Habervakti’nde köşe yazmaya başlayan Abdurrahman Dilipak, İran’da, saçı görüldüğü gerekçesiyle ahlak polisi tarafından darp edilerek gözaltına alındıktan sonra ömrünü yitiren 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin vefatının akabinde başlayan protesto şovlarına değinerek, “Başörtüsü, ihtilalin sembolü idi. Başörtüsü özgürlüğün bayrağı olmuştu. Şah rejimine karşı, başı açıklar da başörtülerini ellerine alıp meydanlara çıkıyorlardı. Bugün gelinen noktada, o devrim; başörtüsü yakma hareketleri karşısında kilitlenmiş vaziyette” görüşünü lisana getirdi.
Türkiye’de başörtüsünün hür olması için uğraş verdiklerini ve sonunda kazandıklarını yazan Dilipak, “Ama bu sevinç, İstanbul Mukavelesi ile kandillere katran döken gecelerin akabinde can çekişiyor. Bir ‘tarikatçı’ savcımızın gayri legal hayatı servis ediliyor medyada, başı örtülü milletvekillerinin gayri yasal servetlerini tartışıyoruz” diye yazdı.
“Ha bu bize ders olsun!” başlıklı yazısına Mahsa Amini’nin vefatının akabinde İran’da başlayan protesto şovlarına değinerek, şöyle devam etti:
“Halk sokaklarda. Slogan ‘İran İslam Cumhuriyetine ölüm’, ‘Diktatöre ölüm’. Devrim Muhafızlarına bağlı güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınırken Cuma günü hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin vefatı ülke çapında protesto ediliyor. Meyyit ve yaralıların yanında çok sayıda gözaltı var. Olay başı yarım örtülü 22 yaşındaki Amini’ye karşı güvenlik güçlerinin uyguladıkları şiddet sonucu ölmesi ile başladı. Kürt bölgesine sıçradı. Rejim tersleri için bu durum, bizde gerçekleşen Gezi olaylarını hatırlatıyor. Huzistan zaten her vakit problemli bir bölge. Orada Arap Şia’sı ağırlıkta. Kum, Tahran ve Bazar arasında da sıkıntılar var. Şayet işler denetimden çıkarsa Azerbaycan ve Belücistan’a dikkat. İran’daki bu olaylar, Rusya ve Çin yanında Irak ve Suriye’yi, Yemen’i ve Lübnan’ı yakından ilgilendiriyor.”