Pandemi süreci ve sonrasında besin, tarım ve hayvancılık tüm dünyada en kıymetli gündem mevzularından biri haline gelirken Müstakil Endüstrici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD), Adana’da düzenlediği ‘Tarım Zirvesi’ başladı.
Kentteki bir otelde düzenlenen doruğun açılışında konuşan Adana Büyükşehir Belediye Lideri Zeydan Karalar, “Gıda krizinin konuşulduğu bu günlerde tarım doruğunun Adana’da olması çok manalı. Her Adanalı tarımla bir biçimde buluşmuştur. Ben portakal bahçesi sulayan, tarla süren, portakal ağaçlarının içerisinde doğmuş bir kardeşinizim. Oldu bitti tarımla ilgiliyiz. Tarımla ilgili olmayan bir Adanalı yoktur. Bu mevzuyu çok önemsediğimizi söylemek istiyorum. Tarımın ihmal edildiği, ekilmeyen toprakların çoğaldığının farkında olup, bu husustaki açıkların kapatacağını söylemesi nedeniyle Tarım ve Orman Bakanımızı kutlamak istiyorum. Sahiden bunu görüp o eksikliği tamamlayacağını söylemesi besin krizinin konuşulduğu bu günlerde çok kıymet arz ediyor” tabirlerini kullandı.
Adana Valisi Süleyman Elban ise besinin ulusal güvenlik problemi haline geldiğini söz ederek, “Özellikle bu toplantıyı ben çok manalı buluyorum. Burada bizim çok net bir formda ne üretiyoruz, ne kadar üretiyoruz, ne vakit üretiyoruz, nerede üretiyoruz, ne kadar ithal ediyoruz, hakikat mu yapıyoruz, gerçek tohum mu kullanıyoruz, verdiğimiz hormon yanlışsız mu, sulama tekniğimiz gerçek mu üzere sorulara bakarak bu toplantıda hepsinin enine uzunluğuna tartışılacak. Sahiden tarımda önemli bir paradigma değişikliğine gitme mecburiyetimiz olduğu gün üzere açık” diye konuştu.
“Algı operasyonları yapılıyor”
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider ise doruktan çıkacak sonuç bildirgesini çok önemsediklerini söyledi. Gizligider, Türkiye’nin besin krizinde anahtar ülke olduğuna dikkat çekerek, “Sizlerden gelecek her bir takviyeye muhtaçlığımız var. Bu tepeden çıkacak sonuç bildirgesini baş tacı edeceğiz ve eksiklerimizi, noksanlarımızı tamamlamaya uğraş edeceğiz. Elbette dünyada bir kaos var. Dünya yanıyor. Tahminen 100 yıldır yanıyordu lakin bu ortalar alevi daha da arttı. Bir kadro algı operasyonları dönüyor. Lakin biz bizim ne yaptığımıza bakacağız. Zira anahtar ülke Türkiye. Birileri mecmua kapaklarıyla bir kadro algı operasyonları yapıyor olabilir. Kuru baş imajlarıyla buğday başakları servis ediliyor olabilir. Bunların ne kadarı gerçek, ne kadarı yanlıştır bilmiyorum. Onu vakit gösterecek” dedi.
“Sen kâfi ki üret, devlet senin arkanda”
Dünya basınında bir ekip algoritmaların yürütüldüğünün fakat Türkiye olarak, ‘Sen kâfi ki üret, devlet senin arkanda’ mottosuyla hareket ettiklerini aktaran Gizligider, “Dünya basınında tahminen 50-60 yıldır kıyametin hangi yılda kopacağı, nüfusun ne kadarının yok olacağı, besin noktasında yetersizliğin ne vakit başlayacağıyla ilgili bir grup teoriler daima ortaya atılır. Bunların sinemaları de yapılır. Tahminen dünya bunlara hazırlanmaya da çalışılabilir. Dünyada nüfusun azaltılmasıyla ilgili genel bir siyasetin altyapısı da oluşturulmaya çalışılabilir. Biz bunların hiçbiriyle ilgilenmiyoruz. ‘Sen kâfi ki üret, devlet senin arkanda’ demeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası besin koridorunun Türkiye garantörlüğünde açılması için teşebbüslerin sürdüğünü söyleyen Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, “Türkiye anahtar ülke dedik bunu da söylerken slogan olarak söylemiyoruz. Şimdi daha dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov sanki besin koridorunu Türkiye’nin garantörlüğünde nasıl açabiliriz diye tartıştı. Türkiye’nin siyaseti yalnızca Türkiye’yi değil bölge barışını, bölgenin besin güvenliğini de ilgilendirir hale geldi” sözlerini kullandı.
“Buğday ve şeker noksanımız yok, fazlamız var.”
Muhalefete seslenen ve ‘Ülkede şeker, buğday yok’ telaffuzlarına sert çıkan Ebubekir Gizligider, daha sonra şunları söyledi: “Dünyada birileri nasıl bu oyunu oynuyorsa Türkiye’de de oynamaya çaba ediyor. Muhalefet yapmak ismine ülkenin aleyhinde olmayı biz kabul etmiyoruz. Muhalefete hürmetimiz sonsuz fakat bizim muhalefet ile hesaplaşacağımız nokta sandıktır. Ülke güvenliği hele hele besin güvenliği bunun aleti olmamalı. Eksik, noksan ne varsa yorumlara açığız. Fakat ülkede buğday, şeker yok derseniz bu hakikat olmaz. Çok açık ve net söylüyorum. Bizim buğday ve şeker noksanımız yok, fazlamız var. Geçtiğimiz hafta TÜİK vasıtasıyla beklentiler açıklandı. Bizim buğday için 2022 beklentimiz 19 buçuk milyon ton. Allah koruma büyük bir afet yaşamaz isek bu doğrultuda gerçekleşeceğini umuyoruz.”
“Türkiye her alanda emin adımlarla ilerlemeye devam edecek”
Türkiye’nin ihracatta çok değerli bir ülke olduğunun altınız çizen Gizligider, buğday ithalatının da ticaretin gereği olduğunu söyledi. Gizligider, “Neden buğday ithal ediyorsunuz? diye sorabilirsiniz. Türkiye, ihracatta bölgenin en değerli dünyanın da çok kıymetli ülkelerinden birisidir. Bir sanayinin, bir endüstrinin devamı olarak gerekiyorsa ucuz buğday öteki bir ülkeden alınıp ihracatta kullanılabilir. Buda ticaretin bir gereğidir. Şekerle ilgili de tıpkı karar çıktı. Gerekiyorsa belirli bir kota, hudut ile şeker ithalatı olabilir. Lakin şimdi 1 kilogram şeker bile ithal etmedik. Lakin iş dünyasının, endüstrinin muhtaçlığı olabilir. O vakitte bölgenin en büyük ihracatçısıyız. Gereksinim duyarsak alırız. Burada hiç kimse baş karışıklığıyla, numaralarla karşımıza çıkmasın. Türkiye her alanda emin adımlarla ilerlemeye devam edecek. Türkiye’de şeker üretiminin yüzde 93’ü kendi yerli pancarımızdan üretiliyor. Ülkemizde ne şeker, ne de buğday sorunu var” diye konuştu. Konuşmaların akabinde paneller düzenlendi. Tepe akşam saatlerine kadar devam edecek.