Seyahat davası tutuklusu avukat Can Atalay, Silivri Cezaevinden yazdığı yazıda, 7 Kasım’da yapılacak Çağdaş Hukukçular Derneği davasını hatırlattı, herkese “bu eşsiz gayret örneğini” izlemek üzere duruşma salonuna gitme daveti yaptı.
Can Atalay’ın Birgün gazetesinde yayınlanan “ÇHD Susmayacak” başlıklı yazısının bir kısmı şöyle:
“Türkiye’de tabir özgürlüğünden sendikal haklara, gözaltında kayıplardan katliam yargılamalarına kadar, nerede halk ismine bir kazanımın zerresini dahi görüyorsanız o kazanımın bir yerlerinde kesinlikle avukat abi ve ablalarımızın alışılmış ki de direngen, ısrarlı ancak birebir vakitte da ‘mesleğe yakışır uygun avukatlık’ emeğini, yani başta bahsettiğim avukatlık geleneğimizi bulursunuz.
Bu geleneğin çeşitli kolları, iç tartışmaları, toplumsal/siyasal/hukuki öncelikler, yollar ve yöntemler ile ilgili farklılıkları vardır. Tahminen de mesleğin bir cilvesi, didiştiğimiz de az görülmüş şey değildir. Ancak iş çabaya gelince tüm bu farklı kolları ile coşkun bir ırmağa dönüşür avukatlık geleneğimiz.
Madem kelam ‘iyi avukatlık’tan açıldı; herkesin lakin bilhassa hukuk öğrencisinden en kıdemlimiz avukata kadar bir davette bulunmak isterim! 7 Kasım 2022’de Silivri’de başlayacak ÇHD duruşmasını kaçırmayınız.
Salt bir dayanışma veyahut bir vazife olarak değil kendiniz için eşsiz bir hukuk gayreti tecrübesini görmek için gitmenizi rica ediyorum.
(…)
Avukat Selçuk Kozağaçlı ile fakirleştirilen halk çocuklarının, mevt şartlarında dahi çalışmayı kabul eder hâle getirilmiş insanlarımızın, onların vefatlarını bir maliyet kalemi olarak gören utanmazların davasında bir arada çalışma, omuz omuza dövüşme imkanı bulduk.
Ve ‘iyi avukatlık’ dersinde tüm vakitlerin birinci beş örneğini sayın dediklerinde doğruluğundan emin olduğunuz cevapların sanırım başındadır Selçuk Kozağaçlı…
Ben birlikte mesai yaptığım iki avukattan bahsettim yalnızca. Lakin yanlış anlaşılmasın, Çağdaş Hukukçular Derneği 50 yaşına basacak nerdeyse. Üstte bahsettiğim ırmağın, en güçlü en parlak en coşkun kollarından biridir. Çaba ettiği egemenlerce üç defa kapatılmışken hala devam ediyor birebir egemenlere karşı gayretine. Son kapatılmasından sonra açılan pankarttaki kelam tahminen de varoluş gayesinin özetidir:
ÇHD SUSMADI SUSMAYACAK!
7 Kasım haftası olmaz iş oldurularak belirli bir karara çıkacak belgenin kıssası Ocak 2013’te başlar, birinci duruşması Aralık 2013’te yapılmıştır. Aralık 2013’te duruşmayı izledikten, dinledikten -yetmez!- yaşadıktan sonra çabucak o akşam, fırsatını bulur bulmaz bir televizyon mikrofonuna söylediğimi yinelemek isterim: ‘tarihsel bir anı yaşadık, bu lakin Socrates’in veya Dimitrov’un savunması ile karşılaştırılabilir…’
Dediğim üzere, ben bir arada çalışma imkanı bulduğum iki avukattan misal verdim; birebir geleneğin temsilcisi 22 avukat, mesleklerini bu memleketin beşerlerine adadıkları için cezalandırılmak isteniyorlar. Bu yüzden gidin diyorum, varın tümünü siz kendiniz işitin…
Salt bir dayanışma veya bir vazife olarak değil kendiniz için eşsiz bir uğraş tecrübesini kaçırmayın. Malum, ben sizden daha yakınım duruşma salonuna, lakin müsaade vermiyorlar gitmeme. Benim yerime de gidin :)” (YAZININ TAMAMI)