Bu yıl 59’uncusu düzenlenen Antalya Altın Portakal Sinema Şenliği kapsamında ‘Karanlık Gece’ sinemasının gösterimi yapıldı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen 59. Antalya Altın Portakal Sinema Şenliği, sinema gösterimi, söyleşi ve oturumlarla devam ediyor.
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda, Ulusal Uzun Metrajlı Sinema Müsabakası kapsamında direktörlüğünü Özcan Alper’in üstlendiği ‘Karanlık Gece’ sineması gösterildi.
Yönetmen Alper, senarist Murat Uyurkulak, oyuncular Berkay Ateş, Cem Yiğit Üzümoğlu, Pınar Deniz ve yapımcılardan Soner Alper gösterimin akabinde AKM yanında bulunan kafede izleyicilerin sorularını yanıtladı.
Alper, herkesin son devirlerde bir umut görmek istediğini, umut sorununun de sanatta daima tartışmalı olduğunu söyledi.
Umuda ulaşmak için birtakım meselelerin tartışarak ve konuşarak çözülebileceğine inandığını belirten Alper, şunları kaydetti:
“Toplumda diğerlerinin bizim yerimize umutlar gerçekleştirebileceğini düşünüyoruz lakin aslında kendimiz bunu gerçekleştirebiliriz. Pandemide çekimlere başladık yarım kaldı, artık tamamlayabildik. Pandemi sürecinde birtakım sorgulamalar yapmaya başladım. Tabiatın çok insan merkezli olduğunu düşünüyoruz ancak aslında bizler daha çok tabiata mahkumuz. Biz yeryüzünde olmadığımızda yaşama bahtı bulamayan varlık için insanların olmaması bir umuttur. Biz bu tabiatın sahibi değiliz, bir kesimiyiz.”
“FİLMİ ORADA ÇEKMEYE KARAR VERDİM”
Alper, çekim alanının şiddetli şartlara sahip olduğunu, grubun şiddetli şartlarda çalıştığını, çekimlerin pandemiye de denk gelmesi nedeniyle kendilerinin çok zorladığını aktardı.
Mekan arayışına Batı Toroslar’dan başladıklarını ve yollarının İbradı’ye düştüğünü anlatan Alper, “Fotoğraflardan bölgenin coğrafyasını gördüm, yöre halkına bölgeye nasıl gideceğimizi sorduğumda ‘gitmememizi’ söylediler lakin gittim ve hakikaten Giden Gelmez Dağları olduğunu gördüm, sineması orada çekmeye karar verdim” dedi.
Senarist Murat Uyukkulak ise Özcan Alper’in sinemalarına hayran olduğunu ve bu türlü bir senaryoda yer aldığı için çok memnun olduğunu söyledi.
Bazı sanatkarların hayatı boyunca birçok sinemada rol aldığını lakin bir rolü hayatının rolü olarak tanımladığını belirten Uyurkulak, “Özcan Alper de beni arayıp bir senaryonun olduğunu söyleyince, işte beklediğim senaryo demiştim. Çok meşakkatli bir süreçti, Alper ile çalışmak sıkıntı lakin bir o kadar da hoştu. Özcan yüzümüzü kara çıkarmadı ve senaryonun da üzerine koydu. Herkesin eline sağlık” diye konuştu.
Oyunculardan Berkay Ateş de sinemanın öyküsünün bir hakikati ortaya çıkarma problemi olduğunu tabir etti.
Filmi her izlediğinde üzüldüğünü ve etkilendiğini belirten Ateş, şunları aktardı:
“Filmde İshak’ın gerçeği ortaya çıkarma kederi var. Ben sinemanın umutsuz bittiğini düşünmüyorum, bu türlü bir sinema izlediysek kıyısından köşesinden bir şeylerin umutsuz olmadığını düşünüyorum. Özcan abi her şeye çok hakimdi ve ne istediğini biliyordu. Çekimlerde bizden daima daha fazlasını istedi, yorulduk, çatıştığımız yerler de vardı lakin Özcan abinin seti bittikten sonra her şey biter ve o sinema kalacaktı. Çekimlerde bütün bu zorlukların bir gün biteceğini ve beyaz perdede izleyeceğimizi hayal ediyorduk ve artık beyaz perdede izledik. Özcan ağabeyin de bir direktörün sinema yapma iştahı nasıl olur onu gördüm.”
Oyuncu Pınar Deniz de sinemanın çekimlerinin pandemide başladığını ve artık izlediğinde oyunculukta kendini eleştirdiği noktalar fark ettiğini belirtti.
Filmin konusu ise şöyle:
“35 yaşındaki İshak küçük bir dağ kasabasından çıkmış gezgin bir müzisyendir. 7 yıl evvel dahil olduğu bir linç olayı, ölmek üzere olan annesiyle vedalaşmak için kasabaya döndüğünde peşini bırakmaz. Çocukluk arkadaşları olan öteki beş fail ve onları destekleyen kasaba halkıyla yüzleşen İshak, üzerine çöken suçluluk hissiyle gayret eder. Aslında kabadaki herkes üç maymunu oynamaktadır, zira herkesin eline kan bulaşmıştır.” (AA)