“O annesini, annesi beni, ben de kendimi kandırmıştım. Aslında hepimiz birinci evvel kendimizi kandırmıştık lakin çok geç fark ettim, en azından benim kısmımda kendi adıma konuşmam gerekirse…”
KENDİNİ ALDATMAK
Aldatmak, aldatılmak yalnızca iki karşı cinsin birbirine dair gerçekleştirdikleri süreci değil, farklı şahısların ve alakaların bulunduğu bağlantılarda olduğunu da söylemek, hatta kişinin kendisini bile aldatabileceğini lisana getirmek bir gerçekliğin kabul edilmesidir. Tahminen de bu süreçlerin en ağırıdır insanın kendisini aldatması, fakat göz nazaran göre fakat farkında olmadan…
Z.Y. annesi ve ‘ona güzel geleceği umuduyla’ nişanladıkları kız arkadaşı aracılığı ile görüştürülmüştü benimle. Biz bu önemli sürecin sonunda bir ortaya getirilmiştik hatta en sonunda… Z.Y.’de farklı bir durum kelam konusu idi onu hallerinden ve bakışlarından anlayabiliyordum lakin anlamak kâfi değildi, içinde olan patlamaların dışarı vurulmasıydı asıl kelam konusu olan. Teğe bir görüşme yapabilmek birtakım düğümlerin çözülmesine yardımcı olacak niyetindeydim.
ÇIKMAZDA KALMAYI İSTEMEK
Z.Y. fiziken genç ancak ruhsal olarak bitkin hissediyordu ve aldığı unsurun de tesiriyle başını toparlayamıyordu. Bir tarafı hayatının nizama girmesini istiyordu lakin başka tarafı bu çıkmazdan mutluydu. İşte asıl üzerinde durulması ve kendisini söz etmesinin sağlanması gerektiği yer tam da bu noktaydı, neden? Neden bu çıkmazın içinde kalmak için ısrarlıydı? Görüşmelerimizden çıkarttığım noktalarda baskın bir karakter olan anne, silik ve sessiz hatta tahminen sakin kalması konusunda kabullendirilmiş bir nişanlı ve her halinden güya yazılanı oynayan bir genç görüyordum karşımda.
“Hep bu türlü değildi hayatım, hedefim, isteklerim, hayallerim ve beklentilerim vardı hayattan keyif alıyordum geçirdiğim vakitten lakin uzun müddettir hayattan keyif almak için öteki keyifleri dahil ediyorum hayatıma. Birini sevmiştim ve o da beni sevmişti, bize yetmişti bu değerli durum lakin anneme yetmemişti, beğenmemişti ailesini, yakıştıramamıştı bizim ailemize. Kimdik ki biz? Hangi kraliyet ailesinden geliyorduk ki aile beğenmiyorduk kendimize? Neymiş günlük yaşıyorlarmış, gelecek telaşları yokmuş, nizamlı bir aile yapıları yokmuş vs. müsaade vermedi memnun olmamıza. Artık de ben müsaade vermiyorum memnun ve huzurlu olmasına…” öfke dolu Z.Y.’nin bu cümleleri annesini cezalandırmak isterken nasıl kendisini cezalandırdığının deliliydi.
Onu yoran, kalbini parçalayan ve mecburi bir ayrılığı da içinde barındıran bu sürece dair hissettiği acıyı dindirmek için denetimli olarak, rahatlamak ismine kullanmaya başlıyor yasaklı maddeyi. Yaşadığı külfetli süreçte her şeyden uzaklaşmasını sağladığı için, daha âlâ bir tolerans geliştirebilmek için kullanımının sıklığı değişiyor vakit içerisinde. Hali tavrı farklılaşmaya başlayınca, uzun uzun ahenge saatleri, iştahsızlığı dikkat alımlı boyuta gelince anne paniklemeye, ne olduğunu anlamaya çalışmaya, deva aramaya çalışıyor. Birkaç defa tedavi edilme teşebbüsüne müsaade verse de Z.Y. bir kalıcılığı olmuyor maalesef.
Yaşamında sevmeye ve sevilmeye dair hissettiği engellenişine duyduğu büyük öfke adım adım çaresizliğe sürüklüyor onu. Kalıcı ve istikrarlı bir tedavi, temizlenme ve yine hayata bağlanma hali fakat duyduğu öfkeyi dışa vurmaya, içine attığı, sustuğu tüm cümleleri kusmaya bağlı bir nevi aslında. Yol uzun, süreç de kolay olmadı hiç kimse için.
Bir ortaya geldiğimiz görüşmelerimizde yumruklarını sıkarak, ağlayarak anlatmaya çalıştığı duygudurumlarını spor ile desteklemeye karar vermiştik birlikte. Yataklı tedavisi sonrasında sürdürülmesi gereken ayaklı tedavisinin yanı sıra boks eğitimini almasının ona uygun gelebileceğini düşünmüştük. İnsanın kendisiyle ve hayatla barışma ideolojisi olarak da tanımlanan Kick Boks’un Z.Y.’nin yakınları ve kendisi ile barışmasına vesile olacağını umut etmiş ve vakit içerisinde yanılmadığımı da görmüştüm.
Öfkeye sarılmak birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür modülü üzeredir, yanan aslında sizsinizdir. Hayat yeterli ve berbat anları ile bir bütündür. Önemli iniş ve çıkışları barındıran bu süreçte atılacak adımlar, alınacak kararlar, verilecek yansılar hayatımızın tüm gidiş çizgisini tesirler.
Dr. Burcu Bostancıoğlu