Ailesini Katleden Zanlının İfadesi Ortaya Çıktı: ‘Evimi Sattım, Sonra Sesler Duymaya Başladım’

Karaaslan, emniyetteki sözünde; olaydan 5 gün evvel inşaat halindeki konutunu 800 bin TL’ye sattığını, bu durumdan sonra birtakım sesler duyduğunu ileri sürdü. 

Sesin kaynağının bir telefon olabileceğini düşündüğünü söyleyen Karaaslan, kimi sesleri eşi ile kızı Derya’ya benzettiğini söyledi. 

Derya’nın sesi olduğunu düşündüğü sesin kendisine ‘Bu telefonu bana vereceksin’ dediğini anlatan Karaaslan, ‘Ben de bu durumu anlatmak için savcılığa gittim ve telefonumun dinlenildiğini söyledim. Görüştüğüm vazifeliler, beni emniyete yönlendirdi. Emniyete giderken duyduğum ses, ‘Emniyette tanıdıklarım var, bundan bir şey çıkmaz, gitme’ dedi. Ben de bunun üzerine sabah 09.30 sıralarında aracım ile Midyat’a gittim. Yoldayken duyduğum sesler, ‘Yav gitme gitme, seni öldürürler’ diyordu. Bu sese aldırış etmeyince de tıpkı ses, ‘Ya o telefonu getirirsin ya da seni öldürteceğim’ diyordu. Ses bazen o kadar çok yükseliyordu ki; beni zayıflatıyordu’ dedi.

Mardin’in Midyat ilçesine ulaştığında emniyete gittiğini lakin sesin kendisini yeterlice zayıflatması nedeniyle kendisini tabir edemediğini anlatan Karaaslan, ‘Sesler, eşimin ve çocuklarımın ismini söylüyordu. Ses, daima olarak beni öldürtmekle tehdit ediyordu. Bana daima ‘O telefonu getir, telefonda bir şeyler var’ diyordu. Emniyette polis ile konuştum, beni savcılığa yönlendirdi. Savcılıkta da ‘Telefonum dinleniyor’ dedim. Savcılık, beni tekrar emniyete yönlendirdi. Polis, ‘Bana senin İdil’e gitmen lazım’ dedi. ‘Çocuklarımdan, tanıdıklarımdan kuşku ediyorum, burada müracaat etmek istiyorum’ dedim. Tekrar de beni gönderdiler. Bir GSM bayisine gittim. Telefonumu denetim ettirdim. Telefon bayisindeki eleman bir şey bulamayıp, geri verdi. Sonra müşteri hizmetleri ile görüştüm. Dinlenip, dinlenmediğimi sordum. Bana, ‘Biz karar veremeyiz’ dediler. Sonra ismini bilmediğim bir avukata gittim. Avukatın ofisi 3’üncü kattaydı; onlar da bir şey yapamayacaklarını söyledi. Oradan ayrıldım’ diye konuştu.

İfadesinde daha sonra tekrar İdil’e döndüğünü aktaran Karaaslan, ‘Sattığım meskenin bahçesindeki zerzevatları sulamaya gittim, telefondan çizgisi çıkardım. Poşete koyarak, odadaki buğdayların içine sakladım. Daha sonra saat 19.00 sıralarında meskene geldim. Eski telefonuma çizgisi taktım. Bir süre sonra sesleri tekrar duymaya başladım. Geldiğimde eşim, kızlarım ve küçük oğlum evdeydiler. Bir arada yemek yedik, sonra annem ve ablamı alarak, yurt dışından gelen yeğenimin meskenine gittik. Burada bir süre kaldıktan sonra evvel ablamı konutuna bıraktım sonra saat 23.00 sıralarında konuta geldik. Konutta oturmaya başladım. Bir süre sonra eşim ve kızlarım odaya çekilerek, uyumaya geçtiler. Bu esnada duyduğum cızırtı üzere sesleri, tekrar duymaya başladım. Sesler bir aygıtın prize takılıp, sökülmesi üzereydi. Sesler, bana ‘Bak seni öldüreceğim para vereceksin. 200 bin TL’yi artık vereceksin, vermezsen seni öldüreceğiz. Bu aygıtı yeni aldık. Çok kişi kalp krizi geçirerek, bu formda ölmüş. Parayı artık vereceksin’ dedi. Kızların odasına gittim, uyuyor üzereydiler. Bu esnada tekrar ses, ‘İkinci bir aygıt taktım, bu sefer seni kesin yakacağım’ dedi. Ben de ‘Delirttiniz beni’ dedim. Klimanın altında köşede duran tüfeği elime aldım. Eşim ve çocuklarımın olduğu odaya geçtim. Tüfekle birlikte odaya girdiğimde eşimin ve kızlarımın seslerini duydum. Eşim koridora hakikat kaçtı. Büsbütün hatırlamamakla birlikte bir kere daha ateşlemiş olabilirim. Çocuklarıma ateş ettiğimi hatırlamıyorum’ diye konuştu.