Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ın oğlu Bilal Erdoğan, “İmam hatipler, ülkemizde inanmayan beşerler için bile bir pahadır, bir mana söz eder, zira sahiden yanlış din anlayışlarının insanları radikal inançlardan uzaklaştırmak için bizim imam hatiplere muhtaçlığımız var. Her bölümden insanın bedel vermesi, benimsemesi gereken Türkiye’ye mahsus eğitim kurumlarıdır” dedi.
İmam hatip okullarının, Türkiye’nin din eğitimine ürettiği özgün bir tahlil ve model olduğunu vurgulayarak, bunun Doğu ve Batı’yı çok uygun bilen kendi ayaklarının bastığı topraklardan, kimliğinden, bedellerinden vazgeçmeden gelişmeye açık bir vizyonu öngören bir anlayış olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
“İslam dünyası açısından önerilebilecek en yeterli model imam hatip modelidir”
“Nedir bu tahlil modeli; eğitime bir tahlil modeli, özelde de din eğitimine bir tahlil modeli. Din eğitimi sıkıntısı yalnızca Müslüman dünyası değil tüm dünyada bir problem. Yani sanki işte din adamları nasıl ve nereden yetişmeli? Bunların bir akreditasyonu olmalı mı? Soruları var. İslam dünyası açısından önerilebilecek en uygun model imam hatip modelidir. Öğrencilerin ortaokul ve lise yıllarında din eğitimi ile birlikte başka tüm eğitimleri alabileceği, daha sonra da din adamı olmadan da hayatına dinini bilen, inancını bilen, dünyaya dünyanın gelişmelerine vakıf rastgele bir meslek kümesinde devam edebileceği çok âlâ bir tahlil modeli. Bu, aslında 1920’lere dayanıyor. Daha sonra 1951’den sonra Türkiye’nin 7 kentinde imam hatipler açılıyor. 1951 yılında imam hatiplerle birlikte kurulan İlim Yayma Cemiyeti geleneğinden bunu temsil eden birisi olarak söylemek istiyorum; Türkiye bu modeli bütün İslam ülkeleri için çağdaş, aydın, gelecek vadeden bir model olarak anlatmak yerine, kendi içerisinde hala bunun hakikat bilinmesinin uğraşını veriyor.
“Din istismarcılığı’ denilen alana imam hatip okulları alan bırakmamaktadır”
Bizim talihsizliğimiz, maalesef bunların hakikat bilinmemesinden kaynaklı akınlar, bir taraftan da arka niyetli taarruzlar. Yani hala ‘biz inancımıza dayalı bir kimliği koruma etmemeliyiz’ diyen bir kimlik de var elbette. ‘Biz dinden ne kadar uzaklaşırsak o kadar gelişiriz’ diyenler de var. Bence bunun fikir tarihi açısından pek bir kıymeti kalmadı ancak bunu da düşünenler var elbette. Lakin bu toplumda, bu ülkede çocuklarının dinini öğrenerek büyümesini isteyen aileler olduğu surece bizim bu modeli müdafaamız çok kıymetli. Yakın tarihte yaşadığımız bir FETÖ hadisesi var. FETÖ hadisesini, tüm yaşadıklarımızı yorumlayarak değerlendirdiğimizde bugün aslında bu çeşit din istismarcılığı üzerinden oluşabilecek krizlerin en hakikat tahlilinin de imam hatipler olacağını görüyoruz. Gerçek bilginin hakikat kaynaklardan öğrenilmesi, dinimizin hakikat öğrenilmesi ve uygulanması genç yaşlardan itibaren imam hatipler sayesinde mümkün olmaktadır. ‘Din istismarcılığı’ denilen alana imam hatip okulları alan bırakmamaktadır. Bu türlü değerlendirdiğimiz vakit da imam hatiplerin Türkiye için çok gerekli olduklarını düşünüyorum.
“İmam hatipler, ülkemizde inanmayan beşerler için bile bir değerdir”
İmam hatiplerdeki hoş gelişmeleri ihmal ediyoruz. İmam hatiplerin ülkemiz için ne kadar büyük bir nimet olduğunu bilmiyoruz. İmam hatipler, ülkemizde inanmayan beşerler için bile bir kıymettir, bir mana söz eder, zira sahiden yanlış din anlayışlarının insanları radikal inançlardan uzaklaştırmak için bizim imam hatiplere muhtaçlığımız var. Her bölümden insanın kıymet vermesi, benimsemesi gereken Türkiye’ye mahsus eğitim kurumlarıdır. İmam hatiplerin bir avantajı da onlarla mezun olduktan sonra da ilgilenen sivil toplum kuruluşları var. ‘Her köşeye imam hatip açtınız siz yobazsınız gericisiniz’ diyenlere ben diyorum ki ne olursunuz gidin şu imam hatiplerde ne projeler yapılıyor buna bir bakın da imam hatip gerçeğini kavramanıza fırsat verin. Birtakım muhafazakar çevrelerin de imam hatiplere reaksiyon gösterdiklerini görüyoruz. Bu da imam hatiplerin din istismarına alan bırakmamasından kaynaklandığını biliyoruz. İnşallah bu toplantımız hayırlara vesile olur.” (AA)