‘Baştan sona denetimsizlik ve hukuksuzluk…’

Anayasa Mahkemesi (AYM) şu acı tespiti yapıyor:

“Tehlike içeren üretim faaliyeti bir kenara, mesken olarak dahi kullanılması mümkün olmayan bir binada izinsiz/kaçak olarak yürütülen oldukça riskli ticari faaliyete ilişkin baştan sona denetimsizlik ve hukuksuzluğun hâkim olduğu bir durum söz konusudur.”

İstanbul’da 21 vatandaşın can verdiği, 115’inin yaralandığı maytap atölyesi patlaması, iş merkezinin açıldığı 1992 yılından facianın yaşandığı 2008’e kadar, tam 16 yıl boyunca devam eden ağır çekim bir cinayete işaret ediyor. Ve bu cinayet, patlamadan sonra da hukukun boğazlanması şeklinde 11 yıl daha devam etti.

Bina iskansız, atölye kaçak

Cinayet mahalli İstanbul Zeytinburnu sınırlarındaki Davutpaşa’ydı. Prestij İş Merkezi, 31 Ocak 2008 günü sabah 09.30’da, kepenklerin henüz açıldığı, mesainin yeni başladığı dakikalarda, üzerinden geçen bir uçağın bıraktığı bomba avlusuna düşmüş gibi, dehşet saçan bir patlamayla yıkıldı.

Patlamanın merkezi Emek İş Hanı’nın üçüncü katındaki Selçuk Başlar‘a ait maytap ve plastik oyuncak atölyesiydi. Maytaplar ısıtıcıdan ötürü tutuşarak infilak etmişti.

Başlar dahil, 21 kişi can verdi.

115 kişi yaralandı.

Soruşturma kapsamında öğrenildi ki…

Emek İş Hanı’nın iskânı ve itfaiye onay belgesi yoktu.

Çatısı ruhsata aykırıydı ve patlamanın etkisini arttıracak zayıflıktaydı.

İş yerleri çok kez mühürlenmişti.

Patlamadan 16 gün önce, Başlar’a ait iş yerinin beş yıldır ruhsatsız çalıştığı anlaşıldı. Atölyesi kapatılmadı ve üretim durdurulmadı. Başlar’a ruhsat alması öğütlendi. Başlar, 25 Ocak’ta, patlamadan altı gün önce başvuruda bulundu.

Yani, facia sırasında ruhsatsızdı.

Dört belediyeci cezadan kurtarıldı

Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 2014’te bitti. Yargılama sonunda sanıklar taksirle öldürmekten cezalandırıldı. Binanın sahibi olan Resul ve Remzi Koçyiğit’e 5’er yıl 6’şar ay, Zeytinburnu Belediyesi’nin Zabıta Müdürü Feruz Kutsal ile Ruhsat ve Denetim Müdürü Rüstem Tekin’e 7’şer yıl 6’şar ay ceza verildi.

İmar ve Şehircilik Müdürü Şevket Yıldırım’ın beş yıllık cezası 30.400 TL’ye, halefi Hatice Küçükakyüz’ün üç yıllık cezası 18.200 TL’ye, İmar ve Planlama Müdürü Servet Kırna’nın 5 yıllık cezası 30.400 TL’ye çevrildi.

Yargıtay kararları bozdu.

Mahkeme 2019’da Yıldırım, Küçükakyüz, Kutsal ve Tekin’in cezalarını görevi kötüye kullanmaya dönüştürerek, düşürdü. Ardından hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına (HAGB) kararı verildi.

AYM: Bir mesken olarak bile kullanılmaz

AYM, 15 Mart 2022’de Davuşpaşa’yı gündemine aldı. Kararda, “binanın iskân izninin bulunmadığı ve inşaat kalitesinin zayıf olduğu” vurgulandı.

Belediye görevlilerinin “kaçak üretime dair gerçek ve yakın riskin varlığından haberdar olduğu” ifade edildi.

Şöyle denildi:

“Mesken olarak dahi kullanılması mümkün olmayan, 16 yıl iskânsız olarak kullanılan binada oldukça riskli faaliyetinin izinsiz yürütüldüğünün anlaşılmasına karşın üretimin durdurulması nedeniyle idarenin yaşamı koruma bağlamında adım atmadığı, tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek önlem almadığı görülmüştür. İşyerinin ruhsatsız olduğu anlaşılıp üretime devam etmesine yaptırım uygulanmaması suretiyle zımnen izin verilmiştir. Bu, kamu görevlilerinin basit hatası ya da dikkatsizliğini aşan hâlin söz konusu olduğunu açıkça görünür kılmaktadır.”

AYM’ye göre dört görevliye HAGB verilmesi cezasızlık politikasıydı.

“Hâkimlerin takdir yetkilerini, eylemin hiçbir şekilde hoş görülemeyeceğini göstermek yerine sonuçlarını olabildiğince aza indirgemek yönünde kullandıkları” vurgulanarak, şöyle devam edildi:

“Mahkeme, takdirini eylemlere müsamaha edilmeyeceğini göstermek için kullanmak yerine ağır bir mağduriyet meydana getiren eylemin sonuçlarını hafifletmek ya da ortadan kaldırmak için kullanmayı tercih ettiği izlenimini vermiştir. Sorumluların fiilleriyle orantılı ceza almaları koşulunun yerine getirilmediği ve cezasızlık sonucunun doğduğu anlaşılmıştır. Ulaşılan sonucun, bu tür durumlara hoşgörü ile yaklaşıldığı izlenimini uyandırdığı ve bireylerin devlete ve adalet mekanizmalarına olan güvenlerini zedeleyebileceği açıktır.”

AYM, yaşam hakkının ihlal edildiği sonucuna vardı. İhlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ve başvuruculara toplam 1.200.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Bir gün cezaevine girmeyecekler

Davutpaşa Davası, Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi önüne üçüncü kez gelecek ve büyük ihtimalle dört belediye görevlisine hapis cezaları verilecek. Ancak aradan geçen zamanda af niteliğinde indirimler yapıldığı için, ceza alsalar bile ve yaşıyorlarsa elbette, bir gün olsun cezaevine girmeyecekler.

Davutpaşa’da 15 yıl önce sadece ruhsatsız binadaki kaçak maytap atölyesi patlamadı. İnfikak eden, gerçekte hukuk devletiydi.

Salt 21 insan hayatını kaybetmedi.

Adalete olan inanç da öldü.

Etrafa saçılan, atölyeden dağılan patlayıcı parçaları değildi yalnızca.

Rüşvete, kayırmacılığa ve her türden yasadışılığa bulaşmış yerel yönetimlerden kopan ve savrulanlardı. Şimdi Davutpaşa’da, kayıp yakınlarının “Park yapılsın” diye başvurmalarına karşın boş bırakılan iş merkezinin arazisi, “baştan sona denetimsizlik ve hukuksuzluğun” dikilmemiş anıt olmaya devam ediyor.

‘Yolsuzluk yapanların kadınlarla ilişkisini anlattım, neresi suç!’

İyi Parti Nevşehir İl Başkanı Ömer Ay, eski Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver ve ortaklarının eşlerini boşayarak sekreterleriyle evlendiklerini, bir ilçenin belediye başkanı ve şoförünün Y. isimli kadını paylaşamadığını, il özel idare başkanının dördüncü veya beşinci eşini aldığını iddia ederek, “Brezilya dizisine çok uygun bir partiyle karşı karşıyayız” dedi.

Ay’ın bu sözleri İyi Parti lideri Meral Akşener‘i öfkelendirdi.

Akşener’in talimatı üzerine Ay aranarak, “Özür dileyin ve istifa edin” denildi.

Ancak Ay, direniyor.

Bu sabah görüştüğüm Ay, şöyle diyor:

“Özür dileyecek bir suç yok. Yolsuzluk yapanların kadınlarla ilişkilerini anlattım. İlişkide bulunan ben değilim, onlar. Bunun neresi suç, bilmiyorum vallahi. Nevşehir’de herkes beni takdir ediyor. Yüzlerce teşekkür telefonu aldım. Herkes ‘Doğru yaptın’ diyor. ‘Kötü yaptın’ diyen kimse yok.”

Ay, özür dilemeyeceğini ve henüz istifa etmeyeceğini belirterek, şöyle diyor:

“Henüz bir karara varamadık. ‘Yok etmiyorum’ da demiyorum. Genel başkanı üzmek istemiyorum. Ama 50 kişilik yönetim kurulumuz var. Şimdilik istifa etmeyelim, ‘başkanla görüşelim’ dediler. Bazıları görüşmeye gidecek.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir