Fehmi Koru*
Geçenlerde katıldığım bir programda, bana, “Erken seçim olur mu” sorusu da yöneltildi, her vakit olduğu üzere, bir baskın seçim beklediğimi belirttim.
Dün, buna bir adım daha yaklaşıldığını bana düşündüren üç açıklamayla karşılaştım.
CHP genel lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin bir aktifliği için bulunduğu İzmir’de yaptığı kapsamlı konuşmada, partisi yöneticilerine, “Artık bilmek zorundayım, sizler nitekim benimle birlikte misiniz?” sorusunu yöneltti.
İYİ Parti genel başkanlığı danışmanı, kısa Twit iletisiyle, “Son noktayı Akşener koyar” çıkışında bulundu.
Bir devir AK Parti’den milletvekilliği de yapmış yorumcu Emin Sevimli de, katıldığı bir radyo programında, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklanırsa Tayyip Erdoğan çabucak erken seçime gider” görüşünü paylaştı.
Özellikle seçimin erken mi vaktinde mı olacağı konusuna açıklık getirebilmeyi sağlayacak değerli çıkışlar bunlar…
Akşener son noktayı koymaya hazır görünüyor
Muhalefetin en büyük kısmı ‘6’lı masa’ olarak bilinen Millet İttifakı içerisinde ve rakip Cumhur İttifakı’nın adayı karşısına çıkacak kişi o masada yer alan altı önderin onayıyla belirlenecek. Bilinen bu. Lakin DÜZGÜN Parti danışmanının çıkışı da yabana atılamaz.
Sebebi şu: 2018 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu Meral Akşener belirlemişti. Onun aday olmaktaki ısrarı muhalefet cephesini Cumhur İttifakı adayı karşısına birden fazla aday çıkarmak zorunda bırakmıştı. Tayyip Erdoğan, o seçimde, son noktayı Meral Akşener’in koyması sayesinde birinci tıpta cumhurbaşkanı seçilebildi.
Hem de basitçe ve açık farkla.
Meral Akşener artık de birebir halini sürdürüyor. Daha şimdi ne olacağı meçhulken, “Ben aday değilim, başbakan olacağım” çıkışıyla ön aldı. Bu türlü bir çıkışa gerek var mıydı? Sanmıyorum. Siyasete birinci adımı attığı partinin kurucu önderi Süleyman Demirel’in “Doğmamış çocuğa don biçilmez” veciz kelamı bu türlü durumlar için söylenmiştir.
Muhalefetin adayı belirleneceği vakit da, Meral Akşener’in son noktayı koymaya şimdiden hazırlandığına hiç kuşkum yok.
AK Parti’nin prestij ettiği müelliflerden, ÂLÂ Parti önderinin, aday olarak ismi dolaşanlardan Mansur Yavaş’ı bu niyetinden caydırmak için uğraş sarf ettiğini ileri sürenler çıksa da, ÂLÂ Parti’de genel lidere en yakın olanlardan gönülde yatan adayın CHP’den Ankara’ya belediye lideri seçilmiş ülkücü kökenli Mansur Yavaş olduğu yolunda görüşler sıklaşmaya başladı.
Gelelim Kılıçdaroğlu’nun İzmir’deki çıkışına…
CHP önderi Kılıçdaroğlu çoktandır muhalefetin cumhurbaşkanı adayı üzere konuşuyor ve o denli de davranıyor. Önünde konuştuğu kitleler de ona adaymış üzere reaksiyon veriyorlar. İktidar değişikliği gerçekleşir ve cumhurbaşkanı da muhalefetten olursa neler yapılacağı konusunda vaat içeren açıklamaları da daima onun ağzından öğreniyoruz.
Partisinin kurmayları da ne vakit adaylık konusu açılsa, lafı eğip bükmeden, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini söylem ediyorlar.
Görünürde Kılıçdaroğlu kendisi ve partisi kurmaylarının adayı…
Adaylığı önünde en büyük mahzur, kimilerinin sandığı üzere, hiçbir vakit saklamadığı Alevi kimliği değil Kılıçdaroğlu’nun; temel sorun, kendisinin aday olacakmış üzere davranırken iktidar değişikliği sonrasına dönük olarak kitlelere verdiği vaatler…
Çok tezli ve büyük kısmının çabucak yahut kısa müddette yerine getirilmesi mümkün görünmeyen vaatler, aday olur ve kazanırsa önüne çıkarılacaktır.
Vaatlerine bakarak, adaymış üzere davranmasına ve konuşmasına karşın, günü geldiğinde, Kılıçdaroğlu’nun bir diğerini aday olarak öne çıkartacağını düşünüyorum.
Dün İzmir’de partili kitle önünde sorduğu “Artık bilmek zorundayım, sizler sahiden benimle birlikte misiniz?” sorusunu da, o gün gelip bir öteki ismi öne çıkardığında kendisine itiraz edilmemesini sağlamak emelli bir çıkış olarak yorumluyorum.
Zaten CHP en büyük imtihandan o günlerde geçecek. Parti tabanı ve ileri gelenleri kendisini aday görmek istedikleri ve olacağından da emin oldukları halde, ‘6’lı masa’dan bir öbür isme onay çıktığını Kılıçdaroğlu kendilerine ilettiğinde, CHP’liler nasıl bir reaksiyon verecekler?
Bu soruyu rastgele bir bilgiye -hatta duyuma- dayanarak sormuyorum. Gri beyin hücrelerimi zorladığımda vardığım bir sonuç bu. Ferdî bir akıl yürütme.
Yani?
‘6’lı masa’ denilen önderlerden Kılıçdaroğlu ismi de pekala adaylık onayı alabileceği halde, yeniden Kılıçdaroğlu‘nun teklif edeceği farklı bir isme de onay çıkabilir.
Seçim tarihini adayın kim olduğu belirler
Emin Şirin’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanması durumunda AK Parti’nin erken seçime gitmek isteyeceği yorumu bu kronoloji içerisinde değer taşıyor.
Mansur Yavaş aday olduğunda da yeniden seçim tarihini erkene almak ister AK Parti.
AK Parti’nin başarılı çıkabilmesi için, sözcülerinin her vesileyle belirttiklerinin bilakis, seçimin vaktinde değil daha erken yapılması kaide.
Zamanında, yani 2023 yılının ortalarında gidilecek bir seçim, birkaç taraftan AK Parti açısından problemli.
Hem ekonomik koşullar hem de dış siyasetteki tercihler için uygun bir vakit olmaz dokuz ay sonrası.
Bunu en uygun AK Parti başkanı de olan Cumhurbaşkanı Erdoğan bilir.
Ayrıca, Erdoğan’ın önündeki anayasal pürüzü koşulları zorlayarak aşmaya çalışması yerine, TBMM’ye erken seçim kararı aldırarak adaylığını gerçekleştirmesinin daha yanlışsız olacağı da ortada.
Karşısında kimi -doğrusu kimleri- aday olarak görmek ister Tayyip Erdoğan?
Tercih edeceği aday isimlerini de yeniden şahsî akıl yürütmeme dayanarak paylaşabilirim: Kemal Kılıçdaroğlu yahut Mansur Yavaş…
Tayyip Erdoğan’ın, Millet İttifakı tarafından hangisi aday gösterilirse gösterilsin, bu iki ismin, fazla zorlanmadan yenebileceğini düşüneceği adaylar olduğunu sanıyorum.
İster CHP ileri gelenlerinin isteği olan Kemal Kılıçdaroğlu yahut isterse ÂLÂ Partililer ve bilhassa Meral Akşener’in son anda öne süreceğini düşündüğüm isim olan Mansur Yavaş aday ilan edilsin, Tayyip Erdoğan fazla vakit geçirilmeden seçime gitmek isteyebilecektir.
Lafı fazla uzatmayayım; galiba en keskin dönemece yaklaşıyoruz.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.