Bizim Dünyamız Vakfı’nın düzenlediği aktiflik kapsamında vakıf yöneticileri, bilim insanları, sanatkarlar, iş insanları ve genç teşebbüsçüler Bebek İskelesi’nden özel bir gemi ile İstanbul Boğazı’na açıldı.
AA muhabirine konuşan Bizim Dünyamız Vakfı Lideri Kahraman Halisçelik, düzenledikleri aktiflikle, atıklardan deniz hayatına, deniz canlılarından insan sıhhatine uzanan zinciri düşünerek denizlerdeki kirliliğe ve petrol oranına dikkati çekmeyi hedeflediklerini söyledi.
Halisçelik şöyle devam etti:
“Marmara Denizi’nde Boğaz’dan geçmeyi bekleyen yüzlerce, bazen binlerce gemi var ve bu gemilerin hepsi atıklarını denize boşaltıyor. Hasebiyle Marmara Denizi’nin suyu da öbür denizlerle fazla karışmadığı için çok kirleniyor. Bu da hem havaya hem de denizdeki biyoçeşitliliğe tesir ediyor. Türkiye, coğrafik pozisyonu prestijiyle ağır gemi trafiğinin merkezinde yer alıyor. Hasebiyle gemilerden Türkiye’nin karasularına atılan atıkların, halk ve etraf sıhhatine çok olumsuz tesirleri bulunuyor.”
Gemi atıklarının denizlere atılması yerine öteki atıklar üzere dönüşüme gönderilmesi gerektiğini anlatan Halisçelik, “Nasıl karada her isteyen, atığını istediği yere atamıyorsa, denizlerde de atıkların boşaltılması kurallara tabi olmalı, denetlenmeli. Gemilerin atıkları karada işlenmeli, dönüştürülmeli. Sıfır atık kapsamına alınmalı. Biz vakıf olarak yetkili makamlarımıza bu mevzuda adım atılması davetinde bulunuyoruz.” diye konuştu.
Bizim Dünyamız Vakfı’nın, Türkiye’de iklim değişikliğiyle çaba hedefiyle kurulan birinci vakıf olduğunu belirten Halisçelik, vakfın kurulduğu 2019’dan bu yana temel ideolojilerinin pak su, pak toprak, pak hava ve sağlıklı bir gezegen olduğunu söz etti.
“BİZ DÜNYAYI TORUNLARIMIZDAN ÖDÜNÇ ALDIK”
Bizim Dünyamız Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Uzman Dr. Seçkin Saraç da gelecek kuşaklara daha pak bir dünya bırakabilmek için vakfın kıymetli bir rol üstlendiğini lisana getirerek “Kızılderililerin çok sevdiğim bir atasözü var, ‘Biz dünyayı atalarımızdan miras almadık, torunlarımızdan ödünç aldık, borç aldık’ diye. Biz de o niyetle bir ortaya geldik. Çocuklarımıza ve torunlarımıza daha pak bir dünya bırakarak gerçek sıhhati yakalamalarına dayanak olmak için bu vakfı kurduk.” dedi.
Müsilaj ve deniz kirliliğinin denizdeki ömür için büyük bir tehlike olduğuna dikkati çeken Saraç, Rusya-Ukrayna savaşının ekolojik yansımalarının yakında Türkiye’de de görüleceği yorumunda bulundu.
Saraç şöyle devam etti:
“Rusya-Ukrayna savaşı; Türkiye için etraf sıhhatini bozacak, denizleri kirletecek, yağan yağmurlarla çok toksik unsurlara maruz kalacağımız ve ileriki yıllarda sıhhatteki külfetlerini yaşayacağımız çok değerli bir başlık. Yeniden müsilaj, bekleyen gemiler, yuttuğumuz petrol atıkları… En vahimi da, daima soruyorum, ‘Ayda bir kredi kartı yer misiniz?’ diye. Herkes ‘Hayır’ diyor ancak diyorum ki ‘Yiyorsunuz’ Zira, yalnızca deniz canlılarıyla değil çok çeşitli yollarla da plastik yiyoruz. Düşünün ayda bir kredi kartını yiyoruz. Kimse çıkartıp kredi kartını yemez lakin dolaylı yoldan küçük küçük mikro partiküller halinde plastik yiyoruz ki bu da kanserden immün sistem bozukluklarına ve alerjiye kadar çok önemli bir sorun.”
Bizim Dünyamız Vakfı Lider Yardımcı ve ressam İsmail Acar da vakfın etraf ve iklim değişikliği bahislerinde farkındalık yaratmayı amaçladığını belirterek, “Bütün öykü farkındalıktan geçiyor. Yani biz konutta çöpümüzü beş farklı renkte beş farklı çöp torbasına koymayı başarırsak aslında bütün sorunu çözeceğiz.” diye konuştu.