Nur Kaplan
ANKARA – Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde geçen şubat ayında kabul edilen Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı öğretmenler aylardır alanlarda, sokaklarda ve iş yerlerinde hareket düzenledi. 14 eğitim sendikası kanuna karşı ortak hareket etme kararı aldı ve 2 Kasım’da iş bıraktı. Cumhuriyet Halk Partisi, kanunu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. CHP’nin iptal talebini asıldan görüşecek olan Yüksek Mahkeme, Ulusal Eğitim Bakanlığı ile en yüksek üyeye sahip üç sendikayı kelamlı olarak dinlemeye karar verdi.
Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı’nın geçtiğimiz temmuz ayında açıkladığı sendikaların üye sayılarına nazaran, Anayasa Mahkemesi’nde Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim-Sen), Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen), Eğitim ve Bilim İşçileri Sendikası (Eğitim-Sen) dinlenecek. Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’ne gidecek olan sendikalar ile görüşmek istedik. Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen görüşme talebimize dönüş yapmadı. Eğitim-Sen Genel Lideri Nejla Heyet, Anayasa Mahkemesi’nin kararını kıymetlendirerek, mahkemeye hazırlık sürecini anlattı.
‘UMUYORUZ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN ONURUNDAN YANA KARAR ÇIKAR’
Kariyer Basamakları Sınavı’na sayılı günler varken Anayasa Mahkemesi’nin kararını bir an evvel açıklaması gerektiğini söyleyen Nejla Heyet, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ve Meslek Basamakları Sınavı’nın iptalini talep ettiklerini belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin üç büyük sendikayı dinleyecek olmasının olumlu ama yetersiz olduğunu söyleyen Heyet, eğitim sendikalarının hepsine kelam verilmesi gerektiğini tabir etti. Konsey, şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesi’ne ne vakit gideceğiz şimdi bilmiyoruz. Diliyoruz ki, imtihanın yapılacağı 19 Kasım’dan evvel olur. Öğretmenler aylardır belirsizlik, bilinmezlik, içsel çelişkiler içindeler. Binlerce öğretmen kanunun iptal edilmesini istiyor. Bir an önce sendikaların dinleneceği günün belirlenmesi ve mahkemenin ÖMK ile imtihanı iptal etmesini istiyoruz. İmtihanın erteleneceğine dönük yorumlar var, MEB Anayasa Mahkemesi kararı için bir ölçü mühlet tanımış olabilir. Anayasa Mahkemesi’nin kelamda bizi dinlemesi üzere bir durum da yaşanabilir. Umuyoruz, öğretmenlik mesleğinin onurundan ve saygınlığından yana bir karar çıkar.”
‘TALEPLERİMİZİ GÜÇLÜ SESLE SÖYLEYECEĞİZ’
Anayasa Mahkemesi’ne gidecek olan Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in büyük ölçüde meslek basamakları sistemine karşı olmadığını söyleyen Konsey, her iki sendikanın da maddede ‘ufak revizyonla’ kıdemi temel alarak tekrardan hiyerarşiye doğal olacak bir düzenleme önerebileceklerini söz etti. “Biz yapılabilir bu teklife de karşıyız. Çalışma barışını bozacak bir teklif olur. Öğrenciler ve öğretmenler ortasında başöğretmen, uzman öğretmen, ‘düz’ öğretmen biçiminde meseleler yaratır” diyen Heyet, şöyle devam etti:
“Her iki sendikanın da imtihanın kaldırılması istikametinde talepleri var. Bizim ortaya koyduğumuz çaba olmasaydı bu yasaya ‘evet’ diyecek bir duruşları vardı. Türk Eğitim-Sen’e daha evvel hem yazılı hem de telefonla tekraren davette bulunduk. Karşılık verilmedi. Yazı gönderildi. ‘Biz çalışmalarımızı sürdürüyoruz’ diyen bir yazıydı. Biz 14 eğitim sendikası ile bir ortaya geldik, olumlu bir sinerji yaratıldı. Kutuplaştırılmış, birbirinden ayrıştırılmış, kendi mahallesine kapatılmak istenen sendikaların yan yana gelişi motivasyonu arttırdı. Biz taleplerimizi daha güçlü sesle söyleyeceğiz.”
‘ÖĞRETMENLERİN STATÜSÜ TAVSİYESİ’ DOKÜMANI TEMEL ALINACAK
Anayasa Mahkemesi’ne gitmeden evvel ortak hareket ettikleri 14 eğitim sendikası ile toplantı yapacaklarını söz eden Şura, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim Bir-Sen’e tekrar bir davet yapabileceklerini tabir etti. Şura, AYM’ye gitmeden evvel yaptıkları hazırlıkları şu sözlerle anlattı:
“1966 yılında ILO ve UNESCO iştirakiyle hazırlanarak bugüne dek güncellenerek taşınan ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ evrakının basılı halini kapsamlı biçimde hazır edeceğiz. 1739 sayılı Ulusal Eğitim Temel Kanunu’nda öğretmenlik aslında ihtisas mesleği olarak kabul ediliyor. Öğretmenlerimiz fiziki ortamlarda benzeri öğrencilerle, benzeri öğretim programları uyguluyor. Bu istikametiyle öğretmenler ortasında meslek yoluyla farklılaşma sağlanamaz. Eşit işe eşit fiyat prensibimizi savunmaya devam edeceğiz.”