ANKARA – Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Uşak’ta pazarcı esnafını ziyaret etti. Babacan, iktisattan kaygı yanan esnafa sandığı işaret ederken, “Oy pusulasını önümüze aldığımızda daima bir arada orada konuşacağız” dedi.
‘BİZLERİ KOYUN SANDILAR’
Babacan’ın sohbet ettiği bir karpuzcu “10 ay daha sabredecek hal kalmadı, 6 aydır para kazanamıyoruz. Uşak’ta satılmadık arsa kalmadı. Konutuna ekmek parası götüremeyen kendini AK Parti’nin içine attı, artık inşaat yapıyor. Bizleri koyun sandılar” diye konuştu.
‘DEVLETİN YARDIMI NEREDE KALDI?’
Eşinin kanser hastası olduğunu da söyleyen karpuz satıcısı, toplumsal güvenlik sistemini “Doktor Beyefendi bana ‘Bir hap var, onu kendi paranla alırsan aylık 175 bin TL. Tabibim fakat ben bile karşılayamam’ dedi. Bize 2 bin 160 TL sigorta yatıyor. Devletin bize yardımı nerede kaldı?” kelamlarıyla eleştirdi.
Babacan bunun üzerine, “Allah sıhhat, sıhhat versin. Geçmiş olsun. Birinci seçimden sonra toparlamaya başlar. Yönetenler işi bilmiyor. Bu işlerin düzelmesi için hem dürüst hem de ehil takımlar lazım” tabirlerini kullandı.
‘YAZIK GÜNAH DEĞİL Mİ BİZE?’
Ali Babacan süt satan bir esnafı da tezgahında ziyaret etti.
Babacan’ın sohbet ettiği esnaf, “Hiç uygun değiliz. Yazık günah değil mi bize de? Açlıktan ölüyoruz. Vallahi billahi tükendik. Kimse kendini yüksekte görmesin. Nedir bu durumumuz bu türlü? Deyiver bakalım. Bir şeyi yoktu buranın. Herkes kaygısından susuyor. Susmayacaksın artık. Susma vakti değil. Konuşacağız. Kâfi buramıza kadar geldi” dedi.
Babacan esnafın bu kelamlarını “Toplum olarak konuşacağız, itiraz edeceğiz ki bir şeyler değişsin. Lakin en değerli konuşmayı da seçim günü yapacağız inşallah. Seçim günü geldiğinde oy pusulasını önümüze aldığımızda asıl orada konuşacağız daima beraber” diye yanıtladı
‘AKŞAM YEDİĞİM SİMİTLE DURUYORUM’
Esnaf ziyaretçi sırasında Babacan ile sütçü esnafı ortasında da dikkat çeken şu diyalog geçti:
Babacan: Hangi köyde oturuyorsun? Kaç kilometre buraya?
Sütçü: Bozkuş köyünde otuyorum. Uzak değil.
Babacan: Gel git ne kadar tutuyor?
Sütçü: Ben cahilim orasını bilmem.
Babacan: Nasıl geliyorsun buraya?
Sütçü: Oğlan otomobille getiriyor. Beni koyuyor. İşini görüyor bir daha geliyor. 4 defa geliyor. Süt 10 lira televizyonda. 7 lira para veriyorum. Su 5 lira, 3 lira.
Babacan: 7 liraya mı alıyorlar artık sütü?
Sütçü: 7 liraya alıyorlar.
Babacan: Kaç baş hayvan var sizde?
Sütçü: Hayvan durdurmuyoruz ki nasıl besleyeyim. Vallahi uzunluğuna satıyorum. Daha da satacağım. 5 ineğimiz var daha da satacağız. 1 ineğe düşüreceğiz.
Başka esnaf: Biz 100-150 lira olsun istemiyoruz. Küçük bir kâr marjı istiyoruz, hepsi bu. Domates 40 lira etsin, biber 40 lira etsin istemiyoruz biz.
Babacan: Onun için maliyeti düşürmesi lazım.
Sütçü: Dün gübre aldı adam. 800 lira. Verdim kârı gübreye
Babacan: Döviz kuru artınca çiftçinin bütün istikrarı bozuldu. Niçin? Gübre arttı, ilaç arttı, yem arttı, mazot arttı, elektrik arttı. Ancak bunların hepsinin kökünde döviz kuru var. Döviz kuru niçin arttı? Zira döviz kıtlaştı. Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarını art kapıdan sattılar. Yetmedi, Aralık’tan bu yana bir 60 milyar dolar daha sattılar. Saklı gizli yapıyorlar. E döviz azalınca kıtlaşıyor, kıtlaşınca da değerleniyor. Ancak döviz kuru pahalınca her şeye artırım geliyor. Döviz değerlenince her şeye artırım geliyor.
Sütçü: Bizi sorsunlar biz 3 liraya 5 liraya hizmet ediyoruz. Karnımız da doymuyor. Yemin ediyorum bir simit yedim akşam, yediğimle duruyorum.