Karar gazetesi müellifi Ahmet Taşgetiren, organize cürüm örgütü başkanı Sedat Peker’le birlikte pek çok sorunlu hususta ismi geçen fakat öteden beri iktidar partisi tabanının nabzını tuttuğu varsayılan AKP Merkez Karar ve İdare Şurası (MKYK) üyesi Metin Külünk’ün, Yeni Şafak gazetesinin ve eski bir AKP milletvekilinin ‘patladığını’ söyledi.
Külünk’ün yayınladığı Twitter paylaşımlarını ele alan Taşgetiren şu sözleri kullandı;
“Twitter iletileri ile ekonomik kararların yüzde 10’luk tabakayı memnun ettiğini söz etti. ‘En az kazanan ile en çok kazanan ortasındaki fark 23 kat; iktisat idaresi bu tabloyu okuyor mu? Ak Parti iktidarlarını 20 yıl boyunca omuzunda taşıyan daha çok hangi gruplardı, büyüme sayıları açıklandığında sokak neden yansılı?” diye sordu. “Teknokratik aklı sorgulamalıyız’ dedi.”
Taşgetiren’in yazısının ilgili kısmı şöyle;
“Belli ki Külünk, sorumluluğu ‘teknokratik akıl’a havale ederek, ‘Laf dinlemeyen teknoktarik aklı’ değiştirebilen ve her fırsatta ‘Ekonominin dümeninde olduğunu’ tabir eden siyasi iradeyi sakınmış oluyor.
İsmail Saymaz’a konuşan bir eski AK parti milletvekili, 15 Temmuz raporunun hasıraltı edilmesinde AK Parti Küme Lider vekili Mustafa Elitaş’ın rolü olduğunu, Elitaş’ın bu noktada Cumhurbaşkanı’nı da etkilediğini sav etti. Bu ortada Kurul Lideri Reşat Petek de raporu Meclis Başkanı’na teslim ettiklerini, yayınlanmamasının onun kararı olduğunu açıkladı.
İktidara dayanağı ile bilinen, vakit zaman da kümenin iktisadi çıkarları istikametinde yayınlar yapan Yeni Şafak gazetesi, merhum Kadir Topbaş’ın vazifeden alınmasından sonra İBB’ye 1.5 yıl kadar başkanlık yapan Mevlüt Uysal’ın şu anda Ankara’da iş takipçiliği yaptığını argüman etti. Gazetenin haberinde şu tabirler yer aldı:
‘1,5 yıl İBB Başkanlığı yapan Mevlüt Uysal hem bu unvanını hem hukukçu kimliğini kullanarak iş takipçiliği yapmakla suçlanıyor. Argümanlara nazaran birçok bakanlık ve bürokrasideki irtibatları aracılığıyla HSK ve Danıştay’da birtakım isimleri de tesir altına alan Uysal, birtakım şirketlere imtiyaz sağlıyor, hukuksuz biçimde adrese teslim özel ihaleler yaptırıyor. Uysal, yargıyı birtakım kararları almaya zorlarken devletin en üst seviye isimlerini kullanmaktan çekinmiyor.’
Bu tabirlerin bence en dikkat cazibeli yanı ‘HSK ve Danıştay üzere yargı kurumlarının tesir altına alındığı’ argümanıdır. Hasebiyle yanıtı Uysal’dan evvel HSK ve Danıştay’ın vermesi gerekiyor.
Bunlar, iktidar cenahındaki sancının tipik eserleri. Tabir edilenler yeniden de süzülenler. Sancının gerçek boyutları kamuoyuna yansıdığında savunma cenahının işi sahiden külfetli olacak.”