Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hayat üslubuna müdahale tartışmalarına ait “Birinin eteğine karıştılar, birinin içkisine karıştılar, birinin ömür şekline müdahale ettiler. Kimse diyemez. Ömür stiline müdahale oluyor deniyor, aslında hayat stiline müdahaleyi cürüm yapan biziz” diye konuştu.
Hürriyet müellifi Hande Fırat’a konuşan Bozdağ, şunları söyledi:
“Ceza kanunlarında ömür stiline müdahaleyi birinci kez biz cürüm haline getirdik. Hayat usulü tercihlerini değiştirmeye cebir şiddetle zorlama ve müdahale, çalışma hakkını, eğitim-öğretim hakkına pürüz olmak isteyenler cezai yaptırımla karşı karşıya kalırlar. Hepsi kabahat, hepsinin cezası mahpus. Biz ayrımcılığı hata haline getirdik. Kapsamı da genişlettik. Hiç kimse söyleyemez. Birinin eteğine karıştılar, birinin içkisine karıştılar, birinin ömür üslubuna müdahale ettiler. Kimse diyemez. Vatandaşlar ortasında bu türlü olaylar çıktığında da onu himaye ettiniz diyemezler. Yasa herkes için geçerli. Biz birini koruyan bir yasa getirmedik ki, herkes için yasa getirdik. Biz 20 yıldır iktidardayız. Ömür stiline müdahale oluyor deniyor, aslında hayat stiline müdahaleyi cürüm yapan biziz. Şahısların bu tercihlerine karşı aksiyonda bulunan herkes cezai müeyyide ile karşılaşıyor.”
Kadına yönelik şiddete ait, “Ceza artırmakla da bu işin üstesinden gelinemiyor. Önleyici hukuk önlemlerine muhtaçlığımız var” diyen Bozdağ, şu sözleri kullandı:
“Son yaptığımız düzenlemede cinayete muhatap bayansa ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası veriliyor. Bundan daha ağır bir ceza bizim hukukumuzda yok. Bayana karşı cinsel akında infaz ve ceza ölçülerini da artırdık. Darbın cezasını da artırdık. Katalog içine de koyduk. Bayanlara karşı işlenen cürümlerde ne kadar ceza varsa hepsini biz artırdık.
Ceza artırmakla da bu işin üstesinden gelinemiyor. Önleyici hukuk önlemlerine gereksinimimiz var. Herkes üzerine düşeni yapsın diyoruz fakat bunlarla ilgili kısımda tahminen bir hareket planı çerçevesinde hareket etmekte yarar var. Önleyici hukuk evvel konutta devreye girer. Çocuğu yetiştiren anne-baba, sonra okulda, üniversitede, işyerinde… Toplum olarak bir seferberliğe muhtaçlığımız var. Yalnızca mahkemeye bırakırsak, mahkeme bayan şiddetin mağduru olduktan sonra devreye giriyor. Herkes birinci derecede kendisini görevli gördüğünde bu işin üstesinden gelebiliriz. Aksi takdirde yalnızca polise, hâkime, savcıya bu iş bıraktığımızda, bu işi çözemediğimiz çok açık.” (HABER MERKEZİ)