Boğaziçi Üniversitesi’nde 2 Ocak 2021’de Prof. Dr. Melih Bulu‘nun Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu’nun vazifeden alınmasının akabinde da devam ediyor. Direnişin 614’üncü gününde Boğaziçili akademisyenler bir ortaya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu’nun akabinde rektörlüğe atanan Naci İnci‘yi protesto ettiler.
Gazete Duvar’da yer alan habere nazaran, direnişin 88’incu haftasında yayımlanan bilgi notunda şu sözlere yer verildi:
“Can Candan’ın yerleşkeye alınmayışının ise yirmi beşinci günü”
“Bugün 9 Eylül 2022, Cuma. Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 21. ayı, 88. haftası devam ediyor. Bugün direnişin 614. günü!
Naci İnci’nin ilgili şuralarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir formda Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının üç yüz yetmiş dokuzuncu, 30 Temmuz 2021 günü gerçekleştirilen takviye oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin Matematik Kısmı tam vakitli öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ı hiçbir münasebet göstermeden periyot ortasında misyondan almasının iki yüz doksan sekizinci, Batı Lisanları ve Edebiyatları kısmı Öğretim Vazifelisi Can Candan’ı ikinci kere vazifeden almasının elli altıncı, Candan’ın İnci’nin talimatıyla tekrar yerleşkeye alınmayışının ise yirmi beşinci günü. !!!
“Girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz”
Bugün 9 Eylül Cuma. Nöbetimizin 414., direnişimizin 614. günündeyiz. Sizlere basının hala alınmadığı, etrafında polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz
“Öğrenciler ve hocaların demokratik bir biçimde temsil edildiği süreçlerle bu krize tahlil bulunmalıdır”
Yeni bir akademik yıl başlamak üzere. Bir yandan yeni bir eğitim devrinin başlamasının memnunluğunu duyarken, diğer yandan da bu yeni periyoda kayyım idaresinin yarattığı tahribata şahit olmanın ve buna karşı gayret etmenin verdiği yorgunlukla giriyoruz. Her şeye karşın Boğaziçi’ni tercih eden Türkiye’nin en başarılı öğrencilerini yerleşkemizde heyecanla bekliyoruz; ancak öğrencilerimizin yaşayacakları kayyım kaynaklı problemleri daha şimdiden görmekten esef ediyoruz. Tıpkı hocaların lojmanları üzere, adeta bir yap boz oyunu muamelesi gören öğrenci yurtlarıyla ilgili son haberleri bir kamu üniversitesi ismine kabul edilemez buluyoruz. Kayyım idaresi yalanlasa da, Boğaziçi öğrencilerinin barınma krizi içerisinde olduğu, yurtlarda yeteri kadar yer olmadığı ve isteyen öğrencilerin hatırı sayılır bir kısmına yurt çıkmadığı toplumsal medyada şahsen öğrencilerin kendileri tarafından yüksek sesle lisana getiriliyor. Buna karşılık, idare bu seslere kulak tıkamakta, bu hayati barınma sıkıntısını şeffaflıktan uzak ve mevzunun paydaşlarıyla istişare etmeden çözermiş üzere yapmakta. Aylar evvel hazırlık okulunun Kilyos Yerleşkesinden Anadolu Hisarı Yerleşkesine gerekli altyapı hazırlıkları yapılmadan bir gecede taşınması kararı alındığında, bugünleri öngören ve düzgün niyetli bir yaklaşımla kayyım idaresini uyaran hocalarımızın ne kadar haklı olduğunu bir defa daha görmüş olduk. Öğrencilerimizin barınma krizi bir an evvel iştirakçi bir yaklaşımla ele alınmalı, öğrenciler ve hocaların demokratik bir halde temsil edildiği süreçlerle bu krize tahlil bulunmalıdır.
“Açılması planlanan derslerin kapatılmasını, kısım ve fakülte kararları olmaksızın doruktan inme dersler açılmasını kabul etmiyoruz”
Kayyım idarenin üniversitemizin eğitim ortamına ve idari işleyişine verdiği en büyük ziyanlardan bir başkası kısım konseylerinin kararıyla dekanlıklara bildirilen ders programlarına keyfi müdahaleleridir. İdare, Boğaziçi Üniversitesi’ne uzun yıllar emek vermiş, her biri bir başkasından değerli emekli ve yarı vakitli hocalarımızın vazifelerine hınç hissiyle son vermiş, güz periyodunda bu hocaların vermesi planlanan 17 dersin açılmasını rastgele bir münasebet göstermeden engellemiştir. Böylelikle öğrencilerimizin bu kıymetli hocaların birikimlerinden faydalanması da engellenmektedir. Heyet kararları hiçe sayılarak, yarı vakitli ve emekli hocalarımızın görevlendirmelerinin onaylanmamasını, kontratlarının iptal edilmesini, açılması planlanan derslerin kapatılmasını, kısım ve fakülte kararları olmaksızın zirveden inme dersler açılmasını kabul etmediğimizi bu hafta bir sefer daha üniversitemizdeki kısımların tümü ve üç araştırma enstitüsünün akademisyenleri ortak bir açıklama yaparak kamuoyuna duyurdu. Bu yıkıcı müdahalelere karşı yazılan metin, rektörlüğün ilgili kararlarının “üniversitemizde nitelikli eğitim ve öğretimin aksamasına neden olacağını” belirtti ve 2022 Sonbahar periyodunun başlayabilmesi için dersleri kapatılan öğretim üyelerinin “bölüm kararına istinaden görevlendirmesini” talep etti.
“Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz”
Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an evvel sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle misyona gelmeli ve seçilmiş heyetlerle denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız ve enstitü müdürümüz bir an evvel vazifelerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, kısım, fakülte ve enstitülerin onayı alınmadan, zirveden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Tedbire Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an evvel tekrar aktif hâle getirilmelidir. Gayrimeşru idare tarafından gerekçesiz halde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski fonksiyonuna kavuşturulmalı, tekrar araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve idaresi ile bugüne kadar hukuksuzca takımlaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve kısım kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıyeten öğrencilerimiz, akademik ve idari işçimiz hakkında mesnetsiz münasebetlerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kere daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve iştirakçi unsurlara dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.”