DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklama furyasından nasibini alan Uluslararası Af Örgütü Onursal Başkanı Taner Kılıç hakkında açıklanan AİHM kararını değerlendirdi. Yazılı bir açıklama yaparak kararın detaylarına ilişkin bilgiler paylaşan Yeneroğlu, karar için “malumun ilamı” değerlendirmesinde bulundu. Yeneroğlu, AİHM’in tutuklama kararlarının haksızlığını ortaya koyduğunu belirterek, “Öncelikle, ilk tutuklama kararına dayanak teşkil eden hususların tamamı bakımından ‘yasallık’ vurgusu yapılmıştır. Mahkemeye göre; yalnızca şifreli bir iletişim aracı olan ByLock’u indirmek, kullanmak veya herhangi bir mesaj alışverişinin özel mahiyetini koruma biçimine başvurmak, tek başına objektif bir gözlemciyi yasadışı veya suç teşkil eden bir faaliyetin söz konusu olduğuna ikna edebilecek bir unsur değildir. Şifreli, kripto veya özel ve gizli mesajlaşma imkânı sağlayan bir programın kullanımının terör örgütü üyeliğine delil teşkil edebilmesi için şifreli haberleşme programının örgüt faaliyeti kapsamında kullanıldığını gösteren mesaj içeriklerinin veya mesaj içerikleri tespit edilemese bile kriminal örgüt faaliyeti kapsamındaki konular bağlamında (context) mesaj alınıp verildiğinin ortaya konulması veya ilgili başka unsurlarla desteklenmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Bank Asya’da hesap örgüte finansman değil’
Yeneroğlu, AİHM’in Bank Asya hesaplarını örgüt üyeliğine dair delil görmemekle birlikte bu faaliyeti bir suç örgütünün finansmanı niteliğinde görmediğini söyleyerek, Zaman Gazetesi abonesi olunması, çocukların KHK ile kapatılan bir okula gönderilmiş olması, kız kardeşinin Zaman Gazetesi’nde çalışan bir kişiyle evli olmasına dair durumların da AİHM’e göre kişinin bir illegal örgüte mensup olduğuna dair belirtiler bütünü olamayacağının altını çizdi.
‘Çok sayıda kişi mağdur edildi’
AİHM’in tespitlerinin FETÖ üyeliği yargılamaları bakımından da büyük önem teşkil ettiğini vurgulayan Yeneroğlu, “En temel hukuki prensipler yok sayılarak yasal faaliyetler suç unsuru kabul edilerek çok sayıda kişi mağdur edilmiş, çok ciddi hak ihlalleri ortaya çıkmıştır. Öte yandan, AİHM ikinci tutuklama bakımından da hükümetin aksi iddialarına rağmen, tutuklamanın Kılıç’ın bir insan hakları savunucusu olarak gerçekleştirdiği yasal faaliyetlere dayandığı tespitinde bulunmuş ve sivil toplum faaliyetlerinin önemini vurgulamıştır” dedi.
‘AİHM kararı haksızlıkları açıkça gösterdi’
Yeneroğlu, kararın FETÖ yargılanmalarındaki haksızlıkları ve sivil topluma yönelik baskıların boyutlarını açıkça gösterdiğinin altını çizerek, “Bu sorunlar, haksız yargılamalara maruz kalan insanların hayatlarını alt üst ettiği gibi Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasiyi temellerinden sarsmaktadır. Nitekim AİHM kararları da gelinen noktayı net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu hukuksuzluk hali derhal son bulmalıdır. Bu kapsamda, ceza hukuku sivil toplumun tepesinde sallandırılan bir kılıç olmaktan çıkarılmalıdır. Öte yandan, Taner Kılıç’ın uzun bir zamandır maruz kaldığı haksızlığa derhal son verilmeli, benzer gerekçelerle sürdürülen yargılamalarda AİHM kararları beklenmeden derhal hukukun gereklerine dönülmelidir” şeklinde konuştu.