MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli “Görülen ve görücüye çıkarılan yakıcı gerçek şudur ki, FETÖ’yü siyasallaştırmak için zillet ittifakı tıpkı vakitte kuluçka, tıpkı vakitte kundak fonksiyonu görmektedir. Ve bütün amiller, bütün ameller buna işaret etmektedir” dedi. Bahçeli, “Terör örgütü olan Gülen hareketi Zillet İttifakı’nı taşıyıcı vücut olarak kullanırken, buna karşılık hiçbir itiraz yahut ters ses bugüne kadar duyulmuş değildir” tabirlerini kullandı.
CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun Roboski ailelerini ziyaretini de “su katılmamış bir provokatörlük” olarak tanımlayan MHP önderi, “Müessif hadisenin üzerinden geçen 11 yıl sonra helalleşme maskesi altında bölücü tezlere dayanak vermek, terör örgütünün değirmenine su taşımak aymazlık ve tabansızlıktır” dedi. Kelamlarının devamında, “Türkiye’de ‘Roboski’ diye bir yer yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Roboski tanımlaması, devletin ülkesi ve milletiyle parçalanamaz bütünlüğüne kast etmek, taş koymak, pusu kurmak, ateş açmak, bölücülüğe hizmet etmektir” diyen MHP başkanı, “Uludere’den Roboski, Türkiye’den de Kürdistan çıkarmayı düşleyen kim olursa olsun akıbeti felakettir, bu çerçevede yanlış hesap yüklü bir maliyetle Türk milletinin kutlu iradesine çarpıp bölücü ittifakın zirvesine binecektir” kelamlarını kaydetti.
Millet İttifakı’nı maksat alan yazılı bir açıklama yapan MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, açıklaması şu halde:
“Zillet ittifakı bünyesinde tecessüm ve temerküz eden, adeta iftira ve ihanet cephesine dönüşen irili ufaklı partilerin Türkiye aleyhine estirdikleri palavra rüzgârı kendilerini zora sokacak bir fırtına halini almıştır. Türk siyaset hayatının bu tip ve böylesi bir yozlaşma akımına kapılan partileri daha fazla taşıma imkanı, daha fazla hazmetme ihtimali eşyanın tabiatına muhalif olduğu üzere; akıl, ahlak ve ulusal irade ölçülerine de bütünüyle zıttır.
Türkiye’yle hesaplaşmak için sıraya girmiş iç ve dış mihrakların hem ümit kapısı olan hem de bunlarla derin bir ünsiyet bağı oluşturan zillet partilerinin demokrasi güvenliğimizi her mevziden tehdit ettiği kristalize bir gerçektir.
Kılıçdaroğlu’nun Roboski ailelerine ziyaretine
CHP Genel Başkanı’nın aleni bir halde devlete saldırması, çürüdüğünü pervasızca argüman etmesi, bununla da yetinmeyip Erzurum ziyaretinden çabucak sonra koşa koşa Şırnak Uludere’yi ziyaret edip kabuk bağlamış yaraları açmaya çalışması su katılmamış bir provokatörlüktür. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti’nde ‘Roboski’ diye bir yerleşim yeri olmamasına karşın, bölücü terör örgütünün bu kirli üslubunu seslendiren Kılıçdaroğlu bir sefer daha yaş tahtaya basmıştır.
Şırnak’ın Uludere ilçesinin Ortasu Köyü’nde 28 Aralık 2011 tarihinde yaşanan müessif hadisenin üzerinden geçen 11 yıl sonra helalleşme maskesi altında bölücü tezlere dayanak vermek, terör örgütünün değirmenine su taşımak aymazlık ve tabansızlıktır. Kılıçdaroğlu bilhassa şunu bilmelidir ki, Türkiye’de ‘Roboski’ diye bir yer yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Roboski tanımlaması, devletin ülkesi ve milletiyle ayrılamaz bütünlüğüne kast etmek, taş koymak, pusu kurmak, ateş açmak, bölücülüğe hizmet etmektir. Kılıçdaroğlu Kürt kökenli kardeşlerimi istismar çemberine alarak hissiyatlarını kanatmayı siyaset zannedecek kadar arka niyetli, heveslerini kaşımayı helalleşme ismiyle tevil edecek kadar da izansız ve kalpsizdir. Uludere’den Roboski, Türkiye’den de Kürdistan çıkarmayı düşleyen kim olursa olsun akıbeti felakettir, bu çerçevede yanlış hesap yüklü bir maliyetle Türk milletinin kutlu iradesine çarpıp bölücü ittifakın zirvesine binecektir.
Türkiye’nin her başarısı, her ulusal karı, yüreklerimizi sevince boğan her atılımı CHP başta olmak üzere, zillet ittifakının öteki ortaklarında derin ve tedavisi imkansız hayal kırıklıklarına neden olmaktadır.
Çünkü kelam konusu ittifak partileri kimliğini kaybetmenin yanında ülkemizin gerçeklerinden külliyen kopmuşlardır.
Son analizde zillet ittifakı Türkiye’nin yabanı ve yabancısı bir çıkar paydaşlığı hüviyetine bürünmüştür.
Bu ittifakın kendine bile devası olmayan marjinal bir partisinin kelamda Kürt problemini gündeme getirip Cumhur İttifakı’na akıl danelik yaparak ileti vermeye çalışması beyhude bir rezaletin, sipariş bir hıyanetin lisana getirilmesinden öteki bir şey değildir.
Türkiye düşmanlarına acentelik yapan, ulusal birlik ve dayanışma ruhuna zehir saçan iflah olmaz münafıkların kelamda Kürt sıkıntısını ısıtıp ısıtıp ana gündem konusu yapma iştahları kiralık siyasetlerinin, sömürgeleşmiş zihniyetlerinin, mandacı şahsiyetlerinin ibretlik bir sonucudur.
Bu teslimiyetçi ve tezvirat ehli ikiyüzlü devşirmelere milletimizin kulak vermesi, dikkate alması, ciddiyete müstahak görmesi muhal bir hayaldir.
Maalesef zillet ittifakı PKK’nın kanlı ve kahredici istikametindedir.
Bunun yanında FETÖ de ahtapot üzere bu ittifakı sarmış, uyuşturmuş, akıl ve siyasetine ambargo koymuştur.
Artık hiçbir şey bâtın gizli değildir.
PKK’nın yıllardır siyasallaşma arayışlarına refakat eden HDP’nin hala ve şimdi siyaset ve demokrasi hayatından çıkarıl(a)maması büyük bir risk ve tehlike olarak karşımızda duruyorken, FETÖ’nün zillet ittifakında siyasal taban tutma eforları da bir öteki vahim gelişme halinde besbellilik kazanmış durumdadır.
Görülen ve görücüye çıkarılan yakıcı gerçek şudur ki, FETÖ’yü siyasallaştırmak için zillet ittifakı birebir vakitte kuluçka, birebir vakitte kundak fonksiyonu görmektedir. Ve bütün amiller, bütün ameller buna işaret etmektedir.
Terör örgütü olan Gülen hareketi zillet ittifakını taşıyıcı vücut olarak kullanırken, buna karşılık hiçbir itiraz yahut ters ses bugüne kadar duyulmuş değildir.
Herkes dürüst bir formda siyaset muhasebesini yapmak zorundadır.
CHP ve başka vagon partileri şayet FETÖ’yü siyasallaştırma konusunda gizil ve bilinmeyen bir amacın takipçisi ise bunu milletimizin karşısına çıkıp anlatacak yürekli tutumu gösterebilmeli ve kararı da Türk milletine bırakmalıdırlar.
Bizim nazarımızda PKK ile FETÖ ortasında hiçbir fark yoktur.
PKK’nın yörüngesine sabitlenen zillet partilerinin FETÖ’nün siyasette açık seçik temsil noktasına istekli olmaları malumun ilanı, bilinenin ibrası biçiminde okunacak, bu türlü de yorumlanacaktır.
Hiç kimse minderden kaçmamalı, kaçak güreşmemelidir.
Siyasi namus mucibince herkes tercihini yapmalı, nerede durduklarını, kimlerle yanak yanağa verdiklerini, nasıl bir emel ve amaç birlikteliği içinde yer aldıklarını açıklamalıdır.
Türkiye’nin aleyhine konuşlanan Biden muhalefeti PKK’yla FETÖ’nün oksijen çadırıdır, soğuk hava deposudur, siyasi sığınağıdır.
2023 yılına yaklaştığımız şu günlerde kartlar açık oynanmalı, aziz milletimiz şeytani hesaplarla rahmani haysiyeti tefrik ve teşhis eden basiretiyle karanlık senaryoları yırtıp atmalıdır.
Madem Biden’ın muhalefeti vızır vızır faaliyet halindedir, o halde FETÖ’nün siyasallaşmasına kelamda demokrasi, insan hakları ve özgürlükler ismine ABD’nin ortam açması, takviye çıkması, fırsat sunması tutarlılık olarak değerlendirilecektir.
ABD’nin siyasal sistemine tıpkı Demokratlar ve Cumhuriyetçiler üzere Gülen hareketinin de partileşerek girmesinde fayda vardır.
Teröristbaşı Gülen’i Türkiye’ye iadeye yanaşmayan ABD idaresi, Washington ile Pensilvanya ortasında casusluk ve istihbarat köprüsü değil, siyasi irtibat kuracak hali gösterebilmelidir.
Şayet istek ediliyorsa, Gülen hareketine kurdurulacak olası parti ABD siyaseti ve zillet ittifakıyla eşzamanlı diyalog kanallarını da netleştirecek, 15 Temmuz’un planlayıcıları ve uygulayıcıları gecikmeyle de olsa birebir çatının sütunları halinde buluşacaklardır.
Türk milleti zemzem diyerek zehir servisi yapanları tanımaktadır.
Türkiye düşmanlığının ulaştığı ara de ortadadır.
2023 yılı bu düşmanlığın sökülüp atılacağı muazzam bir milat olacaktır.
Cumhur İttifakı bu kutlu amaca ulaşmaya hazırlıklıdır, kararlıdır, yeminlidir.
FETÖ’yü ve PKK’yı artan dozlarla siyasal alana çekmek için kapalı devre iş tutanları, bu uğurda faaliyet içinde olanları Türk milleti asla affetmeyecek, bunları gelmeden tarihin çöplüğüne fırlatıp atacaktır.