Beşiktaş ‘la 2020-201 döneminde Muhteşem Lig şampiyonluğu ve Türkiye Kupası sevinci yaşayan Sergen Yalçın uzun süren sessizliğini bozdu. Valerien Ismael’le yolların ayrılmasının akabinde ismi Siyah-Beyazlı idarede yine gündeme gelen başarılı hoca hem o süreçle ilgili hem geçmişteki periyoduyla ilgili hem de gündemle alakalı açıklamalarda bulundu.
Aboubakar’ın grupla oynamak istememesine ait de samimi açıklamalar yapan Sergen Yalçın, “Aboubakar’a baskı yaptılar, ‘Kendimi riske atacağım’ dedi, oynadı. Maçta yürüdü, 44. dakikada sakatlandı. ‘Vuruldu mu bu?’ dedim. Bu türlü bir dışavurum yok. Devrenin bitimine 1 dakika var, güleceğim, kendimi güç tutuyorum. Çapraz bağım koptu, o denli bir acı yaşamadım” sözlerini kullandı.
Öte yandan Sergen Yalçın’ın hız sözündeki değişikliğini fark eden izleyiciler toplumsal medyada binlerce yorum yaptı. Yalçın’ın estetik olduğunu aktaran kimi kullanıcılar, teknik adamın göz kapağı kaldırma operasyonu geçirdiğini argüman etti.
Yalçın, TV100’de katıldığı programda şu tabirleri kullandı:
“Hiçbir görüşme ve mutabakat olmamıştır. Yeni bir hoca geldi. Başarılı bir hoca geldi. Benim adımın bu cins şeylerin içinde olmasını istemiyorum. Beşiktaş çok büyük topluluk. 100. yılda şampiyonluk golünü attığım topluluk. Ağzımdan duymadığınız sürece inanmayın. O kadar çok konuşulacak bahis var ki… Karıştırmak istemiyorum. Son hafta, 10 günlük müddette toplumsal medyada ve sitelerde ağzımdan yazılan açıklamaların tamamı palavradır.”
‘ŞAMPİYONLAR LİGİ’NDEKİ EN BÜYÜK KUSURUM…’
“Şampiyonlar Ligi’ndeki en büyük yanlışım; kadroma güvendiğim için korakor oynatmamdı. Dortmund ile de Ajax ile de oynayacağız dedim. En büyük kusurum buydu. Geçen dönem Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde, aslında kümemizin çok sıkıntı olduğunu çok anlatmaya çalıştım. Lakin bizdeki niyet şuydu; kolay küme, çıkarız. Bu fikirle gittiğin vakit başarısızlığın sonuçları çok ağır oluyor. Kümenin çok sıkıntı olduğunu, kümedeki kadroların çok üst seviye olduğunu en başta anlatmaya çalıştım fakat anlatamadım herhalde.”
‘REKLAM YAPMAK HOŞUMA GİTMİYOR’
“Bir Türk ekibinin, Şampiyonlar Ligi’nde muvaffakiyet elde etmesi şu basamakta çok sıkıntı. Orada çok öbür bir oyun oynanıyor. Dortmund maçından sonra 13 tane sakat verdik. Ligdeki tempoyla, Şampiyonlar Ligi’ndeki tempo birebir olmuyor. Avrupa’daki hakemler, düdük bile çalmıyor. Tempo inanılmaz üst çıkıyor. Bu sakatlıkların, kondisyonla falan bir ilgisi yok. Ben idmana drone getirmiyorum. Televizyon kurdurup basına servis etmiyorum. Biz işimizi yapıyoruz ve reklam yapmak hoşuma gitmiyor. Ben teknik yöneticim, mazeret üretemem. 7 oyuncun yoksa, geri kalanlarla oynarsın.”
“Trabzonspor Kopenhag ile oynadı, geçemedi. Fenerbahçe, Dinamo Kiev ile oynadı, geçemedi. Bizim oynadığımız kadrolar bunların 10 level üstündeydi. Şampiyonlar Ligi’nde bizim ülkemizden bir ekibin çıkıp değerli etaplara çıkması şu etapta çok güç.”
‘TARAFTARLA BENİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEYE ÇALIŞIYORLAR’
“Ayrıldıktan sonra beni itibarsızlaştırma çalışmaları başladı. Taraftarla beni karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Taraftar bana gel demiş gelmişim, ben taraftar istiyor diye imza atmışım. O taraftarla beni, siz karşı karşıya getirebilir misiniz? Ayrıldığımdan beri tek söz etmedim, kimseyle makûs olmamak için tek söz bile konuşmadım. Bir hoca daha ne yapabilir? Çıkıp kimseyi suçlamadım. Benim kendimi kurtaracağım bir şey yok aslında.”
‘BEŞİKTAŞ’I ŞAMPİYON YAPMAK MUVAFFAKİYET DEĞİL’
“Beşiktaş’ı şampiyon yapmayı, muvaffakiyet olarak görmüyorum. Bir büyük ekibi şampiyon yapmak, çok büyük bir muvaffakiyet değildir. Değerli olan, nasıl şampiyon yaptığın. Kulübü ne kadar korudun, ekonomiyi ne yaptın, genç oyuncularla ilgili ne yaptın? Benim muvaffakiyetim bu.”
‘EMİRHAN’IN DEVAMINI GÖRMEK NASİP OLMADI’
“Altyapı projesini şahsen ben kurdum. Mehmet Ekşi’yi altyapının başına koyduk. Başkan Karaveli ve Serdar hocayı da getirdim. 6-7 tane yetenekli oyuncuya, yıllık program yazdık. A gruba geldiklerinde belirli bir düzeyde gelsinler istedik. Yüksek maaşlı kontratlar bittiği için gençleri hazırlamayı planlıyordum. Bir gün A2 ekibinin idmanını izliyorum uzaktan. Bir kusur gördüm ve oraya gittim. Maçı izlerken Emirhan gözüme takıldı. Sordum, ‘Emirhan İlkhan’ dediler. Emirhan’a baktım. Çocuk güzel, güçlü yani. Süratli, topu da âlâ kullanıyor. ‘Bunu 1 hafta A ekibe idmana yollayın’ dedim. Emirhan İlkhan’ı hazırlık maçında da oynattım. Orada biraz kendini göstermişti zati. Devamını görmek, bize nasip olmadı.”
‘İMZA ATMAYACAĞIM DEDİM, KAPIMA 5 BİN KİŞİ GELDİ’
“Sezon bitti, İzmir’de iki tane final oynadık ve tatile çıktık. Bu müddet boyunca imza attığım güne kadar hiçbir planlama da yapmadık. Geldik, imza attık. 2 gün sonra idmanlar başladı. Bu kadar plansız olduğun bir senede başarılı olma ihtimalin düşük. Ben ikinci dönem başında idareye imza atmayacağımı bildirmiştim lakin kapıma 5 bin kişi geldi. İmza attım.”
‘YURTDIŞINDAN TEKLİFLER ALDIM’
“Beşiktaş taraftarına bir umut verdim. Siz bırak demediğiniz sürece bırakmayacağım dedim. Biz duygusal insanlarız. Fakat bırakmak zorunda kaldım. Yıprandım. Beşiktaş’a ziyan vermek istemedim. Üzülüyoruz, aşikâr edemiyoruz. Konutta kendi kendimize yaşıyoruz. Ayrıldıktan sonra yurtdışından da teklifler geldi. Katar falan o taraflardan. Ben kabul etmedim. 2-3 tane Muhteşem Lig’den teklif geldi. 3 büyükten teklif gelmedi. Zati 7-8 ayda anca kendimi topladım.”
‘ABOUBAKAR VURULDU MU?’
“Aboubakar’a baskı yaptılar, ‘Kendimi riske atacağım’ dedi, oynadı. Maçta yürüdü, 44. dakikada sakatlandı. ‘Vuruldu mu bu?’ dedim. Bu türlü bir dışavurum yok. Devrenin bitimine 1 dakika var, güleceğim, kendimi sıkıntı tutuyorum. Çapraz bağım koptu, o denli bir acı yaşamadım. O kritik devirde de Aboubakar yoktu. Ağır bir sakatlığı olduğunu düşünmüyorum.”
‘KOLA YASAKMIŞ, SERBEST!’
“Beşiktaş’a geldiğimde ne kadar yasak varsa hepsini kaldırdım. Kola yasakmış, serbest! Yemeğe eşofmanla gelmekmiş, serbest! 3 milyon euro alan adama ‘Kola içme’ mi diyeceksin. Mane’ye, Salah’a ‘Kola içme zararlı’ mı diyorlar. Hangi evredeyiz ya! Yasak neymiş.”
‘TESİSTE KALMALARINA KARŞIYIM’
“Ersin ve Rıdvan’ı yanıma çağırdım bir gün. Bunlar tesiste kalıyorlar. ‘Niye tesiste kalıyorsunuz, gidin konutunuzda kalın’ dedim. Burası sizin işyeriniz. Kız arkadaşınız olsun, gidin biraz dolaşın. Oyuncuların tesiste kalmasına son derece karşıyım.”