Boğaziçi Üniversitesi’nde 2 Ocak 2021’de Prof. Dr. Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu’nun misyondan alınmasının akabinde da devam ediyor. Direnişin 586’ncı gününde Boğaziçili akademisyenler bir ortaya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu’nun akabinde rektörlüğe atanan Naci İnci’yi protesto ettiler.
Direnişin 84’üncü haftasında paylaşılan bilgi notunda şu sözlere yer verildi:
“Bugün 12 Ağustos Cuma. Nöbetimizin 395., direnişimizin 586. günündeyiz. Sizlere basının hala alınmadığı, etrafında polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.
Bu hafta kayyım rektörlüğün, üniversitemize onarılması güç ziyanlar veren hasmane tasarrufları artık topyekûn bir saldırganlığa dönüştü. Hukuksuz formda misyonundan uzaklaştırılmasının 8. ayında, mahkemenin Şubat 2022’deki yürütmeyi durdurma kararıyla misyonuna geri dönmüş olan meslektaşımız, Batı Lisanları ve Edebiyatları Kısmı Öğretim Vazifelisi Can Candan, bu hafta kayyım idare tarafından bildiri edilen yeni bir kararla vazife mühletinin uzatılmamış olduğunu öğrendi. Yani, evvelki vazifeden alınma kararı mahkeme tarafından açıkça hukuksuz bulunmuş olmasına karşın, Naci İnci ve takımı birebir hukuksuzluğu tekrar etmeyi seçerek Candan’ın üniversite ile ilişiğini yine kesmeye teşebbüs etti. Bildirim yazısında, münasebet kisvesi altında ‘ders yükümlülüklerini yerine getirmemek’ ve ‘üniversite yöneticilerine hakarette bulunmak’ üzere temelsiz ve evvelki mahkeme kararında belirtildiği üzere, mucibince soruşturulup sonuca bağlanmamış birtakım ithamlar yer alıyor. Gayrimeşru idare tarafından hukuksal ve akademik kriterler yok sayılarak alınan, Can Candan’ın maddi ve manevi haklarını gasbeden bu karar sırf denetimsiz bir hınç ve hasımlık yapıtıdır. Kabul etmiyoruz! Bu hususta yasal haklarımızın takipçisi olacağız ve Can Candan’ı yine ilişkin olduğu yere, öğrencilerinin yanına geri alacağız.
Kayyım rektörlük birebir hınç ve husumetle kurumlarımızı ve üniversitemizin hak edilmiş milletlerarası saygınlığını borçlu olduğu kurumsal pratik ve geleneklerimizi maksat alıyor. Bu hafta Atatürk Enstitüsü’nün seçilmiş müdürü Cengiz Kırlı misyon mühletinin bitimine şimdi 1,5 yıl varken zirveden bir kararla vazifeden alındı. Osmanlı tarihçiliğinde çığır açan çalışmaların sahibi, idarecilik vazifesini layıkıyla ve özveriyle yerine getiren, üniversitemiz Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi’nin öncü kurucularından olan Cengiz Kırlı’nın yerine Sevtap Demirci atandı. Kırlı’nın misyondan alındığını kendisine bildiri etmeyen ve vazifeden alınma nedenini bildirmeye dahi tenezzül etmeyen rektörlük, bu doruktan atama kararını birebir gün Elektronik Evrak İdare Sistemi üzerinden üniversite kamuoyuna duyurdu. Atatürk Enstitüsü, Türkiye ve geç periyot Osmanlı İmparatorluğu çalışmaları alanında ulusal ve milletlerarası seviyede saygınlığı olan bir kurumdur. Böylesi bir kurumun oluşumu ve devamlılığı hoca ve öğrencilerin kolektif emek ve özverisine dayandığı kadar özgür, iştirakçi ve eleştirel eğitim ortamına gereksinim duyar. Atatürk Enstitüsü bu vasıflar sayesinde Türkiye’deki çok sayıda toplumsal bilimler araştırmasının beşiği hâline gelmiştir. Rektörlüğün Atatürk Enstitüsü’ne karşı yaptığı bu darbe, kaliteli ve eleştirel eğitim ve öğretim ortamını da tehdit etmektedir. Atatürk Enstitüsü’nün legal ve seçilmiş müdürü Cengiz Kırlı’nın misyondan alınarak yerine Sevtap Demirci’nin atanmasını kınıyor ve bu karardan süratle geri dönülmesini talep ediyoruz.
Uluslararası seviyede saygınlığa sahip her esaslı üniversite üzere, Boğaziçi Üniversitesi de muvaffakiyetini liyakat sahibi bilim insanlarının bilgi üretimi pratiklerine, bu pratiklerden doğan geleneklere ve bu geleneklerin gelecek jenerasyonlara transferine borçlu. Bu hafta, alanlarında bilimsel bilgi üretimine kıymetli katkılar vermeye devam eden birçok emekli hocamızın 2022 yılı sonbahar devri açacakları derslerinin, kayyım rektörlük tarafından hiçbir münasebet gösterilmeksizin iptal edildiğini öğrendik. Kayyım rektörlüğün, öğrencilerin eğitim ve öğretimine ziyan veren bu keyfî kararını, tıpkı vakitte Boğaziçi Üniversitesinin kurumsal hafızasını silmeyi amaçlayan bir teşebbüs, bir hafızasızlaştırma siyaseti olarak görüyoruz. Üniversitemize karşı alınan bu düşmanca tavrı kınıyor ve kamunun dikkatine sunuyoruz.
Kayyım idare eliyle Boğaziçi Üniversitesi’ni yok etme teşebbüslerine karşın özgür, özerk, demokratik ve iştirakçi prensiplere dayalı bir üniversite ideali için verdiğimiz gayrette yalnız olmadığımızı bilmek bize güç katıyor. Bu sene, Boğaziçi Üniversitesinde olduğu üzere ODTÜ’de de kayyım idaresi, tüm bileşenlerin davetlerine ve 38 kısmın tamamının taleplerine karşın, her sene stadyumda yapılan genel mezuniyet merasimini “güvenlik gerekçesi” ile yasakladı. Fakat idarenin tüm baskı ve engellemelerine karşın öğrenci, akademisyen ve mezunlar 6 Ağustos’ta İhtilal Stadyumunda kendi imkanlarıyla, olması gerektiği üzere, coşkulu ve renkli bir alternatif mezuniyet merasimi gerçekleştirdi. Öğrenciler bu keyifli günlerini geniş bir iştirakle, hiçbir güvenlik sorunu yaşamadan, özgürce kutladılar. Keyfî ve baskıcı kararlara karşı direnerek haklarını elde etmeyi başaran tüm ODTÜ bileşenlerini kutluyoruz. ODTÜ ve Boğaziçi’nde gerçekleştirilen alternatif mezuniyet merasimleri, kayyım idarelerinin aczinin ve yalnızlığının açık bir tabiri oldu; dayanışma ve çaba ile var olmaya, büyümeye devam edeceğimizi bir sefer daha vurguladı.
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an evvel sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle vazifeye gelmeli ve seçilmiş konseylerle denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız ve enstitü müdürümüz bir an evvel misyonlarına iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, kısım, fakülte ve enstitülerin onayı alınmadan, doruktan inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Tedbire Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an evvel tekrar aktif hâle getirilmelidir. Gayrimeşru idare tarafından gerekçesiz biçimde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski fonksiyonuna kavuşturulmalı, tekrar araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve idaresi ile bugüne kadar hukuksuzca takımlaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve kısım kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıyeten öğrencilerimiz, akademik ve idari işçimiz hakkında mesnetsiz münasebetlerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir defa daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve iştirakçi prensiplere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar, Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.” (HABER MERKEZİ)