DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan Erzurum’da, iktidarı eleştirerek çarpıcı açıklamalarda bulundu. Babacan, “Dar bir çıkar kümesi hükümeti çembere almış durumda.” dedi.
DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Erzurum’da partisinin vilayet teşkilatıyla ve sivil toplum kuruluşlarıyla buluştu. Babacan burada yaptığı konuşmada, devletin hiç bir iş yapmayan memnun azınlığa 400 milyar lira faiz ödediğini söyledi.
Türkiye’de fakirden zengine yanlışsız büyük bir servet transferi yaşandığını anlatan Babacan, “Bu devlet faize ödediği parayı nereden buluyor? Hepinizden topladığı vergilerden. 84 milyon tüketirken vergileri topluyor, bir avuç beşere 400 milyar TL faiz ödüyor. Şu anda fakirden zengine hakikat büyük bir servet transferi yaşanıyor. Keyifli bir azınlık parasını bankaya yatırdıysa faiz geliri, kur farkı… Bunlar çok keyifli. Hiçbir iş yapmıyor, üretmiyor. Yalnızca paraları bankada duruyor. Devlet de onlara 400 milyar lira faiz ödüyor.”
“BAKTIM MASANIN ALTINDA HDP YOK”
Babacan, HDP’ye ve ‘Güçlendirilmiş Parlementer Sisteme’geçiş sürecine ait gelen soruları ise şöyle yanıtlandırdı:
“HDP’yle diyalogumuz var. Öbür partilerin de diyalogu olabilir. Diyalog başka, iş birliği başka bahis. Altılı masada HDP yok. Hükûmete yakın basına bakacak olursak, ‘Masa örtüsünün altını kaldırın, altında’ falan filan. Ben açıyorum bakıyorum, yok. Hiçbir toplantıya katılmadılar. Dolabın içinde falan da yoklar.
Bugünkü Anayasaya, maddelere nazaran kurulmuş bir siyasi parti ve muhakkak bir kimliğin, savın temsilcisi olan partinin demokratik sistemimizde yok görünmemesi lazım. Şayet yarınlar konusunda uzlaşma diyorsak, mutabakat arayışı diyorsak, ortak bir amaç oluşturma niyeti varsa biz bunu herkesle oturup konuşuruz. Zira bu hengame, bu çatışma artık bitmeli bu ülkede.”
“GEÇİŞ SÜRECİNİ FAZLA UZATMAYALIM”
Geçiş sürecinde ülkenin parlamenter sistemin ruhuna uygun yönetilmesi gerektiğinn altını çizen Babacan kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bu mühletin mümkün olduğunca kısa olması gerektiğini düşünüyoruz. Kimileri ‘Cumhurbaşkanının yetkileri çok değerli, şöyle birkaç yıl kullanılmalı’ diyor.
Ben de onlara diyorum ki: Bir dakika! Şayet o yetkiler çok kıymetliyse niçin parlamenter sisteme geçiyoruz? Şayet bir kişi aklına estiği üzere ülkeyi yönetecekse, bu da güzel bir şeyse devam etsin.
Yok, parlamenter sistem yeterliyse, özünde istişare varsa, bir an evvel buna geçelim. Geçiş devrini çok uzatmayalım. Bizim görüşümüz bu tarafta lakin başka partilerle de görüşülmesi lazım zira geçiş periyodunun tasarımı mutabakat gerektiren bir konu olacak.”