Erzurum‘da böbrek ve akciğer hastalığı ile kalp yetmezliği bulunan Muşlu Halis Gülesmer, uyutulmayıp kalp akciğer makinesine de bağlanmadan baypas ameliyatıyla tedavi edildi.
Muş’ta 1 yıldır diyaliz tedavisi gören ve akciğer hastalığı ile ileri derece kalp yetmezliği olan 59 yaşındaki Gülesmer, bu müddette geçirdiği 3 kalp krizi sonucu kalp kasılma gücü yüzde 25’e kadar düştü.
Gülesmer, ileri tetkik için memleketinden yaklaşık 2 hafta evvel Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniğine sevk edildi.
Burada kalp takviye aygıtıyla ağır bakımda takip edilen ve tedavilerden sonuç alınamayan Gülesmer, kronik rahatsızlıklarından ötürü anjiyo ve klasik kalp baypas ameliyatına da uygun bulunamadı.
Bu durum üzerine kalp damar cerrahi klinik sorumlusu Prof. Dr. Bilgehan Erkut ve grubundan Opr. Dr. Yasin Kılıç ile Cerrahi Tıp Bilimleri, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Kısmından Doç. Dr. Enes Aydın, risk alıp hastaya açık kalp cerrahisinde nadiren uygulanabilen “Yüksek Torakal Epidural Anestezi” tekniğini yapmaya karar verdi.
Ameliyattan 1 gün evvel Doç. Dr. Aydın tarafından operasyon hazırlıkları tamamlanan Gülesmer, uyutulmadan ve kalp akciğer makinesine bağlanmadan yaklaşık 3,5 saat süren koroner baypas ameliyatıyla şifa buldu.
Doktorlar Gülemser’in kalbini kurtarmak için farkı alternatif aradı
Ameliyat takımından Dr. Kılıç, AA muhabirine, tedavi uyguladıkları hastanın kalp kasılma gücünün toparlamadığını, kardiyologlar ile görüşme sonucu hastaya anjiyo sürecin yüksek riskli olacağını söyledi.
Çalışan kalpte koroner baypas planladıklarını lakin hastanın akciğerindeki sorunun bu operasyona uygun olmadığını ve farklı alternatiflere yöneldiklerini anlatan Kılıç, şunları kaydetti:
“Entübe etmeden, kalp akciğer makinesine bağlamadan koroner baypas ameliyatıyla hastamızı uyutmadan hadise esnasında hastayla sohbet edip ameliyat gerçekleştirdik. Şükür bir kasvet yaşamadık, ameliyat sonrası tetkiklerde kalbin kasılma gücünün toparladığını gördük.”
Kılıç, ameliyata anestezi grubunun değerli takviye verdiğini belirterek, ameliyat sonrası hastanın geldiği vakte nazaran teneffüs ve sıhhat durumunun âlâ olduğunu aktardı.
Ameliyat sonrası hastanın kalp kasılma gücünün yüzde 60 toparladığını tabir eden Kılıç, “Bu usul hastalar evvelden ‘ameliyata uygun değil’ denilerek ilaç tedavisiyle meskene gönderilirdi. Bölgede birinci sefer multidisipliner formda yapılan bu çalışmayla artık bu çeşit hastalara şifa olacağız.” diye konuştu
Doç. Dr. Aydın da yandaş hastalıkları nedeniyle hastaya anestezi müddetince rutin protokoller uygulayamayıp entübe de edemediklerini anlattı.
“Ülkemizde ender yapılan bu ameliyatı kurumumuzda birinci kez yaptık”
Ameliyattan 1 gün evvel hastaya sırt bölgesinin üst tarafından epidural kateter yerleştirdiklerini ve ameliyat bölgesini hissetmeyecek biçimde anestezi uyguladıkları aktaran Aydın, şöyle devam etti:
“Ameliyatta büsbütün uyanık hastayla sohbet edip bir o kadar da tansiyon pahaları ve vital parametrelerin son drece stabil seyrettiği, çok yorucu ve keyifli ameliyatı gerçekleştirdik. Ülkemizde az yapılan bu ameliyatı kurumumuzda birinci sefer yaptık. Bu kadar riskli hastalarda ameliyat her vakit gerçekleştirilemeyebiliyor. Ameliyatın bir devrinde hasta, oksijen maskesinden dolayı ağız yolunda kuruluk olunca nemlendirmek ismine su istedi ve bir yudum verdik.”
Hasta Gülesmer de tabiplere güvenip riskli ameliyatı kabul ettiğini anlattı.
Doktorların güler yüzü ve hastane hizmetinden şad kaldığını tabir eden Gülesmer, “Ameliyatta su istediğimi hatırlıyorum. Bazen uykum geliyordu fakat hocalarla daima konuşuyorduk. Ameliyat sonrası çok rahatladım. Bu duruma geleceğime inanmazdım.” dedi.