Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca Ankara’da düzenlenen değerlendirme toplantısında, AK Parti hükümetleri döneminde insan hakları alanında yapılan çalışmaları anlattı. AK Parti hükümetleri döneminde insan hakları alanında büyük reformlara imza atıldığını belirten Bozdağ, “Bütün adımları büyük bir kararlılıkla, inanarak attık. İnsan haklarının, hukuk devletinin gereği diye attık, milletin buna ihtiyacı var diye attık” şeklinde konuştu.
AK Parti hükümetleri öncesinde kadınların çalışma, eğitim ve öğretim hayatında büyük sorunlar yaşadığını vurgulayan Bakan Bozdağ, “Türkiye bir hukuk devletidir. Anayasamız çok açık. Herkes kanun önünde eşittir. Kimseye ayrımcılık ve imtiyaz tanınamaz. Hiçbir kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz diye hüküm olmasına rağmen Türkiye’de başörtülü kadınlarımız hem ortaöğretimde, hem de yükseköğretimde Anayasanın açık hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi, İdare Mahkemesi, Danıştay kararlarıyla ve idare tarafından bizzat haksız ve hukuka aykırı bir şekilde yıllarca uygulandı. İşte İnsan Hakları Başkanımız bu zulme uğrayan mazlumlardan birisi. Hamdolsun şimdi vekil ve şimdi Türkiye’de siyaset yapıyor. 2008 yılında bu haksızlığa son vermek için MHP ile beraber Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde değişiklik yaptık. Anayasa Mahkemesine konu götürüldü. CHP götürdü. Anayasa Mahkemesi 10. ve 42. maddelerde yaptığımız değişikliği yok hükmünde saydı ve AK Partiye de 14 Mart 2008 tarihinde kapatma davası açtı. Biz bu meseleyi ne zaman açtık? 2013 yılında açtık. Hani bazıları diyor ya ‘Bunları herkes yapabilir’. Daha dün biz bu konuda adım attık diye Anayasa Mahkemesine aleyhine kapatma davası açılmış bir partiyiz. Türkiye, buraya kolay gelmedi. Bugün hamdolsun ortaöğretimde, yükseköğretimde böyle bir ayrımcılık var mı? Yok” diye konuştu.
“AK PARTİ, AYRIMCILIĞA, EŞİTSİZLİĞE, HAKSIZLIĞA, ZULME SON VERDİ”
AK Parti’nin ayrımcılığa, eşitsizliğe, haksızlığa, zulme son verdiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, aynı özveriyle çalışma hayatındaki soruların da üstesinden gelindiğini kaydetti. Bakan Bozdağ şöyle konuştu:
“Herkes her vatandaş kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. ‘Kamu hizmetlerine girmede de görevin gerektirdiği niteliklerden başka bir nitelik aranmaz’ der Anayasa. Ben sorarım Türkiye’de kamu hizmetlerinde herhangi bir Anayasa maddesinde ya da kanunda başı örtülü olmama ya da başı açık olma şartı var mıdır? Yoktur. Ama yıllar yılı bu ülkede başı örtülü kadınları kamu hizmetine girme hakkı da, kamu hizmetlerinde çalışma hakkı da Anayasanın bu açık hükümlerine rağmen yasalarda da hiçbir engel olmamasına rağmen mahkeme kararlarıyla ve idarenin tasarruflarıyla uygulandı. Kaldırdık elhamdülillah. Böyle bir haksızlık var mı bugün? Kadınlarımız arasında başı açık, başı örtülü ayrımı kaldı mı? Kamu hizmetine girmede, kamu hizmetinde çalışmada bir haksızlık var mı? Bugün her görevde kamu hizmetinde hem başı açık kadınlarımız, hem de başı örtülü kadınlarımız çalışmaktadır. Bu büyük bir başka reform, başka devrimdir. Biz sadece yasaları değiştirmedik. Adımları atmadık. Korkuları da yendik bu açıdan. Siyaset yapma konusunda kadınlarımızın milletvekili seçilmesi, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclisi üyesi seçilmesi hakkı bazılarının var bazılarının yoktu. Merve Kavakçı hanımefendi 1999 yılında milletvekili seçilmiş meclise girmiş yemin için kürsüye geldiğinde merhum Başbakanımız Bülent Ecevit, ‘Burası devlete meydan okunacak yer değildir” demiş ‘Bu kadına haddini bildirin’ diye orada kükremişti. Merve Hanım yemin edemedi. Çocukları okulda linçe uğradı, sokakta gezemedi, haksız yere vatandaşlığı elinden alındı. Türkiye’de duramadı. Şimdi başörtülü vekillerimiz var mı? Belediye başkanı, bakan, bakan yardımcıları her kademede var mı? Var. Kadınlarımızın başı açık, başı örtülü hepsinin eşit siyaset yapma hakkını hayata geçiren seçilme hakkını tam anlamıyla hayata geçiren ve bu anlamda büyük bir insan hakları reformuna imza atan iktidar AK Parti iktidarı, lider Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.”
“ÇOCUK HAKLARINI, ANAYASA MADDESİ HALİNE GETİRDİK”
Bakan Bozdağ, Anayasa’da yapılan diğer bir değişiklikle de kadınlar, yaşlılar, gaziler, şehit yakınları ve engelliler için eşitliğin ve pozitif ayrımcılığın sağlandığını kaydetti. AK Parti hükümetleri döneminde atılan en büyük adımlardan birinin de çocuk hakları alanında olduğunu anlatan Bakan Bozdağ, “Büyük bir reformun altına burada imza attık ve ilk defa Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda çocuk haklarını Anayasa Maddesi haline getirdik. Hepimizin çocukları var. Gençlerimiz var. Ama çocukların haklarına dair Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda bir düzenleme yoktu. İlk defa çocuk haklarını anayasaya koyan çocuğun üstün yararı için devlete ve kamuya görev yükleyen büyük bir reformu yine biz hayata geçirdik” dedi.
Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik işlenen suçlarda yapılan değişiklerin de büyük bir reform olduğunu belirten Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Türk Ceza Kanununda kadına birey olarak maalesef bakılmıyordu. Kadına karşı işlenen cinsel saldırı suçları nizamı aile ve adabı umumiye başlığı altındaki suçlar içerisinde düzenleniyordu. Bu ne demek? Bir kadına karşı cinsel saldırı veya cinsel mahiyette bir suç işlenirse kadına karşı işlenmiş bir suç olarak görmüyor Türk Ceza Kanunu nizami ailenin, aile nizamının adamı umumiyenin aleyhine işlenmiş bir suç olarak görüyor. 1925’ten beri uygulanan bir kanun bu. Ceza kanunu cinsel saldırı ve cinsel nitelikli suçlarda kadını birey olarak alan ve bu anlamda tanımlayan adımı AK Parti döneminde yapılan değişiklikle atmıştır. 2005’te yürürlüğe girdi ve ilk defa bu adımı ve bu imkanı biz verdik. Bu büyük bir insan hakları reformudur”
“79 YIL UYGULANAN UTANCI, AYIBI KALDIRDIK”
Adalet Bakanı Bozdağ yapılan bir diğer önemli düzenleme hakkında da şunları söyledi:
“Eski Türk Ceza Kanunu’nda 2005’e kadar uygulanan düzenlemede ‘Eğer bir kimse kendinin, eşinin, ailesinin namusunu korumak için’ diyor kanun veledi zina olan bir çocuğu doğumundan 3 gün içinde ya da nüfusa tescilinden önce öldürürse ceza 5 yıldan başlayan küçücük bir ceza. Zaten alt sınırdan veriyor. O dönemde bir bölü ikisini infaz ediliyor. Yani bunun yüzde 40’ını yatıyor neredeyse. Ne yapıyor? Cezasız bırakıyor. Şimdi bir kanun düşünün. Diyor ki vatandaşlarına, masum bir çocuğu veledi zina olarak nitelendiriyor. Gayri meşru bir ilişkiden doğan bir çocuğun bir günahı var mı? Masum tertemiz ama kanun ‘veledi zina’ diyor. ‘Namusunu kurtarmak saikiyle bu veledi zinayı öldürebilirsin’ diyor. Düşük ceza almak istiyorsan da doğumdan sonra 3 gün içinde ya öldür ya da nüfusa tescilden önce öldür. Adeta masum bir çocuğu öldürmenin yolunu gösteriyor. Çocuk hakları diyenler, kadın hakları diyenler, AK Parti’yi bu konuda eleştirenler dönüp de AK Parti gelene kadar 79 yıl bu ülkede uygulanan bu utanca, bu ayıba baksınlar. Biz bunu kaldırdık. Şimdi böyle bir çocuğa ceza kanunu veledi zina demiyor. Masum, böyle birini öldüren genç birini öldüren, yaşlı birini öldüren hiç fark etmez öldüren gibi eğer ailedense ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alıyor. Bu büyük bir reform değil mi? Zihniyet değişimi değil mi? Büyük adım ama çoğu kimsenin bundan haberi de yok”
“LAFTA DEĞİL İCRAAT VE YASALARDA HAYATA GEÇİRDİK”
Ceza Kanunu’nda da düzenlemeler yapıldığını aktaran Bakan Bozdağ, boşanmış eşe, kardeşe ve eşe karşı işlenen suçların tamamının cezasının arttırıldığını kaydetti. Bozdağ şöyle konuştu:
“Türk Ceza Kanununda ve diğer hukuk mevzuatımız içerisinde kadınlarımızı kendi içinde ayıran kadın, karı, kız, bakire ve benzeri incitici pek çok kavram vardı. Bir bir bunları Türk hukukundan ayıkladık. Kadına sadece kadın diyen bir anlayışı biz sadece lafta değil icraatta ve yasalarda hayata geçirdik. Son bir örnek vereceğim. Tecavüze uğrayan bir kadının psikolojik durumu bozulmuş mu, bozulmamış mı? Veya bir çocuğun, hiç fark etmez cinsel istismara uğramış birinin, bir de onun için rapor isteniyordu. Ya şimdi akıl alıyor mu? Cinsel saldırıya uğramış bir çocuk bir kadın psikolojisi bozulmaz mı? Dengesi bozulmaz mı? Bir de bunun için rapor isteniyor. Eğer bozulmamış derse ceza ona göre farklı tayin ediliyor. İnsan onuruyla bağdaşmayan bu ayıptan da elhamdülillah biz kurtardık. Bambaşka bir noktaya geldik. Onun için bu noktalarda Türkiye’de en büyük reformlara imza atan tek hükümet var emin olun Atatürk’ten sonra AK Parti hükümetidir. Tek lider var, Atatürk’ten sonra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.”
“DARBECİLERİN HEPSİNİ YARGI HUZURUNA ÇIKARTTIK”
Yapılan bir diğer değişikliklerle 12 Eylül 1980 darbecilerinin yargılanmasının önünün açıldığını belirten Bakan Bozdağ, Kenan Evren dahil tüm darbecilerin yargı önünde hesap verdiğini kaydetti. Bozdağ, “Düşünün bir Türkiye ki orada darbe yapanlar yargılanamıyor Anayasa’da engel var. Kaldırdık, sonra 28 Şubat olmuş onların darbe yapanların yargılanmasına hiçbir engel yok ama bunları yargılamasının önünü açacak bir Meclis iradesi, bir siyasi irade, bir cesaret yok. Tayyip Erdoğan yok çünkü. Ne oldu? 28 Şubat’ı yapanlar yargının önünde hesap verdiler. Türkiye’de her darbe bir geri darbenin sayımı oldu adeta. Darbeleri önlemek için tek bir tedbir alınmadı. İşte biz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Askeri İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesi var. Her darbede darbecilerin gerekçe gösterdiği maddedir. Onu değiştirdik ve darbecilerin hepsini yargı huzuruna çıkarttık” dedi.
Genelkurmay ve diğer Komutanlıkların Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasının da büyük bir demokrasi adımı olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ, “Bu büyük bir demokratikleşme adımıdır. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Bakanın, Savunma Bakanının askeri güçlere herhangi bir olay zamanı talimat verme yetkisi bizim yasalarımızda yoktu, nitekim darbe teşebbüsü sırasında Başbakanımız Binali Bey talimat verdiğinde bazı konularda yanındaydım, yazılı emir isteyenler oldu. Çünkü ‘Böyle bir hakkın yoktur’ diyenler çıktı ve şimdi yasalara Cumhurbaşkanının ve hükümet yetkililerinin, Savunma Bakanı’nın doğrudan emir verme yetkisini koyduk. Askeri liseleri kaldırdık, harp okulunu kaldırdık Milli Savunma Üniversitesini kurduk ve bazı birlikleri Ankara dışına taşıdık. Bir daha Türkiye’de darbe teşebbüslerinin tekrar edilmemesi için atılan adımlar nelerse bu adımları da bir bir atmaktan geri durmadık, hepsini attık. Eskiler gibi hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam etmedik. Demokrasimizi ve hukuk devletini güçlendirmek adına ne yaptık? Adımlarımızı atmakta geri durmadık. Çok önemli adımları bu vesileyle burada da attığımızı ifade etmek isterim.” diye konuştu.
“ANAYASA MAHKEMEMİZİ TÜRKİYE İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE DÖNÜŞTÜREN REFORMU YAPTIK”
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının getirilmesinin de insan hakları açısından önemli olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ şöyle konuştu:
“Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını biz getirdik. Buna CHP karşı çıktı. ‘Hayır’ dedi. Ama şimdi, koşa koşa oraya gidiyor. Kendimize güveniyor ve diyoruz ki ‘Yapılan her işi idari yargı denetlesin, Danıştay denetlesin, vatandaş bilgi edinme yoluyla denetlesin, kendiyle ilgili konuları kişisel verileri koruma hakkını kullanarak denetlesin, kamu denetçisi denetlesin. Ama bir de bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi denetlesin’. Adeta Anayasa Mahkememizi Türkiye İnsan Hakları Mahkemesine dönüştüren bu demokratik tarihi reformu hükümetlerimiz döneminde, biz yaptık, AK Parti yaptı. Türkiye’nin övüneceği son derece önemli ve büyük bir reform olduğunun burada da altını bir kez daha çizmek isterim. Tabi Anayasa’nın 90. Maddesi’nde de çok önemli bir reform yaptık, insan hakları konusunda. Hepiniz bilirsiniz ama tekrarında yarar görüyorum. Türkiye’nin taraf olduğu insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde yer alan bir hüküm ile bizim iç hukukumuzda yer alan herhangi bir kanun hükmü çatıştığı takdirde uluslararası sözleşme üstünlük tanıyan bir kuralı Anayasa hükmü yaptık biz. Bu ne demek? İnsan haklarına ilişkin bütün sözleşmeleri biz taraf olmamız şartıyla iç hukukumuzun bir parçası haline getirdik. İnsan hakları konusunda konuşanlar AK Parti’den önce 79 sene var. Bireysel başvuru hakkını getirdiler, ellerinden tutan mı oldu? İnsan haklarına ilişkin sözleşmeleri iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiler de yapmayın diyen mi oldu? Yok. Ama bütün bu reformları biz büyük bir kararlılıkla attık, inanarak attık. İnsan haklarının gereği diye attık. Hukuk devletinin gereği diye attık. Bu milletin buna ihtiyacı var diye attık”