Adıyaman’da konuşan DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, “Sayın Erdoğan başlarda ‘Kürt sorunu vardır ve benim de sorunumdur’ diyordu. O vakit bizim de içinde olduğumuz hükümette samimi bir uğraş oldu. Döndü dolaştı, bir yanına Bahçeli’yi, bir yanına Perinçek’i aldı. ‘Kürt sorunu diye bir şey yok kardeşim’ diyor. Bir tarafında Bahçeli, bir tarafında Perinçek olunca aslında diyeceği öteki bir laf yok. Sayın Bahçeli Adıyaman’a en son ne vakit geldi? Ankara’da otururken konuşmak kolay. Esiyor, gürlüyor oradan” dedi.
Kürt sorunu olduğunu ve bunun tahlilinin de devletin temel hak ve özgürlüklerle ilgili tavrından geçtiğini belirten Babacan, “İnsan haklarının devlet tarafından motamot tanınmasından geçiyor. Tahlili; eşit vatandaşlık anlayışından geçiyor. Her vatandaşı eşit ve onurludur. Her vatandaş anasından doğduğu anda sahip olduğu hakları doyasıya yaşar. Devlet de bunu yalnızca tanır” sözlerini kullandı.
Babacan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle,
MARKETLERLE SAVAŞIYORLAR: Sütün fiyatını belirleye hükûmetin kendisi değil mi? Karkas etin fiyatını, buğday taban fiyatını hükümet belirliyor. Besinle ilgili bütün temel hususların fiyatını hükûmet belirliyor. Ondan sonra marketlere ‘Sen bunu niçin değerli satıyorsun?’ diye savaş açıyor. Niçin? Zira enflasyonun sebebi kendileri. Diğer hatalı arıyorlar kendileriler. Milletimiz bunu yutmuyor. Enflasyonun en değerli sebebi dolardaki artıştır.
EKONOMİ KURUMLARINI 1 AYDA AYAĞA KALDIRIRIZ: Seçim olduğu akşam uyuyup sabah kalkacağız. Bir yudum su içip ‘İyi ki o kâbus bitti’ diyeceğiz. İktisatla ilgili kurumları 1 ayda ayağa kaldırırız. Biz çözeriz. 6 ayda kriz iklimini çözeriz. İktisatla ilgili başarılardan bahsederken daima benim iktisat idaresinin başında olduğum periyottan bahsediyor. Kendisi 4 yıldır ülkeyi tek başına yönetirken elde ettiği fazla muvaffakiyet yok. ‘Falanca tarihte paradan altı sıfır atmıştık, enflasyonu düşürmüştük’ diyor. Benim için ‘İmza atmasaydım yapamazdı’ diyor. Madem hikmet imzada, at bir imza; şu enflasyonu da döviz kurunu da düşür.
BU YIL 1 MİLYON TANE KONUT YAPILABİLİRDİ: Avrupa’nın en büyük tarım toprakları bizim. Ukrayna’dan iki buğday gemisi bu tarafa hakikat salınınca herkes sevindi, ‘Oh, buğdaysız kalmayacağız’ dedi. Bu ne biçim iş? Bir de bunu muvaffakiyet diye anlatıyorlar. Ayıp. Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz ödeyen iktidarı, bu iktidar. Daha evvel bu kadar büyük faiz ödenmedi. 350 milyar tam buz üzere faiz. Yanına 320-330 milyar da kur farkını ekleyin. Etti size 650 milyar. Onunla yalnızca bu yıl 1 milyon tane konut yapılabilirdi. Gereksinimi olanlara peşinatsız bir halde verilebilirdi.
ADIYAMAN’DAKİ TÜTÜNÜ YAŞATMAMIZ GEREKİYOR: Şayet vatandaşımız 3 sene, 5 sene taşeron firmada çalışıyorsa, hâlâ takıma alınmıyorsa adalet değil. Vekil imamlar, vekil öğretmenler var. Bu türlü bir şey olmaz. Bunları yalnızca biz değil, altılı masada da hallediyoruz. Bakışımız büsbütün adalet bakışıdır. Vatandaşlarımız ortasında ayrımcılık olmayacaktır. Adıyaman’daki tütünü yaşatmamız gerekiyor. Adıyaman’daki tütüncülüğün gelişmesi gerekiyor. Bu işin sigara boyutu var, vergi boyutu var. Bambaşka boyutları var. Mevzuyu âlâ biliyoruz. Tahlili tütün siyasetinden geçiyor. Altılı masanın ve ortak cumhurbaşkanı adayının tek bir tarım siyaseti olacak. Tek bir iktisat siyaseti olacak. Tek bir dış siyaseti olacak. Böylelikle vatandaşlarımızın karşısına çok net, pak, uzlaşılmış bir tahlille çıkacağız. (HABER MERKEZİ)