Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atanan ‘kayyum rektör’ Melih Bulu’nun misyondan alınmasının akabinde yeniden Erdoğan’ın kararıyla atanan ‘kayyım rektör’ Naci İnci, 16 akademisyenin üniversitede ders vermesini engelledi.
ÖNCE CAN CANDAN SONRA ÜNAL ZENGİNOBUZ…
Geçen günlerde mahkeme kararına rağmen üniversiteyle ilişiğini kestiği Can Candan, 15 yıllık ofisini boşaltmak zorunda bırakılmıştı. Evvelki gün de İktisat Kısmı Lideri Ünal Zenginobuz misyonundan uzaklaştırılmıştı.
İnci idaresi bu kere de okulda yıllardır ders veren öğretim üyelerinin ders açmalarını veto etti. Üniversitelerin ders kayıt periyotlarına kısıtlı bir vakit kala veto kararı veren İnci idaresi, ders programlarında da sıkışıklık yaşanmasına sebep oldu.
FAKÜLTELER ONAYLADI, REKTÖR REDDETTİ
Tam vakitli öğretim vazifelisi Can Candan, emekli öğretim üyeleri Cevza Sevgen, Sumru Özsoy, Alpar Sevgen, Nükhet Sirman, Faruk Birtek, Yaman Barlas, Zeynep İlsen Önsan; yarı vakitli öğretim üyeleri Eren Soyak, Çağatay Sönmez, Onur Güngör, Can Tunca, Banu Aykın Köylüer, Selahattin Yılmaz, İzzettin Başkan ve Mehmet Akıncı’nın dersleri, kısımların talepleri üzerine Fakülte İdare Kurulu’nda gündeme geldi.
Listedeki öğretim vazifelilerinin dersleri kabul edildi lakin rektörlükten onay çıkmadı.
‘OFİSLER BOŞALTILSIN’ TALİMATI
Cumhuriyet’e konuşan Endüsti Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tınaz Ekim Aşıcı, ders vermesi veto edilen akademisyenlerin ofislerinin boşaltılmasının istendiğini söyledi.
Aşıcı, “Rektörlük, ‘Eğer hocalar ofislerini boşaltmazsa biz boşaltırız’ dedi. Kısmi vakitli hocaların da Fakülte İdare Şurası tarafından onaylanan derslerinin açılmamasıyla tüm kısımların ders programlarında önemli badireler yaşanıyor. Bir yandan da artan bir süratle ve mesnetsiz mazeretlerle hocalara disiplin soruşturmaları açıyorlar. Bir yandan endişe salıp susturmaya çalışıyorlar, bir yandan da çok pahalı hocalarımızı hem idari misyonlarından hem de fizikî olarak üniversiteden uzaklaştırıyorlar. Mazeretler o kadar temelsiz ki hocalarımızın dava açarlarsa kazanacakları konusunda avukatlar hemfikir. Lakin maalesef uzun süren bu çeşit davaların idare için caydırıcı bir özelliği yok. Boğaziçi Üniversitesi’ni süratle tahliye ediyorlar ve kendi artık büsbütün hakim oldukları Üniversite İdare Heyeti ve Senato vasıtasıyla kendi takımlarını yerleştiriyorlar. Bu yapılan her şeyden öte kamu zararıdır” dedi.