Fransa’nın yeni Başbakanı olarak Paris’in 20 mil kuzeyindeki Les Mureaux’ya bir ziyaret gerçekleştiren Élisabeth Borne, bölge sakinleriyle iş fırsatları ve cinsiyet eşitliği konusu üzerine konuştukları bir etkinliğe katıldı. Bu etkinlik sırasında kendisine yöneltilen “genç bir kızken ne olmak istediği” sorusuna, “Bilime ilgim vardı. Uzun hikaye. Ancak hayat yolculuğunuz zor olduğunda, ki benimki öyleydi, ve özel hayatınızda pek de iyi şeyler yaşanmadığında bilim size güven veren bir liman gibi geliyor” cevabını verdi.
Babası direnişçilerden biriydi
II. Dünya Savaşı sırasında Borne’un ailesi, Fransız Alplerinin bir ayağı olan Grenoble’a taşındı. Nazilere karşı mücadele veren direnişçilerden biri olan babası, birkaç ay boyunca feribotçulara ve Tarn bölgesinden birimlere mesaj gönderilmesine yardım ederek Yahudi hareketine katıldı.
Auschwitz’den kurtuldu
Ancak 1943 yılının Noel zamanında Gestapo, Borne’un dedesi Zelig ve oğullarını tutuklayarak Auschwitz-Birkenau toplama ve imha kampına gönderdi. Borne’un babası Joseph ve kardeşi Isaac, kampın işçi kısmına gönderilirken Borne’un dedesi ve diğer kardeşi Birkenau’ya gönderildi ve bir daha onlardan haber alınamadı.
Ancak Borne’un babası hayatta kalmayı başardı ve Auschwitz’den kurtuldu.
Babası, Élisabeth 11 yaşındayken intihar etti
Auschwitz’den sağ salim kurtulmayı başaran Borne’un babası, kızı henüz 11 yaşındayken intihar etti. Bu ölümün ardından büyük bir darbe alan ailenin eczane girişimi battı, orta sınıf bir aileyken darboğaz geçinir hale geldiler.
‘Ulusun Koğuşu’ statüsünü aldı
Tüm bu sıkıntılı zamanların ardından Borne, ebeveynleri savaşta, terör olayında veya belirli kamu hizmetlerini yerine getirirken yaralanan veya öldürülenlere devlet tarafından tahsis edilen belirli refakatçi hakları olan bir Fransız medeni statüsü olan “Ulusun Koğuşu” statüsünü aldı.
Öldürmeyen şey güçlendirir
Matematik alanında uzmanlaşan Borne, École Polytechnique gibi elit mühendislik okullarına girdi, Paris City Hall, Paris metro otoritesi ve diğer büyük kuruluş ve şirketlerde liderlik pozisyonlarına yükseldi. Hükümet içinde çeşitli pozisyonlarda çalıştı.
Şimdi ise ülkenin Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un idaresi altında, geçen hafta kabinesi açıklanan hükümeti yönetecek.
Aşırı sağcılara tokat gibi cevap
61 yaşındaki Borne’un Başbakan olması, tüm kanıtlara rağmen savaş döneminde Vichy hükümetinin Fransız Yahudilerini kurtardığını iddia eden Eric Zemmour gibi aşırı sağcı adaylara bir cevap niteliği taşıdığı belirtiliyor.
‘Cumhuriyet olmasa bugün burada olamazdım’
Journal du Dimanche gazetesine konuşan Borne, “Cumhuriyetçi meritokrasinin* ilk örneği olabilirim. Eğer Cumhuriyet benim yanımda olmasaydı bugün kesinlikle burada olamazdım” ifadelerini kullandı.
*Meritokrasi, yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir.
‘Yeniden doğan Borne’
Macron’un birinci dönem kabinesinin önce ulaşım bakanı, sonra çevre bakanı ve en son ise çalışma bakanı olarak gayretli ancak kendi halinde bir üyesi olan Borne, pek ilgi odağı olan bir siyasetçi değildi. Aksine hükümetin teknik sorunlarını çözmesi ve astlarına karşı oldukça talepkar olmasıyla tanınıyordu. Başbakanlık görevine gelmesinin ardından Borne için “Borne-out (Yeniden doğan)” lakabı kullanılır oldu.
halktv.com.tr Dış Haberler