İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, iktidarı maksat aldı. “Hâlâ gözünüzü kupon topraklardan geri tutamıyorsunuz” diyen İBB Lideri, “Gözünüz doysun sizin. Vallahi gözünüz doysun sizin. Ayıptır. Fakat doymadığını da görüyorum. Bunlar üzücü haberler, fakat ben size müjdeli bir haber vereyim. Yapamayacaklar. Açıkçası; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Türkiye’nin tapusu, 86 milyon insanına ait” sözlerini kullandı.
İBB iştiraki KİPTAŞ, yeni idare periyodunda temelini attığı birinci kentsel dönüşüm projesi Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri’nin daire teslimlerine etaplar halinde başladı. 50 yıllık mülkiyet sorunu çözülerek 25 Mayıs 2021 tarihinde temeli atılan Eyüpsultan Yeşilpınar Meskenleri, 664 konut ve 14 dükkan olmak üzere toplam 678 bağımsız üniteden oluşuyor. Projede hak sahiplerinin yüklü olduğu ve 155 dairenin bulunduğu 1. Etap’taki teslimler için, “300 Günde 300 Proje” maratonu kapsamında, bugün İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’nun iştirakiyle merasim düzenlendi.
Konuşmasının başında vatandaşların Regaip Kandili’ni kutlayan İmamoğlu, “Böyle hoş bir günde dua almak iyidir” dedi. İmamoğlu, daha sonra şunları söyledi.
“İNSANLARIMIZI O SAKAT KONUTLARDAN KURTARACAĞIZ
İstanbul’un en kıymetli bahislerinden birisi, kentsel dönüşümdür. Bu süreçte, bu türlü bir yapıtı kazandırmanın keyfini yaşıyoruz. Misyona geldiğimiz birinci günden beri, ‘Nasıl yapılmalı, nasıl olmalı’ diye ihtimamlı bir arayış içerisindeydik. Kentsel dönüşüm için bilhassa arkadaşlarıma söyledim; ‘Mahalle ortalarına gireceğiz, sokak sokak, insanlarımızı o sakat meskenlerden kurtaracağız’ demiştim. Bugün o gayeye beraberce yürüyoruz. Eyüpsultan Yeşilpınar Meskenleri de bu sürecin örnek çalışmalarından bir adedidir. Kentsel dönüşüm örneğidir. Fakat yalnızca bir kentsel dönüşüm örneği değildir, tıpkı vakitte aslında sürece bakış, beşere bakış, iş yapma biçimi, şeffaflık, faziletli davranış, ahlaklı davranış açısından bir zihniyet dönüşümünün de örneğidir.
TÜM ENGELLEMELERE KARŞIN 18 AY İÇERİSİNDE SIKINTILAR ÇÖZÜLDÜ
Bu iş, onlardan çok özel bir tanesi. Burada tam 664 konut, 14 iş yeri var. Bugün de bilhassa hak sahiplerinin yüklü olduğu 155 dairelik 1. Etabı’nı hak sahiplerine teslim etmenin gururunu yaşıyorum. Çok kısa müddette, bilhassa 192 bağımsız ünite ve 159 hak sahibiyle uzlaşma sağlandığını yakından takip etmiştim, biliyorum. 18 ay içerisinde, tüm engellemelere karşın problemler çözüldü ve Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri’nin o periyotta temeli atıldı. Bilhassa inşaatın başlamasıyla birlikte, yeniden ne yazık ki engellemeyle ilgili çalışmalar, siyasi saiklerle müdahaleler devam etti. Ve ne yazık ki tam 6 ay burada inşaatlar durdurularak, aslında vaktimizden çalındı. Bugün sizlerin meskenini teslim ettiğimiz üzere, buranın büyük bir kısmını da teslim edebilirdik. Lakin bütün bunlara karşın ve bilhassa ekonomik zorluklara karşın, maliyetlerin neredeyse teğe üç oranında arttığı bir ortamda, insanların ceplerini koruyarak, onların bilhassa bu artışlardan etkilenmemelerini sağlayarak bir süreç yönetildi. Bu şeffaf ve ahlaklı süreç sonucunda işte bugüne gelindi.
İSTANBUL’DA LÜKS KONUT ÜRETMEYİ KENDİLERİNE İDEOLOJİ EDİNMİŞLERDİ
İnsanlara toplumsal konut üretmek yerine; insanlarımızın, kentsel dönüşümle bir arada, oturulmaması gereken meskenlerini dönüştürmek yerine, İstanbul’da lüks konut üretmeyi ne yazık ki kendilerine ideoloji edinmişlerdi. Emsal bir şeyi bugün TOKİ eliyle de yapıyorlar büyük oranda. Aslında baktığımızda; bu cins kamu kuruluşları, rant peşinde koşan değil, müteahhit üzere davranan değil, insanların gereksinimleri için garanti olan, itimat sunan, imkanlarını seferber ederek beşerlerine layık konutlar üreten bir kurum olmalıydı. İşte bizim, tam da bu anlayışla kontrat müddetinden 5 ay evvel, 6 ay evvel, hatta 1 yıl evvel teslim ettiğimiz konutlarımız var. Günümüzde, konutların erken ya da geç tesliminin vatandaşların iktisadına olumlu yahut olumsuz tesirleri var. Bu ideolojiyi değiştirmek, bizim için değerli. Bugün sabit taksitle insanları konut sahibi yapmanın da gururunu yaşıyoruz.
SOSYAL KONUT ÜRETİYORSANIZ İNSANLARINIZA SABİT TAKSİTLE KONUT SUNMALISINIZ
Sosyal konut üretiyorsanız insanlarınıza sabit taksitle mesken sunmalısınız. Bizim dar gelirli insanımıza hayaller kurdurarak, hayal bile edemeyecekleri nakdî yükün altına girmeleri değil, insanlara sabit taksitle mesken sunabilmenin dermanını bulmalılar. Neredeyse birtakım projelerinde yüzde 120’lere yakın maliyetler üzerinden artırım yapma çabası içerisindeler. Bilhassa şunu söyleyeyim; bilhassa İstanbul’un son 10 yılında -bunu bilhassa altını çizerek söyleyeceğim- kamu çıkarını ve milletin hakkını öncelemeyi unutan bir idare vardır. Kayıtlıdır, tescillidir. Açıkçası milletin hakkını öncelemeyi unuttukları için 31 Mart’ta seçimi kaybettiler. Daha doğrusu 31 Mart’ta seçimini bizim milletimiz kazandı. Olağan bunu anlamak istemediler, ‘Biz nasıl seçim kaybederiz? Bu mümkün değil’ dediler. Bu sefer milletimiz, 23 Haziran’da, ‘Böyle anlamazsan, bu türlü anlatırız’ dediler. Daha güçlü anlattılar. Yani vatandaşımız dedi ki ‘Sen çekil kardeşim kenara. Bak, öbürleri yönetsin, sen seyret’ dediler. Bunlar, seyretmemekte de ısrarlılar. Milletin kararıyla, bir avuç insanın yönettiği değil, şeffaf bir biçimde milletimizin bereketli parasını en ahlaklı halde yönetme kararlılığı içerisinde olan bir idareye karşı, her türlü hukuksuzluğu yapma konusunda da kararlılar. Lakin gücümüzün farkında değiller. Zira söz ettiğim bir şey var; seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmadı ki be kardeşim, 16 milyon İstanbullu kazandı. Bunu anlamıyorlar.
BU TIP MUVAFFAKİYETLERDE HERKES ‘BEN YAPTIM’ DEMEK İSTER
Hep birlikte kazandığımızı size hissettirmek istiyoruz. ‘16 milyon sana oy vermedi ki canım, işte yüzde 55’i verdi’ falan diyebilirler. Benim için, onların gözünden bakmamanın ismidir bu. Benim için, 16 milyon insan bir; oy versin, vermesin. Bazen bu cins muvaffakiyetlerde herkes ‘Ben yaptım’ demek ister. Fakat ‘ben’ sözünü ben çok sevmem. Kolektif muvaffakiyettir bunlar. Seçim başarısı natürel kâfi mi? Yetmez. Siyasete girdiğim birinci vakitlerde, mahallî idareyle ilgili değişimi ortaya koyma kararlılığını tabir ettiğim yıllarda, 2012 yılında bir sunum yapmıştım, partimin yetkililerine. Hiç unutmuyorum, sunumumun başlığı şuydu ve bana aitti sunumun başlığı. ‘Seçilmek bir gün, yönetmek 5 yıl’ demiştim. Temel olan, seçilmeyle ilgili muvaffakiyet değil. Temel olan, idare başarısıyla seçimin muvaffakiyetini taçlandırmaktır. Uğraşımız odur. Bizler, bu kıymetli mevzuyu ıskalamadığımız için, İstanbul’un her anını sağlıklı bir formda planlama uğraşı içeresindeyiz.
DÜNYA SİYASETİNDE, HATTA ÜLKE SİYASETİNDE HİÇ RASTLAMADIĞIMIZ NUMUNELER BUNLAR
Milletin karşısına çıkıp slogan atmakla inanın, süreç yönetilemiyor. Millet, slogana da oy vermiyor açıkçısı. Milletin kararını beğenmiyorsan sorunu vatandaşta değil, öteki yerlerde arayacaksın; 2 kez 2 eşittir 4. Milletin kararına alerjisi olanlar, seçimi iptal ettirip ‘İstanbul’un kaybettiğimde hüngür hüngür ağladım’ diyenler; tuhaf beşerler bunlar. Açıkçası ben de anlamakta zahmet çekiyorum. Dünya siyasetinde, hatta ülke siyasetinde hiç rastlamadığımız numuneler bunlar. Fakat 16 milyon insanın iradesini yok saymalarına asla müsaade vermeyeceğiz. Milletimizle birlikte, dağ üzere karşılarında duracağız. Asla onların, makûs emellerinin hedefine ulaşmasına fırsat vermeyeceğiz. Dağ üzere duracağız. Zira burada milletin iradesini gasp etmek isteyenler, yarın Türkiye’nin her noktasında yeniden milletin iradesini gasp etmeye devam ederler. Bu millet, iradesinin tahakkümünü kendisinden diğerine vermemeye en son İstiklal Savaşı’nda karar verdi; hayatını verdi. Hepimizin meskenlerinde dedeleri, nineleri, şehitleri, gazileri var. Bu yoldan asla dönmezler. Bunu buradan duyuruyorum, bilsinler.
BUNLARIN ECDAT HASSASİYETİ RANT KAPISINA KADAR
Sorun, her muvaffakiyetin, her uygunluğun, her işin mimarının kendisi olduğunu düşünmeye başladıklarında başlıyor. Beşiktaş’ta, Yıldız Parkı’nın orada, hâlâ askeriyenin kullandığı Orhaniye Kışlası var. Tarihi bir kışladır. Kışlayı yaptıran, 2. Abdülhamid Han’dır. Orhan Gazi’ye atfen yaptırıyor o periyotta kışlayı. Bütün padişahlar, hepimizindir. Osmanlı İmparatorluğu, hepimizindir. Fakat bugünün iktidarı, bilhassa Abdülhamit Han’ı yalnızca kendilerine ilişkin zannederler ve bu türlü davranırlar, ona çok hassas olduklarını söz ederler. Lakin hassasiyet nereye kadar bunların defterinde, biliyor musunuz? Rant kapısına kadar. Rantı gördüler mi bütün hassasiyetler gidiyor. Ne yaptılar? Tarihi Orhaniye Kışlası’nın bulunduğu alanı imara açtılar. Hem de Etraf Şehircilik Bakanlığı’nın kararıyla. Tescilli kültür varlığının olduğu alanda ne yapacaklar? Lüks konut yapacaklar. Pekala hani ecdat? Hani ecdat yadigarı? ‘Taksim Seyahat Parkı’nda kışlayı yapacağım’ diye milleti, ortalığı ayar kaldırdın. Can aldınız, can. Canlar gitti orada. Ufacık çocuklarımız öldü. Bunun altından nasıl kalkacaksınız? Gencecik insanları kaybettik. Abdülhamit’ten yadigâr kışlada konut yapacaksınız. Onun için nitekim milletimizin bir an evvel bu akıldan, bu zulümden kurtulması lazım.
YOLCUDUR ABBAS, BAĞLASAN DURMAZ
Ama hâlâ gözünüzü kupon yerlerden geri tutamıyorsunuz. Gözünüz doysun sizin. Vallahi gözünüz doysun sizin. Ayıptır. Lakin doymadığını da görüyorum. Bunlar üzücü haberler, ancak ben size müjdeli bir haber vereyim. Yapamayacaklar. Açıkçası; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Türkiye’nin tapusu, 86 milyon insanına ilişkin. Onun için bu ortak konutumuzu güçlendirmeliyiz. Bilhassa bu konutu ekonomik, idari, siyasi, hukuksal afetlerden korumak için kuvvetlendirmeliyiz. Her yöresiyle, her insanıyla, her etnik kökeniyle, her lisanıyla ortak konutumuz. Eşitiz. Bu eşitliği koruyacağız. Fakat asıllı bir dönüşüme muhtacız. İşte o dönüşüm süreci başladı, başlıyor. Açıkçası; Meclis’iyle, bakanlıklarıyla, kamu kurumlarıyla, kuruluşlarıyla, yargısıyla, mahallî idareleriyle topyekûn devletimizi, milletimizi güçlendireceğiz.
UMUDUNUZU ASLA YİTİRMEYİN
Güçlü Türkiye’mizin hoş insanlarını bazen umutsuz görüyorum ya da umutsuz cümleler ettiklerini duyuyorum, yaşıyorum. Size bir şey söyleyeyim; umudunuzu asla yitirmeyin. Hatta buradan ayrılırken, konutunuza giderken umudunuz kat be kat artarak gidin. Yarın sabah kalktığınızda daha umutlu ayağa kalkın. Unutmayın, bazen zorluklar yaşayabiliriz. Hoş şeyler, zorlukları aşarak yapılabiliyor. Zorlukları daima birlikte aşacağız. Tevfik Fikret’in hoş bir kelamı var; ‘Zafer, biraz da hasar ister’ der. Evet, hasarımız var. Lakin hasarı büyütmeden, bu bir avuç insanı göndereceğiz. Sizlere kelam veriyorum, bir ‘Ekrem İmamoğlu sözü’ olarak da söyleyeyim. Burada sizlere tapularını teslim eden bir kardeşiniz, hemşeriniz, belediye lideriniz olarak diyorum ki milletçe, daima birlikte bu ülkenin o hoş dönüşümünü başaracağız.”
KURT: EVVELKİ KİPTAŞ İDARESİ ARAZİYİ SATIŞA ÇIKARDI
KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt da konuşmasında, Eyüpsultan Yeşilpınar Evleri’nin yapılış sürecine dair ayrıntılar paylaştı. Kurt’un verdiği bilgilere nazaran; Mülkiyeti KİPTAŞ’a ilişkin olan 487 ada, 12 parsel, çarpık yapılaşma ve dayanıksız yapı stoku nedeniyle 2016 yılında Bakanlar Konseyi tarafından riskli alan ilan edildi. Arsa, evvelki KİPTAŞ idaresi tarafından 14 milyon 227 bin lira bedelle satışa çıkarıldı. 2019’da misyona gelen İmamoğlu başkanlığındaki yeni idare, satış kararını iptal ederek yerinde dönüşüm projesi için çalışmaya başladı. 2 Aralık 2019 tarihinde mahallede ‘Uzlaşma Ofisi’ açıldı. Kontratlarda imza basamağına geçildi. Muahede sağlanan vatandaşlar birer birer riskli yapılardan tahliye edildi. Taşınma ve kira yardımları yapılmaya başlandı. Gerçekçi ve somut bir tahlil ile uzlaşma süreçleri 18 ay içerisinde tamamlandı. Her bir hak sahibi ile uzlaşıldı. Kelam konusu bölgede zelzeleye sağlam konutlar yapan KİPTAŞ, hak sahiplerine tapularını da vererek 50 yıllık mülkiyet sorununu çözmüş oldu. KİPTAŞ Eyüpsultan Yeşil Pınar Konutları ile tasarım odaklı, ağır yapılaşmadan uzak, toplumsal donatıları ve yeşil alanları ile bölgeye kıymet katacak bir proje inşa edilecek. Yüzde 60’ı yeşil alandan oluşan, çocuk parkları ve toplanma alanları bulunan açık bir site tasarlanacak. Proje kapsamında kreş, kütüphane ve aile sıhhati merkezi yapılacak. Tüm alanlar, duvarların gerisinde kalmayıp Eyüpsultan Yeşil Pınar Mahallesi’ndeki herkese açık olacak.
İMAMOĞLU, ANAHTARLARI HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİ
Konuşmaların akabinde İmamoğlu, hak sahiplerinden Hayrullah Türkoğlu ve Gülsün Kırma’ya anahtarlarını teslim etti. Anahtar teslim merasimine, CHP İstanbul Milletvekilleri Turan Aydoğan, Özgür Karabat ve Gökan Zeybek, Beylikdüzü Belediye Lideri Mehmet Murat Çalık, Sarıyer Belediye Lideri Şükrü Genç, İBB Meclis Küme Başkanvekilleri Doğan Subaşı (CHP) ve İbrahim Özkan (İYİ Parti) da katıldı. İmamoğlu ve beraberindeki heyet, hak sahibi ailelerle anı fotoğrafı çektirdi.
Bu ortada, Ekrem İmamoğlu’nun merasimdeki konuşması sırasında, İBB iştiraki İSPARK’ta çalışırken toplumsal medyada yaptığı paylaşımlar nedeniyle işten atıldığını tez eden Birol Durmuş, “17 bin kişiyi işten attın, 45 bin kişiyi işe aldın, hala daha hak adalet diyorsun” diye bağırdı. Bunun üzerine konuşmasını kesen İmamoğlu, “Sen saygısız bir konuşma yapıyorsun, bu türlü olmaz. Beyefendiyi oturtun, konuşuruz kendisiyle. Otursun sakinleşsin, ne dediğini de anlamadım fakat değerli değil” dedi.
İmamoğlu konuşmasına devam ederken İBB yetkilileri, Birol Durmuş’un yanına giderek probleminin ne olduğunu, tahlil için neler yapılabileceğini konuştu.