Küratörlüğünü Ömer Faruk Şerifoğlu’nun yaptığı, hayatının 45 yılını eğitime adamış, onlarca sanatçı yetiştirmiş ve yüzlerce yapıta imza atmış soyut fotoğrafın usta ismi Prof. Dr. M. Zahit Büyükişliyen’in “Yeldeğirmenlerine Karşı” retrospektif standı geçtiğimiz günlerde Kazlıçeşme Sanat’ta sanatseverlerle buluştu. Ayrıyeten, Zeytinburnu Belediyesi tarafından “Yeldeğirmenlerine Karşı” retrospektif standı isimli bir kitap hazırlandı. “Sanatçılık bir meslek değildir, ben her vakit bu türlü düşünüyorum. Sırf bir icra işi değildir. Sanatçılık ruhuyla, beyniyle, duruşuyla ortaya konan bir özgünlüktür” diyen Büyükişliyen, yapıtlarını, hayatı anlamlandırma muhtaçlığını, insanın dünya ile bağını sorgulayan bir anlayışla ele alıyor.
Büyükişliyen, 21. yüzyılın birinci çeyreğinde, tüm dünyanın dikkat kesildiği sorunlar olan hava kirliliği, göç ya da çarpık kentleşme üzere mevzulara dikkat çekiyor. Bu mevzular sanatın konusu olabilir mi, diye yadırganmayı göze alan sanatçı 50 yılı aşkın bir vakittir üretmeye devam ediyor. Kendisine dışarıdan bakarak kavrayabilen, acılar çeken, başarıyı, huzuru, sevilmeyi ve inanç duymayı özleyen insanın hikayesini soyut anlatımlarla söz ediyor. Bizi biz yapan etraf ve tesadüfler ortasında, sanatı, görsel ve fikri dünyamızın değerli bir bileşeni olarak kurguluyor ve her alandaki sanat yapıtının ferdî algı ve sezgilerle kıymetlendirilmesi gerektiğine inanıyor. Biz de Kazlıçeşme Sanat’ta Zahit Büyükişliyen ile 19 Mart’a kadar sanatsever ziyaretçilerini ağırlayacak olan standını konuştuk.
BİR SEYAHAT STANDI
“Retrospektif standım birinci gençlik yıllarımdan beri uğraştığım, didindiğim bir seyahatin kilometre taşlarıdır” diyen Büyükişliyen sergiyi şu sözlerle anlatıyor: “Sergide her devirden fotoğraflar var. Şayet isterseniz bu yapıtlara bakınca Zahit Büyükişliyen’i okuyabilirsiniz. Bir de çok hoş bir kitap yayınlandı. Bu kitap hakikaten de şahane bir kitap oldu. Sevgili Küratörüm Ömer Faruk Şerifoğlu ve eşi Semra Aydın Şerifoğlu’na da teşekkürlerimi sunuyorum. Bu bir seyahat sergisidir. Nasıl bir seyahat? Bu seyahat uzak bir yerde başlıyor. Yani bir vakitlerin Sovyet Rusya’sında Tataristan’ın Kazan Şehri’nde başlıyor. Babam Kazan Türkleri’ndendir. Orada doğmuş ve sonrasında göçler yaşanmış. Bugüne kadar oluşturduğum yapıtları göreceksiniz” Yaptığı fotoğrafların bir yorum resmi olduğunu söyleyen Büyükişleyen, her gittiği coğrafyadan etkilendiğini lisana getiriyor. Büyükişliyen, değişik kavramlara yöneldiğini söz ediyor. “Burada Don Kişot’lardan tutun da taş fotoğrafları, kantaron çiçekleri, dışavurum, hava kirliliği üzere mevzular var. Fotoğraflarım bir kıssa anlatmak için değil. Bir niyete yöneltmek istiyorum ve kişi ne düşünürse onu irdelemesini istiyorum. Yani bir fotoğraf ne kadar yorumlanırsa o kadar çok yaşamaya başlar” diyor.
TOPLUMUN SIKINTILARINDAN UZAK KALMAYAN BİRİYİM
Büyükişleyen, “Sanatçı ortaya çıkan yahut çıkabilecek sonuçları başka bireylerden tahminen de daha güçlü bir sezgiyle görür, duyar, yorumlar ve izleyicisine iletir. Onu düşünmeye, yorumlamaya çağırır, hatta zorlar” diyor ve ekliyor: “Toplumun problemlerinden uzak kalamayan, onların içinde yaşayan şahısım evvel. Duyan sezen biriyim. Benim fotoğrafıma yansıyan sıkıntılarla ilgili olarak toplumun birtakım yollarla uyarıldığı bir gerçek. Kitle irtibat araçlarıyla diyelim. Ancak yetersiz bunlar. İlgiler çabuk dağılıyor. İlgililer kayıtsız kalıyor. O kadar çok ve çeşitli problemleri olan bir toplumda yaşıyoruz ki… Bazıları, epey meselemiz varken, örneğin hava kirliliği, göç ya da çarpık kentleşme ile uğraşmanın sırası mı diye düşünebilir… Ben önemsiyor ve üzerine gidiyorum bu bahsin, durmadan hatırlatmayı da misyon sayıyorum.” Standın ismi “Neden Yeldeğirmenlerine Karşı?” sorumuza Büyükişliyen, “Çünkü hayatım boyunca benden çok güçlü olan şahıslara karşı bile isyan etmedim fakat karşı olduğumu ya da fikirlerimin yanlışsız olduğu konusunda Tıpkı Cervantes’in kahramanı Don Kişot gibi…” formunda açıklıyor.