Ruhan Odabaş
1965 yılıydı. Artvin Öğretmen Okulu’nun son sınıf öğrencisiydim. O yıllarda öğretmen okullarındaki çok önemli etkinliklerden biri, her yıl mutlaka bir tiyatro oyununun sahnelenmesiydi. İkinci sınıftayken, Necati Cumalı’nın “Nalınlar” adlı oyununu sahneye koymuştu okulumuz. Nalınlar’daki ‘Osman Yavaş’ rolünü de bana vermişti o zamanki öğretmenlerim.
Bir yıl sonraydı, son sınıftaydık ve yeni bir oyunun hazırlıkları başlamıştı. Bu kez de Moliere’in “Cimri” oyununu seçmişti okul yönetimi ve oyunun en ağırlıklı rolü olan ‘Harpagon’u oynamam istenmişti. Çalışmış ve oyunu başarıyla sahneye koymuştuk. Kimin, neden istediğini şimdi hatırlamıyorum, “Cimri”yi Artvin’den sonra Borçka’da da oynamamız isteniyordu. Doğup büyüdüğüm kasabaya, Borçka’ya geldik ve o zamanki adı Şan Sineması olan sinemanın sahnesinde başarılı bir oyun sergiledik. Oyun sonunda dakikalarca alkışlandığımızı bugün gibi hatırlarım.
Borçka’ya, “konser” adıyla çok etkinlik gelmişti. Şarkılar, türküler dinlemiş, dansözler izlemişti Borçka insanı. Ortaokul dönemlerinde de okul müsamerelerini hatırlıyorum. Ne ki, bizden önce, yani “Cimri”yi Borçka’da oynamamızdan önce, Borçka’ya bir tiyatro gelmiş miydi bilemiyorum. Benim yaşamımdaki önemli anılardan biri olduğu için okuyucu ile paylaşmak istedim…
BORÇKA ULUSLARARASI GENÇLİK TİYATRO BULUŞMASI
Geldik günümüze… 1965’ten 2022’ye gelene dek aradan 57 yıl geçmiş. Bu kez bir okulun değil de, Borçka Belediyesi’nin bir etkinliğine, çok önemsediğim, çok alkışladığım etkinliğine geldim Borçka’ya. Bu kez oyuncu değil, izleyiciydim. Dedim ya, çok önemsediğim ve Borçka’nın çalışkan, sanata yakın duran, bu anlamda elinden gelen çabayı ardına koymayan Belediye Başkanı Ercan Orhan’ın tüm olanaksızlıklara karşın düzenlediği “Borçka Uluslararası Gençlik Tiyatro Buluşması”nın bir yerinde olmaktı amacım. Son şiir kitabım ‘Ben Artvinim’i hemşehrilerime imzalayacak, onlarla söyleşecektim.
Bu noktada da ayrı bir heyecanım vardı; Türkiye’nin birçok yerine gitmiş, şiir etkinliklerine katılmış, kitaplarımı imzalamış ve okuyucu ile söyleşiler yapmıştım. Kendi memleketimde, doğup büyüdüğüm topraklarda ilk kez böyle bir etkinliğe katılacaktım, nasıl heyecanlanmazdım ki!..
Şaşkındım; toprak sokaklarında çıplak ayaklarımla koşturduğum o küçücük kasabaya, Borçka’ya sihirli bir el değmiş, Çoruh’un kıyısını tiyatroya, şiire boğmuştu. Yerli ve yabancı 60 tiyatro sanatçısının başarıyla oynadığı oyunlar, 15 tiyatro atölyesi ve söyleşileri, toplam insan sayısı 15 bin kadar olan Borçka’da farklı rüzgârlar estirmişti.
Borçka’nın çalışkan, başarılı Belediye Başkanı Ercan Orhan’ın bu etkinlik için notları vardı. Mustafa Kemal Atatürk’ün sanat ve sanatçı için düşüncelerine değindikten sonra, “Tiyatro sahnesi olmayan yerde tiyatro festivali mi olur sorusunu duyar gibiyiz” diyor ve düşündüklerini anlatmayı sürdürüyordu: “Tiyatro salonu olmayan kentimizde bizler gençlerimiz için bir adım attık. Kentimizin her sokağını, her caddesini, her mekânını tiyatro sahnesine dönüştürdük.”
Söylenebilecek en güzel, en doğru sözdü Ercan Orhan’ın söylediği. Başka bir yerde yapılabiliyorsa, Borçka’da da yapılırdı bu ve benzeri etkinlikler. Ercan Orhan ve ekibi bu yürekliliği göstermiş, tüm olanaksızlıklara karşın üstesinden de başarıyla gelmişti. Kitap imzaları ve söyleşiler, Borçka Belediyesi’nin bahçesindeki alanda, rahat bir ortamda yapıldı. Borçkalıların, özellikle de genç insanların kitaba, şiire ilgileri görülmeye değerdi, mutluluk vericiydi. Gençlerin şiire, kitaba verdikleri değeri, gösterdikleri ilgiyi, söyleşi anında sordukları sorulardan anlamak olasıydı. Bu durum aynı zamanda, Borçka Belediye Başkanı Ercan Orhan’ın, “İnanıyorum ki bundan sonraki adımımızı da birlikte atacak ve Borçka’mıza yakışacak bir kültür merkezini hep beraber kuracağız” sözleriyle, gelecek yılların nerelere taşınacağı konusunda ipuçları da veriyordu bize.
Gelecek yıllar!..
Neydi eksik olan? Doğa olarak, insan yapısı olarak; müziğe, sanata eğilimli bir bölgeydi Artvin, Borçka. Folklor ekiplerimizin Artvin oyunlarıyla dünya ölçeğinde kazandıkları başarıları nasıl unuturuz! Öyleyse! Var olan estetik yapımızı sahneye koymak, çalışmalarımızı bu anlamda yoğunlaştırmak kalıyordu bize… Kim yapacaktı tüm bunları!
Borçka Belediye Başkanı Ercan Orhan ve arkadaşları, benzerleri gibi yöneticileri giderek çoğaltmalıydık. İşin eğitim yanı böyleydi de, ekonomik yanı nasıl kotarılacaktı! “Mekân” önemliydi kuşkusuz. Uluslararası boyutta oyunlar sahneye koyan konuk tiyatro sanatçılarını, Borçka Acarlar Meslek Yüksek Okulu’nun 350 kişilik salonunda konuk etmişti Borçka Belediyesi. Benim izlediğim oyunda, bırakın boş koltuk olmasını, merdiven boşluklarında bile boş yer yoktu ki, bu da Borçka insanının sanatın her dalına olduğu gibi tiyatroya da olan ilgisini, sevdasını gösteriyordu bence.
Borçka Acarlar Meslek Yüksek Okulu binasını İsmet Acar yapmış ve doğup büyüdüğü yörenin insanına armağan etmişti bildiğim kadarıyla. Aynı İsmet Acar’a “Acarlar Tiyatro Salonu” ya da “Acarlar Kültür Merkezi” yakışmaz mıydı?..
Bakın nereden nereye geldik. Bu olumlu gelişimin mimarı şu anda Borçka Belediye Başkanı olan Ercan Orhan ve arkadaşlarıdır hiç kuşkusuz. Bu nedenle hem Ercan Orhan’a hem de etkinliklere emek veren arkadaşlarına, bir Borçkalı olarak, bir sanatsever olarak kendi adıma minnet duygularımla teşekkürlerimi iletiyorum. Aynı etkinlikleri, giderek geliştirerek gelecek yıllara da taşıması gereğinin altını çiziyorum ve yürekten kutluyorum.
Her zaman heyecanla gittiğim, daha Çxala Deresi’ni yukarı çıkarken bile özlemini duyduğum Borçka’dan bu kez çok daha güzel anılarla ayrıldım. Bu anlamda bana düşen ne olursa kaçınmayacağım, emeğimin tümünü ortaya koyacağım sözünü de vererek, “Borçka’ya daha güzelleri de yakışır. Bir avuç Borçka’da boyundan büyük sanat” diyor ve sözümü bitiriyorum.