Bakan Varank, “Daha evvelinde ekonomik gücümüzle tüm dünyaya hükmeden bir millettik. Lakin batı, bilimi, teknolojiyi, sanayi ihtilalini sahiplenip bu alanlarda ilerlerken, biz maalesef olanları uzaktan izledik. Buharlı lokomotif icat edildi, biz geç kaldık. Telefon icat edildi, biz geç kaldık. Değerli madenler teknolojinin gücüyle çıkarılmaya başlandı, biz geç kaldık. Köprüler, kanallar, demir yollarıyla ülkelerini imar etmeye başladılar, biz geç kaldık. Birinci Dünya Savaşı’na giden süreçte uçak icat edildi. Lakin o birinci uçaklarla ne oldu biliyor musunuz? O birinci uçaklarla Trablusgarp Savaşı’nda bize karşı uğraş ettiler. Biz yeniden geç kalmıştık ve çaresizdik. Biz geriye giderken, teknolojiye adapte olan ülkeler dünyaya hükmetmeye başladılar. Ve aramızdaki fark açıldı. Bizi hazıra alıştırdılar. Birilerinin takdir ettiğiyle yetinmeye ikna ettiler. Hamdolsun, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Türkiye bu tahakküm zincirlerinin halkalarını tek tek kırmaya başladı. İşte bugün zincirlerinden kurtulmuş Türkiye’yi görüyoruz. Ülkemizin TEKNOFEST nesliyle neler başarabileceğini dosta düşmana göstermek için bir aradayız” dedi.
‘BUGÜN TAKİP EDEN DEĞİL TAYİN EDEN TÜRKİYE VAR’
“Bugün takip eden değil, tayin eden bir Türkiye var” diyen Bakan Varank, şöyle devam etti:
“Elbette bunları hayal olarak görüp dalga geçmeye kalkanlar da var. İnanmamakta ısrar edenler hatta bu işleri karalamaya çalışanlar da var, lakin biz gençlerimize inanıyoruz. Biz buradaki coşkulu, inançlı, azimli kalabalığa inanıyoruz. Buraya gelemeyip de kalbi bizimle birlikte atan kardeşlerimize inanıyoruz. TEKNOFEST müsabakaları için, burada sergileyecekleri projeleri için günlerce uykusuz kalan gençleri görüp de buna inanmamak mümkün mü? Çığ üzere büyüyen bu insan selini görüp de buna inanmamak mümkün mü? Geçmişte ‘bayrak direği ipi ürettik’ diye bu ülkede gazetelerde manşetler atılmış. Bugün, bizi aya ulaştıracak ulusal hibrit roketimizi tartışıyoruz. Yerli ve ulusal elektrikli arabamızı, TOGG’u konuşuyoruz. Konuşmak şöyle dursun, gururumuz, ulusal insansız savaş uçağımız Kızıl Elma’yı görüyor, dokunuyoruz. Bugün takip eden değil, tayin eden bir Türkiye var”