AKP İzmir Milletvekili Necip Nasır’ın sahibi olduğu Nasmed Özel Sıhhat Hizmetleri’nin İzmir’in Ödemiş ilçesinde kurmak istediği güneş güç santraline ait tartışmalar devam ediyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, firmanın 16 Haziran 2022 tarihinde başvurusunu yaptığı proje için jet bir biçimde 28 Haziran’da “ÇED Gerekli değildir” kararı verdi.
Ama ne hikmetse mülkiyeti firmaya ilişkin olan arazi Etraf Nizamı Planı’nda ”tarım arazisi” içerisinde yer almakta.
Nereden biliyorsunuz? diyenler olabilir.
Firmanın İzmir Vilayet Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne arazi vasfının tespiti için yaptığı müracaatta, kelam konusu arazi için ”kuru marjinal tarım arazisi” tespiti yapıldı da o yüzden.
Proje kapsamında toplam 8 bin 586 adet panel ve 27 adet invertörün toprağa yerleştirilmesi planlanıyor.
Şuraya dikkat çekmek istiyorum.
GES’lere yatırım yapmak isteyen sermaye sahipleri güneşlenme endeksinin en çok olduğu yerleri seçmekte.
Yani dağlık topraktaki yükseltilerin yarattığı gölgeler bu endeksi düşürüyor. Bu da geleceğimiz olan tarım topraklarını beğenilen GES yerleri haline getiriyor.
Günümüzde kurulan GES’lerin büyük çoğunluğu bu nedenle verimli ova toprakları üzerine geniş düzlüklere ya da doğal alanlara inşa ediliyor.
Gelecekte besin krizi olasılıkları gündemdeyken tarım alanlarının güneş güç yatırımları tarafından yok edilmesi, kendi bindiğimiz kısmı kesmekten farksız inanın ki!
Bizlerin ve ülkenin her bir karış toprağını gözeten yurttaşların tek sıkıntısı bu.
Yenilenebilir güç yaftasıyla kimse bu ülkenin tarım topraklarının yok edilmesine göz yumacağımızı düşünmesin lütfen!
“İsraf iktisadı değil, üretim ve randıman iktisadına geçiyoruz” diyerek Türkiye’nin elinde “üretim” yapacak fabrika bırakmayan, “yol yapacağız” diyerek ormanları katleden idare anlayışının artık de ülkemizin tarım yerlerine el atması akıl alır üzere değil!
Bir gecede çıkarılan kararnameler üzere jet süratiyle verilen “ÇED Gerekli değildir” kararlarının da takipçisiyiz.
Dediğim üzere yenilenebilir pak güç ismi altında tabiatın, yaban hayatının, tarım ve turizm alanlarının hülasa hayatın yok edilmesine karşı tüm yurttaşlar dik duracağız.
Bu santrallerin tüm lisans ve müsaade süreçleri kimler elinden ilerliyor, acil kamulaştırma kararları nasıl alınıyor peşini bırakmayacağız.
Çevreyi, doğayı yok eden, mülkiyet hakkını hiçe sayan, mahallî idarelerle ilgi kurma gereği bile duymayan yatırım ve yatırımcılar ile çabamız sürecek.
Ve şundan kimsenin kuşkusu olmasın ki: Kazanan yeniden insan ve tabiat olacak.