◊ Chris, sizinle başlayalım… Belgesel için 100 metrelik destansı bir ip tırmanışı yaptınız, buzlu Kuzey Kutbu sularında yüzdünüz… Bu macera genel olarak sizi nasıl değiştirdi?
– Chris Hemsworth: Her kısımda farklı bir meydan okuma vardı… Fizikî, duygusal ve ruhsal zorluklar vardı… Bu üretimde yer almak istememin nedeni, uzun ömürlülüğe derin bir dalış yapmak ve daha uzun, daha sağlıklı, daha yeterli bir hayat yaşamaktı. Ve bu alanda dünyaca ünlü birtakım uzmanlarla çalışmak ve güçlü bir bilgi birikimiyle oradan çıkmak ve bunu yapacak araçlarla donanmak benim için bir nimetti. Tecrübe için inanılmaz derece minnettarım.
◊ Belgeselin bir kısmında gerilimin üstünden nasıl gelineceği temasını işleniyor. Gerilim koçunuz da ‘anı yaşayın’ diyor. Bu tecrübesi hayatınızın geri kalanında da uygulayabileceğinizi düşünüyor musunuz?
– Chris Hemsworth: Evet, deniyorum ve düşünüyorum. Önümüze çıkan her şeyi denetim edebileceğimizi ya da onunla başa çıkabileceğimizi düşünüyorum. Geçmişte ya da gelecekte bizi korkutan ve bunaltıcı hale gelen bir şeyin anlatısıydı. Tüm bu kurallar ve durumlarda daha sık kalırsak, bu sonucu düşünmemekle ilgiliydi. Bunun başa çıkılması çok daha kolay bir alan olduğunu görüyorum.
◊ Aronofsky, bu kurgu dışı kıssayı nasıl ekrana taşımaya karar verdiniz?
– Darren Aronofsky: Bu çok uzun bir kıssa… 2006’da uzun ömür ve sonsuza kadar yaşamak isteyen bir adamla ilgili “The Fountain” isimli küçük bir sinema yaptım. Ve o vakitler, nitekim bilim kurgu dünyasıydı. Aslında Hugh Jackman’ın “Ölüm bir hastalıktır ve ben onu iyileştireceğim” dediği bir satır vardı ve neredeyse bu satırı sinemadan kesiyorduk zira insanların buna güleceğini düşündük. Dr. Peter Attia ile tanıştım ve sahiden âlâ arkadaş olduk. O, bu bilim hakkında düşünme, onu hakikaten inceleme, manaya ve dünyada ona başvurma konusunda en uç noktadaydı. Bunun hakkında konuşmaya devam ettik ve sonunda birçok insanın ilgileneceği bir şey olmasının vaktinin geldiğini hissettim. Sonra NatGeo’yu aradık ve fikri çok çabuk anladılar. Ve sonra, Chris imale dahil oldu, o trende bir sonraki yolcuydu…
YEMEĞE ÂŞIK OLDUĞUMU ÖĞRENDİM
◊ Peter Attia, Chris’e inanılmaz bir antrenman ve tertipli oruç programları uyguladınız. Sizce Chris bu durumdan ne öğrendi?
– Dr. Peter Attia: Çok şey öğrendi. Bence en çok da ne yapabileceğini öğrendi zira Chris buna pek hazır değildi. Ekranda gerçek vakitli olarak, onu izleyen insanların öğreneceği biçimde öğrendi. Oruç tutmak çok büyük bir fizyolojik zorluktur ve sahiden herkesin yaşadığı hatta yapması gereken bir şey değildir. Ve etrafımızda, sonsuz ve bol besinle dolu oruç tutmak bize ne kadar doğal gelmese de, aslında tabiatta ve evrimde, bizim evrimimizde çok yaygın olan bir süreçtir. Bedenimizin buna fevkalâde adaptasyonları var ve bedene sahiden güçlü şeyler yapıyor. Ve bunu Chris ile araştırmak istedik.
◊ Bu meydan okuma için siz neler diyeceksin?
– Chris Hemsworth: Bana bu süreçte ne öğrendiğimi soruyorsan, yemeğe âşık olduğumu öğrendim. (Gülüyor) Hepsi çok şiddetli meydan okumalardı, mesela Ross Edgley ile yaptığım buzda yüzmek dayanılmaz ve acı vericiydi.
BUZDA YÜZMENİN KURALINI TEKRAR YAZDI
◊ Ross, sizce tüm bu güçlü meydan okumaların maksadı neydi?
– Ross Edgley: İnsanlar buzda yüzdüklerinde kaslarını toplarlar, yıllarca idman yaparlar, bedenleri yağlanır, bu yalıtkandır, yeterlidir. Chris’te yoktu. Fizyolojisi açısından vahimdi. Fakat beş günlük eğitimde, 20 yıldır spor bilimi okuyan Chris, buzda yüzmenin kurallarını anladığımız biçimiyle tekrar yazdı ve bunu beş günde tek haneli beden yağıyla yaptı. Tekrar de, bir kesimi olmaktan çok seyirciydim ve şahit olduğum şey inanılmazdı.
İNSANLAR ÖLÜRKEN TESLİM OLMAK ZORUNDALAR
◊ Alua, belgeselin son kısmında Chris’in mevtle yüzleşmesine yardım eden ‘ölüm doulası’ olarak izleyici karşısına çıktınız. Chris’in bu meditasyon tecrübesini nasıl yorumluyorsunuz?
– Alua Arthur: Chris, attığı her adımda olana teslim oldu. Ve tabiatın gereği olarak, beşerler yaşlanıp ölürken, beden denetimi ele aldığında ve diğer seçenekleri kalmadığında olan budur ve bu yüzden teslim olmak zorundadırlar. Ve Chris bunu her fırsatta büyük bir hamasetle yaptı, yalnızca neler olduğunu duydu, olanlara ahenk sağladı ve sonra onunla birlikte gitti.
◊ Dr. BJ Miller, beşerler için öğretici olacak bu toplumsal deneyde ne elde edebildiğinizi düşünüyorsunuz?
– Dr. BJ Miller: Gerçekten çok fazla şey. Sınırsızlığı deneyimlemenin yolu bir halde yaşamaktan geçiyor. Savunmasızlık ve güç, hayat ve vefat… Bunlar zıt değil, hakikaten iç içe geçmiş durumdalar. Belgesel de bu durumu gözler önüne seriyor. Bu benim için büyük bir çıkarım.
Egzersiz sahip olduğumuz en güçlü ilaç
◊ Dr. Attia, herkes daha uzun yaşamak istiyor. Bu zorluklarda ortaya çıkan pratik anahtarların neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Dr. Peter Attia: Bence bu hakikaten neyle başladığına bağlı. Lakin bence konuştuğumuz her şey, taktikler, davranışlar hakkında düşündüğümüzde, antrenmanın sahiden sahip olduğumuz en güçlü ilaç olduğunu düşünüyorum. Yani fizikî vücudunuz açısından hayatınıza yıllar katacağını ve hayatın sonuna kalite katacağını düşündüğüm öteki bir müdahale yok. Aslında birtakım insanların meskende bakımda ne kadar sağlam olduklarına şaşırdım. Adam her gün nasıl hâlâ yüzdüğünden ve hâlâ yürüdüğünden bahsediyordu. Ve buna ulaşmanın güç olduğunu düşünmüyorum. Demek istediğim, 80’lerimizde olabileceğimizi ve hâlâ nitekim sağlam olabileceğimizi düşünüyorum. Bu yüzden, hayatınız boyunca idmanın değeri olduğunu düşünüyorum.
Bilimi eğlenceli hale getirdik
◊ Darren, öykü anlatmanın gücünden çok bahsediyorsunuz. Bu kısımlar ne kadar güçlü?
– Darren Aronofsky:
Heyecan verici olan şey, bilimi eğlenceli hale getirmeye çalışmak oldu. Yani, dünyanın en büyük cümbüş sanatkarlarından birinin bizimle birlikte seyahate çıkmasını sağlamak, bu adamın çocuk hayranlarının yanı sıra benim üzere yaşlı insanların tatillerde oturup bunu birlikte izleyebilecekleri manasına geliyor. Son kısmın aileleri, bilhassa de küçük çocukları nasıl etkileyeceğini düşünüyordum. Bu yıl hem annemi hem de babamı kaybettim. Annemi kaybettikten sonra bu kısmı evvel babamla kanepede izledim. Yarısında durakladım ve “Bu düzgün mi baba” diye sordum. Zira içinde çok ağır şeyler dönüyordu. Ve bana “Evet. Devam et” dedi. Baştan sona izledik. Bunu nitekim tartışmadık fakat bunu izlemek ve bu süreçten geçerken bilgeliğinizin benimle olması benim için son derece faydalı oldu. Bunun için teşekkürler çocuklar.
◊ Chris, merak ediyorum, Peter’ın bahsettiği pek çok bilim ve uzun ömür noktası var. Oruç olsun, gerilim olsun, şok olsun… Bu deneye dayanarak şu anda pratik olarak günden güne ne uyguluyorsunuz?
– Chris Hemsworth:
Isıya maruz kalma, sauna, buz banyoları, özel eğitim, beslenme alışkanlıkları, aralıklı oruç üzere pek çok şey… Lakin kısımların her birinin minnettarlık olduğunu fark etmemi sağladığını düşünüyorum. Kimi çılgınca zorlukların yahut harikulâde şartların üstesinden geldiğimde, “Tanrıya şükür buradayım. Yaradana şükür yaşıyorum. Yaradana şükür bunu tamamladım” diye kendime söylenip duruyordum. Lakin tıpkı vakitte, sahip olduğum her şey için ve bu an için ve bunun bir modülü olma ve her beşerle etkileşimde bulunma fırsatım için bir minnettarlık duyuyorum.
Bu durum benim hayatımda bir akor üzere nizamlı bir biçimde çalmaya devam ediyor.