Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ana ögeleri yanında fiili ve gözlemci olarak 37 dost ve müttefik ülkenin iştirakiyle muvaffakiyetle tamamlanan Efes-2022 tatbikatı sonrası aralarında Haber7 Genel Yayın Direktörü Osman Ateşli’nin ve Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 Müellifi Mehmet Acet’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını cevapladı.
Dış basında da büyük yankı uyandıran 7 bakanlık, 9 kamu kurum ve kuruluşu ile 43 savunma sanayi firmasının iştirak ettiği tatbikata ait kıymetli açıklamalar yapan Akar, Ege’deki istikrarlar ve Lider Recep Tayyip Erdoğan’ın duyurduğu terör örgütü PKK/YPG işgalindeki Tel Rıfat ve Münbiç’e yönelik planlanan operasyonla ilgili kritik değerlendirmelerde bulundu.
HUBUBAT KRİZİNDE SON DURUM
“Rusya Savunma Bakanı Şoygu ile geçen hafta yapan bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik.” diyen Bakan Akar, “Bizim Ukrayna’daki gelişmeler bağlamında iki temel sıkıntımız var: Biri insani yardım ve vatandaşlarımızın tahliyesi maksadıyla Ukrayna’ya gönderilen iki A400M nakliye uçağımızın orada kalması. Başkası de limanlarda bekleyen ticari gemilerimiz. Bu hususları da ele aldığımız samimi, yapan bir konuşma oldu. Bununla ilgili karşılıklı işçi görevlendirdik. BM ile de diyalog içindeyiz. Olayın ehemmiyetini idrak etmek çok kıymetli.” açıklamasında bulundu.
Akar, teknik çalışmaların yapıldığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu çalışmalar şu konuları kapsıyor; Ukraynalıların limandaki mayınları temizlemesi, limandan çıktıktan sonra belli koridorlardan toplanma bölgesine girinceye kadar Ruslar tarafından eşlik edilmesi, muhtemel mayınların temizlenmesi, ondan sonra da tercihen Türk ögeleri tarafından ticari gemilerin emniyetli seyirlerinin sağlanması. Bir an evvel işi sonlandırmak istiyoruz. Bizim hem Rusya hem Ukrayna ile ağır görüşme trafiğimiz var. İki tarafın birtakım çekinceleri var. Biz de ortadaki çekinceleri ortadan kaldırmak için çalışıyoruz. Bu mevzuda umutluyuz.
“ÖRTÜLÜ VE AÇIK ENGELLEMELER OLDU!”
“Ayrıca biz hem Rus hem Ukrayna savunma bakanları ile görüşmelerimizde insani durumun daha da kötüleşmesine imkan vermeden bir an evvel ateşkesin sağlanmasının değerini söz ediyoruz. Başka taraftan da Antalya ve İstanbul sürecinden sonra herhalde örtülü, açık engellemeler oldu. Eğer Batı bunu destekleseydi İstanbul görüşmelerinden olumlu sonuçlar çıkardı.”
KARADENİZ VE MONTRÖ
Karadeniz’deki son gelişmeler ve Montrö’nün uygulanmasına yönelik değerlendirmelerde bulunan Hulusi Akar, “Bölgesel sahiplik prensibi, kıyısı olan ülkelerin duruma hâkim olması kapsamında buradaki istikrarın bozulmamasını istiyoruz. Burada istikrar bozulursa olayların denetimden çıkma mümkünlüğü çok yüksek. Karadeniz’i bir rekabet ortamına dönüştürmeyelim bizim açıkça söylediğimiz şey bu. Karadeniz bölgesel sahiplik prensibi çerçevesinde sulhu sükunu devam ettirsin. Birbirimize hürmet duyalım, Ukrayna’nın hudutlarına, egemenliğine hürmet duyalım öbür taraftan da rastgele bir yanlış anlaşılmaya, tahrik olarak algılanabilecek bir aksiyona sebebiyet vermeyelim. ‘Hangi niyetle yaparsanız yapın öbür taraf bunu tahrik olarak anlarsa ıstırap olur’, diyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
KARADENİZ’DE İMHA EDİLEN SÜRÜKLENEN MAYINLARDA SON DURUM
Bakan Akar, “Mayınla ilgili çeşitli sayılar ortaya atıldı. Bunlara ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor. Şu ana kadar üç mayın emniyetli bir halde imha edildi. Mayın avlama gemilerimiz, helikopterlerimiz, deniz karakol uçaklarımız ve SAS timlerimiz teyakkuz halinde.” açıklamasında bulundu.
“İstanbul Boğazı’nı yakından gözetliyoruz, giriş çıkışı denetim edip rastgele bir sürprizle karşılaşmamak için ek önlem aldık, tespit radarları koyduk.” diyen Akar, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu hususta çok ileri seviyede bir kapasitesi var. Bizim hem tespit hem imha konusunda kâfi ögelerimiz, teçhizatımız var. Ayrıyeten yalnızca kendi gereksinimlerimizin karşılamanın ötesinde dostlarımıza, müttefiklerimize de mayınla uğraşta takviye verebileceğimizi ilettik.” dedi.