İzmir’de Klazomenai Antik Kenti’nde 4 bin 861 ada 1 parselde yapılaşma talebinin çıkması üzerine yapıldığı belirtilen kazı çalışmasında iş makinesi kullanıldığı ortaya çıktı. Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal, “Değil dozer sokmak, çevresindeki boş alanlar dahi korumaya alınmalı” dedi.
Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti 4 bin 861 ada 1 parsel içerisinde İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan alınan izinle, İzmir Arkeoloji Müzesi tarafından sondaj kazıları sonucunda mezar olduğu öne sürülen buluntulara rastlandı. Alanda yapılaşma talebi çıkmasıyla yapıldığı belirtilen kazılarda yükü azaltmak ve çalışmalara destek olmak amacıyla iş makinesi kullanıldığı ortaya çıktı.
“BURADA BİR VAHŞETLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal, iş makinesi uygulamasını eleştirerek üçüncü derece SİT alanı ilan edilen söz konusu bölgenin mezar buluntularını içermesi nedeniyle birinci dereceye dönüştürülmesi gerektiğini anlattı.
Prof. Dr. Erkanal, şunları söyledi:
“Klazomenai’de ilk vahşet değil bu. Burada bir vahşetle karşı karşıyayız. Resimlerde bir nekropol alanının tahrip edildiği görülüyor. Alanın kültür toprağı olduğunu gösteren emareler var. Kültürel birikimlerin çıkma olasılığı yüksek bu yüzden muhakkak kazma kürek kullanarak derinleşilmesi gerekir. Bir alanda bu kadar şey çıktığı zaman bu inşaatın durdurulması gerekir. Değil dozer sokmak, çevresindeki boş alanların da korumaya alınması gerekir.”
“Her yerde bir Bergama aramamamız lazım. Türkiye’de araştırılması ve incelenmesi gereken kültürler çok daha eski olanlardır. Klazomenai de bunlardan birisidir. Kurula resmi bir hava verilmiş. ‘Şurası şöyle yapılsın, burası böyle yapılsın’ denmiş. ‘Bunları yaptıktan sonra dozeri de sokabilirsiniz’ gibi bir mantıkla çalışılmış. Ben bu kurulun üyesi olsaydım, buranın birinci derece SİT ilan edilmesini isterdim. Öncelikle bir nekropol alanı olduğu için. Birkaç nekropol alan daha burada vaktiyle bulundu. O nekropollerden birisinin de yanına inşaat yapıldı. Bana göre bu alan birinci derece SİT alanı olması gereken bir yer.”
“KAZI ALANINDA YANMIŞ KEMİKLERDEN BAHSEDİLİYOR”
“Ben kazı başkanlarından biri olsaydım kazının derhal durdurulmasını talep ederdim. Bu mezarlık alanında yanmış kemiklerden bahsediliyor. Bu kremasyon geleneğidir. Mezara, yeni bir birey konulacağı zaman, eski bireyler kenara itiliyor. Etler erimemişse mezarın içinde ateş yakılıyor. Bu ateş hem mezarı dezenfekte ediyor hem de cesetleri ortadan kaldırıyor. Yanmış olan her kemik bizim için önemli. Kremasyon geleneğinde en erken örnek Neolitik Çağ’dadır. Klazemenai’de yuvarlak bir yapı var. Bu yapı belki de Batı Anadolu’nun ilk kremasyon yapısı bile olabilir. Burada öyle gelişi güzel bir kazı yapılmış ki, belki kremasyon ile ilgili kemiklerin nerelerde toplandığı bile anlaşılamamış. Arkeoloji aslında iğne ile kuyu kazmaktır. Bu kadar geniş yüzeyleri birden bire açmak hoş bir şey değil” diye konuştu.
“ALANA KEPÇE DEĞİL İNSAN BİLE SOKULMAMALIDIR”
Doğa ve Kültürel Yaşam Girişimi Sözcüsü ve şehir planlamacısı Ahmet Tuncay Karaçorlu ise konuya ilişkin, “Alanda değişik parsellerde yapılaşma talebi çıktığında koruma kurulu kişileri yönlendiriyor. Burada da aynı işlem yapılmış. Bu alanın nekropol olduğu öğrenildiğinde derhal tedbir alınmalıdır. Uzmanlara devredilmeli, alana kepçe değil insan bile sokulmamalıdır. Buradaki kazı durdurulması gerekirken bir kurtarma kazısına dönüştürülmüştür” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Klazomenai Antik Kenti Arkeolojik Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy, konuya ilişkin açıklama yapmayacağını söyledi. (DHA)