumsal muhalefeti bastırma yasası’ ya da ‘sansür yasası’ olduğu belirtildi. Şerhte, şu saptamalar yapıldı:
“Teklif, sansür ve oto sansüre yol açacak, ifade ve basın özgürlüğünü daha da daraltacak düzenlemeler barındırmaktadır. Dezenformasyonla mücadele ettiği iddia edilen teklifte doğrudan ve dolaylı olarak bir dezenformasyon tanımı yapılmamaktadır. Teklifte fazlasıyla geniş tanımlanmış bir suç tiplemesi mevcuttur. Hangi bilginin ne düzeyde halkı yanıltıcı bilgi olarak değerlendirileceği büyük bir belirsizlik taşımaktadır. AKP iktidarının gerek kendi gücünü korumak gerekse rakiplerini baskı altına almak için yargıyı siyasi bir baskı aparatına dönüştürdüğü bir ortamda; iktidarın mevcut pratikleri de göz önüne alındığında bu teklifi ‘toplumsal muhalefeti bastırma yasası’ ya da ‘sansür yasası’ olarak adlandırmak daha tutarlı olacaktır.”
“İfade ve haber alma özgürlüklerinin zedelenmemesi öncelikli hedeflerden biri olmalıdır”
“Ülkemizde dezenformasyonun tüm kesimlerin ortaklaştığı bir sorun olduğu açıktır. Ancak bu konunun düzenlenmesinde, ifade ve haber alma özgürlüklerinin zedelenmemesi öncelikli hedeflerden biri olmalıdır” uyarısı yapılan şerhte, şu değerlendirme yapıldı:
“Yapılacak olan düzenlemenin çağdaş demokrasi ilkeleri çerçevesinde, tüm paydaşların sürece dahil olduğu, konunun tüm boyutları ile uzun uzadıya tartışılıp olgunlaştırılabildiği, çoğulcu bir bakış açısı ışığında, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini, basın özgürlüğünü güvence altına alacak bir şekilde yapılmasıdır. Teklif bu hali ile olması gerekenden çok uzaktır.”