ANKARA– Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Lideri ve AK Parti’nin kurucularından Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu Manisa’da düzenlenen mitingi öncesinde konuştu. Arınç, Erdoğan’dan evvel konuşmasından ötürü yapılan tenkitlere toplumsal medya üzerinden açıklamayla karşılık verdi.
AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu vakte dek yapılan tüm davetlere katıldığını hatırlatan Arınç, açıklamasında “eleştirilerin” haksız olduğunu belirtti, “Ben AK Partiliyim, bu konut benim evimdir ve ben kendimi AK Parti’nin milyonlarca sahibinden birisi olarak görüyorum. Bugüne kadar AK Parti’nin doğrularına ve gerçek yaptıklarına her vakit sahip çıktım, bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğim” dedi.
Kendini “muhalif” olarak nitelendirmediğini, Manisa Vilayet Teşkilatı’nın “arzusu” gereği Manisa’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü belirten Arınç’ın açıklaması şu formda oldu:
BİRTAKIM TENKİTLER HAKSIZ: “Cumartesi günü memleketim Manisa’da düzenlenen mitinge Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte katılmam ve orada yaptığım konuşma üzerine AK Parti teşkilatlarından ve beni AK Partili olarak bilen, tanıyan birçok isimden tebrik iletileri aldım. Bu ortada birtakım tenkitlere de muhatap oldum. Bu tenkitlerin birçoğunun yeterli niyetli olduğunu, saygılı bir biçimde lisana getirildiğini görüyorum. Bunun yanı sıra olaylara sırf siyah-beyaz olarak bakabilen isimlerin de birtakım tenkitlerinde haksız olduğunu düşünüyorum. Ben bugüne kadar AK Parti’nin birkaç kurucusundan birisi olduğumu ve AK Parti’nin benim meskenim olduğunu geçmişten bugüne ısrarla söyledim. Partim ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılan tüm davetlere katıldım.
ERDOĞAN’LA GÖRÜŞMEMİ İSTEK ETTİLER: Manisa mitinginden de iki gün evvel Sayın Cumhurbaşkanı arayarak mitingine katılmamı dilek ettiklerini tabir ettiler. Ben de bu davete -diğer tüm davetlere olduğu gibi- icabet ettim. Bu durum Manisa teşkilatında büyük bir sevinç yarattı. Teşkilatımız benden bilhassa Manisa halkını yakından ilgilendiren kuru üzüm fiyatları ve Manisa’da yapılması gereken birtakım yatırımlar konusunda Sayın Cumhurbaşkanı ile özel olarak görüşmemi ve kendisini bilgilendirmemi istek ettiklerini söylediler. Ben de seyahatimiz esnasında Manisa teşkilatımızın istek ettiği tüm sorunları kendisine aktardım. Epey sıcak bir havada, elli bine yakın vatandaşımız saatlerdir Sayın Cumhurbaşkanı’nı bekliyorlardı. Onun öncesinde konuklar takdim edildi. Ben de takdim edilenlerden birisi olarak iki dakikalık bir konuşma yaptım. Özet mahiyeti taşıyan bu konuşmamda şunları tabir ettim: Manisa’ya yapılan, ülkemize yapılan büyük hizmetler oldu lakin bilhassa ben Manisa’da sizin bir evladınız olarak ve bu kentte elli yıl siyaset yapmış biri olarak buradayım. Manisa, tarihindeki en büyük hizmetleri AK Parti periyodunda aldı. Hasebiyle da yapılan bütün hizmetlerde en büyük hisse sahiplerinden biri benim ve benim bu hizmetler ile gurur duymam da pek olağandır. Son elli yıl Manisa için hayal olarak görülen başta Gördes Barajı ve Sabuncubeli Tüneli olmak üzere yollarından barajlarına, göletlerinden sulama kanallarına, hastanelerden kent hastanesine kadar pek çok hizmetin bizim devrimizde geldiğini söyleyebiliriz.
FİKİRLERİMİ TABİR ETTİM: Bu yüzlerce yapıtta hisse sahibi olan bir insanın miting meydanındaki AK Partili kalabalığa “Bu yapıtlara sahip çıkın, bu yapıtlarda hissesi olan Sayın Cumhurbaşkanı’na ve onun hükümetine takviye olun” demesi neden birilerini rahatsız etmiş olsun? Akıl onu gerektirir ki bu türlü bir kalabalığa söylenecek kelam lakin budur. Yoksa benim miting meydanında kürsüye çıkıp sözlerimin tam aksisi tarafta bir konuşma yapmamı bekleyen safdil beşerler varsa onları da akla ve ferasete davet ediyorum. İçinde kendi hissemin varlığını da düşündüğüm bu hizmetlere sahip çıkma konusunda fikirlerimi tabir ettim.
AK PARTİ BENİM KONUTUM: Bu vesile ile benim siyaset anlayışım üzerine bildiğinizi zannettiğim ancak birilerinin ısrarla farklı göstermek istediği bir hususa da açıklık getirmek isterim. Ben siyaseti diğerlerinden farklı yapıyorum. Siyaseti halkımızın âlâ yönetilmesi, memnunluğu, refah ve huzur içinde yaşaması ve onunla birlikte olmak biçiminde tanımlıyorum. Bugüne kadar da siyasetimi bu tanımlama üzerine şekillendirdim. Benim siyaset anlayışım şiddete, nefrete ve ayrımcılığa dayalı bir siyaset değildir. Bu lisanı de hayatım boyunca hiç kullanmadım. Yalnızca hizmet odaklı olarak vatandaşımızın gönlünde yer etmeye çalışan biri olarak bugüne geldim. Etkin siyasi hayattan ayrıldıktan sonra da şunu ısrarla söyledim. Ben AK Partiliyim, bu konut benim evimdir ve ben kendimi AK Parti’nin milyonlarca sahibinden birisi olarak görüyorum. Bugüne kadar AK Parti’nin doğrularına ve hakikat yaptıklarına her vakit sahip çıktım, bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğim.
KENDİMİ MUHALİF OLARAK NİTELENDİRMİYORUM: Öteki bir konu ise şudur: Bizim Sayın Cumhurbaşkanı ile bir yazgı arkadaşlığımız var. 1978’den beri birlikteyiz ve ben onun yanında oldum. Bugüne kadar farklı söylemlerimden çıkarılan sonuç lakin şu olabilir: Diğerlerinden farklı olarak tenkit yapma gereğini her vakit duymuşumdur. Yararlı işlerde takdir ederken, yanlış işlerde de tenkidin dozu en yüksek olanını yapmaya çalıştım. Bu evrede bunu anlayamayanlar kesinlikle muhalif olunması gerektiğini düşünüyorlar. Hayır! Bu fikre katılmıyorum ve kendimi bir muhalif olarak nitelendirmiyorum. Muhakkak bir mensubiyetin içerisinde ancak doğruya yanlışsız, yanlışa da yanlış demeyi ve bu yanlışları yerinde vaktinde ve hoş bir biçimde aktarmam gerektiğini düşünüyorum. Dolayısı ile tenkit yaptığım vakit “ne kadar güzel” diyerek alkışlayanların bunun aksini yaptığımda da “çark etti” demelerini esefle karşılıyorum. Bu mensubiyetimi ve aidiyetimi her vakit açıkladım lakin şunu da söz etmek gerekir. İnsan tabiatı gereği değişen, değiştikçe gelişen bir varlıktır. Buradan yola çıkarak ben de daha evvel vermiş olduğum mülakatlarda da altını çizdiğim üzere, değerli kararlar arifesinde günün kaidelerini göz önünde bulundurarak milletimizin muhtaçlık ve beklentilerini karşılayacak her türlü görüşü değerlendirmeye açık olduğumu belirtmiştim.
YEGÂNE ÇIKIŞ YOLU: AK Parti’yi kurarken yaslandığımız tüm kıymet ve yargıları temel alarak siyaset yelpazesinin farklı kanatlarında faaliyet gösteren bireyler, kanaat liderleri ve toplumsal kümelerle istişare ediyorum. Bu istişarelerde kendi görüşlerimi aktarıyor, karşı tarafı dinliyor kısaca milletimizin meselelerine tahliller üretmek ismine farklı görüşlerden istifade ediyorum. Siyaset lisanının toplumumuzu bu derece kutuplaştırdığı bugünlerde sıkıntı günleri atlatmak ismine el ele vermeyi temel alan bu yolun bu sıkışmışlıktan kurtulmak için yegâne çıkış yolu olduğuna inanıyorum.
‘HAİN’ DENİLMESİNİ YANLIŞSIZ BULMAMIŞTIM: Hatırlayacaksınız birtakım dostlarımızın arkadaşlarımızın ayrılarak öteki partiler kurması karşısında kendilerine “hain” denilmesini yanlışsız bulmadığımı tabir etmiştim. İhanet sözünü siyaset lisanından çıkarmalıyız. Tahminen dikkatinizden kaçmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı da partimiz kuruluş yıl dönümünde bu arkadaşlarımız için “Geçmişteki hizmetleri ismine onlara teşekkür ediyorum” sözünü kullandı. Bu bile çok kıymetli bir gelişmedir. Biz bu türlü olmalıyız.
FİKİRLERİM MAHALLEMLE SONLU DEĞİL: Bu mevzudaki fikirlerim yalnızca kendi mahallem ile de sonlu değildir. Ben halkımızı temsil eden her siyasi partiye kıymet veririm. Anayasadaki sözüyle siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez ögeleridir. Bu bağlamda siyasî ittifaklara nahoş isimler takılmasını da güzel bulmadığımı geçmişte tabir etmiştim. Bunu her tabanda her vakit söylüyorum. Bu partilerin ve ittifakların temsil ettiği milyonlarca insanın hukukunu müdafaayı da kendime görev biliyor, öteki tüm siyasalların de bu bahse emsal hassasiyetle yaklaşmasını temenni ediyorum. Milletimiz tarafından hasreti çekilen toplumsal barışın, refahın ve adaletin lakin bu formda tesis edileceğine inanıyorum.” (DUVAR)