Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinin buyruğunu vermekle suçlanan Özel Kuvvetler eski alay kumandanı emekli albay Mustafa Levent Göktaş, Evrensel’den Özer Akdemir’in sorularını yanıtladı.
Göktaş cinayete dair tüm savları reddediyor. Topu, “FETÖ”ye atıyor. MİT Müsteşarlığı’nda ismi geçtiği öne sürülen Göktaş, kendisinin de “SBK Holding ve Kıraça Holding ortasındaki milyon dolarlık para ilişkisi” nedeniyle kurban seçildiğini öne sürüyor. Ortada ise onlarca soru var: Suikast neden yıllarca kapalı kaldı? Suikastta isimleri geçen askerler nasıl yıllarca devletin en kapalı ünitelerinde çalışabildi, isimleri MİT’in lideri olarak gündeme getirildi? Gülen Cemaati’nin bu suikasttaki rolü ne? Suikastın günümüze kadar tahlilsiz kalmasında hangi devlet vazifelilerinin sorumluluğu var?
HABLEMİTOĞLU SUİKASTI İDDİANAMESİ 20 YIL SONRA HAZIRLANDI
18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’da Portakal Çiçeği Sokak’taki meskeninin önünde suikast sonucu öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu ile ilgili iddianame, ortadan 20 yıl geçtikten sonra hazırlandı. İddianamede, Fethullah Gülen ve “FETÖ üyeliğinden” ceza alan kimi isimlerle birlikte suikastı gerçekleştirdiği ileri sürülen Özel Kuvvetler Komutanlığı’na (ÖKK) bağlı birtakım eski subaylar hakkında ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası isteniyor.
GÖKTAŞ YURT DIŞINA KAÇMIŞTI
ÖKK’den ihraç edilen Gökhan Nuri Bozkır suikast timinin içinde yer almakla, ÖKK’den emekli yüzbaşı Tarkan Mumcuoğlu ise tetiği çekmekle suçlanıyor. Her iki subay da şu anda tutuklu olarak cezaevinde. Suikast timine Hablemitoğlu’nu öldürme buyruğunu verdiği ileri sürülen Levent Göktaş ise Hablemitoğlu suikastı ile ilgili gözaltı ve tutuklamalar başladığı süreçte yurt dışına kaçtı. Bir mühlet sonra Bulgaristan’da yakalanan Göktaş burada tutuklandı. Türkiye, Göktaş’ın iadesi için Bulgaristan’a talep yazısı gönderdi. Göktaş, 15 Kasım günü Haskova’da yapılan Türkiye’ye iade davasında kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldırılan ve durumu yeterli olduğu bildirilen Göktaş’ın iade duruşması 21 Kasım’da yapılacak.
‘HABLEMİTOĞLU’NU KATİYETLE TANIMIYORDUM’
Göktaş avukatı aracılığı ile sorduğumuz sorulara Bulgaristan’daki cezaevinden karşılık gönderdi. “Necip Hablemitoğlu’nu tanıyor muydunuz?” sorumuza, “Ben Profesör Hekim Necip Hablemitoğlu’nu muhakkak tanımıyordum. Nerede çalıştığını, hangi mevzuda yayınları ve kitabı olduğunu da bilmiyordum” cevabını verdi.
‘SUİKASTI YILLAR SONRA ÖĞRENDİM’
Göktaş, Hablemitoğlu’nu tanımamasını “yurt içi ve yurt dışındaki görevlerini” öne sürerek açıkladı:
“1998 yılında, Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye ortasında güvenlik konusunda imzalanan Adana Mutabakatı vazifelisi unvanı ile Suriye Şam Büyükelçiliği’nde görevlendirildim. Burada 2 yıl vazife yaptıktan sonra 2000 yılında, tayinim Özel Kuvvetler Okul Komutanlığı’na çıktı. Çok seyretmediğim televizyon ve gazetelerden de uzak yaşadığım için müteveffanın vefatından bilgim olmadı. Birinci defa eşim, ben, Yargıtay savcısı arkadaşımız ve hakim eşi ile birlikte Portakal Çiçeği Sokak’ta oturan Yargıtay …. (bu kısımlar Göktaş’ın avukatı tarafından silinmiş) bayan ve hakim eşine akşam oturmasına gittiğimizde suikast olayını onlardan duyduk. Tüm bilgim bundan ibarettir.”
‘SUİKAST FETÖ’NÜN İŞİ’
Necip Hablemitoğlu’nu kimlerin neden öldürmüş olabileceğine dair fikrini sorduğum Göktaş, aslında herkesin bildiği bir cümle ile karşılık verdi soruya; “En çok kimin işine yaradı ise onlar.” Göktaş, “Bu ölümlerden yarar sağlayacak tek terör örgütünün FETÖ olduğu aşikardır” argümanında bulundu.
Göktaş’ın karşılıklarında dikkat çeken detaylardan birisi de Haydar Meriç cinayeti ile Hablemitoğlu suikastı ortasında bağ kurması. Haydar Meriç de savlara nazaran Fethullah Gülen’le ilgili yazdığı haberler sonrası domuzbağı ile öldürülüp cesedi Karadeniz’e atılan mahallî bir gazeteci. Meriç cinayeti de kanıtları yok edilen ve faili meçhul bırakılan cinayetlerden birisi.
‘HTS KAYITLARINA BAKILSIN’
Göktaş’a suikast savı ile tutuklanan isimlerle ilgisini de sordum. Kendisi bu isimlere suikast buyruğunu vermekle suçlanıyor. Tetiği çektiği ileri sürülen eski yüzbaşı Tarkan Mumcuoğlu ile bir kere bir harekatta birlikte olduklarını, yaş, rütbe farkı ve başka bir birlikte olması nedeniyle çok fazla tanımadığını öne sürdü. Göktaş, “HTS kayıtlarına bakılırsa bir tane dahi telefon kaydımız yoktur” dedi.
Göktaş, Hablemitoğlu suikastı belgesi ile ilgili Ukrayna’dan MİT operasyonu ile getirilen eski yüzbaşı Gökhan Nuri Bozkır’ı 2002 yılına kadar tanımadığını, ismini dahi duymadığını da ileri sürdü. Göktaş, TSK’deki buyruk komuta silsilesine dikkat çekerek Bozkır’ın bırakın odasına gelerek kendisi ile görüşmesini, bulunduğu kata bile çıkamayacağını tez etti.
Normal (legal) bir “askeri görev” ile ilgili bu kelamlar hakikat kabul edilebilir elbette. Lakin savlara nazaran yasa dışı örgütlerle irtibatlı olarak bir suikast planı için bir ortaya gelen timin, ilgilerini TSK’nin hiyerarşik işleyişine nazaran belirleyeceklerini de pek sanmıyorum.
‘BOZKIR’IN SÖZLERİ SENARYO’
Bozkır’ın sözünde geçen “Göktaş suikast buyruğunu bana sarı bir zarfta verdi” cümlelerinin de “izlediği sinemalardan aldığı bir senaryo” olduğunu sav etti. Göktaş, “TSK’nin hiçbir birliğinde sarı zarfla buyruk talimat verilmez. Bu konu Genelkurmay Lideri’ne sorulabilir” dedi.
Adı birinci defa 2006 yılındaki “Sauna Çetesi” operasyonu ile duyulan ve çeteyle münasebetleri olduğu gerekçesiyle TSK’den atılan Gökhan Nuri Bozkır’ın o devir avukatlığını Levent Göktaş’ın yaptığını da belirtelim. Göktaş 2009 yılında Ergenekon davası kapsamında tutuklanana kadar bu avukatlık devam etmiş. 2013 yılında “Ergenekon örgütü üyesi olmaktan” 20 yıl mahpus cezası alan Göktaş, 2014 yılında özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve azami tutukluluk müddetlerinin 5 yıla indirilmesinin akabinde tahliye edildi. Göktaş’ın aldığı cezanın 2016 yılında bir üst mahkeme tarafından bozulduğunu da hatırlatalım.
GÖKTAŞ’LA BOZKIR’IN SİLAH TİCARETİ
Göktaş’ın cezaevinden çıktıktan sonra savunma sanayi alanında birden fazla şirket kurduğu görülüyor. Anlaşıldığı kadarıyla G. Nuri Bozkır’la yolları bu şirketlerde yine kesişiyor.
Göktaş’ın sorularıma el yazısı ile verdiği 8 sayfa tutan karşılıkların bir kısmındaki isimler ve tabirler, bana bu karşılıkları ulaştıran avukatı tarafından “Devam eden yargılamada sorun olabilir” münasebeti ile çıkartılmış. Göktaş birtakım sorularıma ise cevap vermemiş. Bilhassa Gülen Cemaati üyeleri ile sav edildiği üzere bir irtibatı olup olmadığına dair sorum karşılıksız kalmış.
Sorularımı gönderdiğim vakit Hablemitoğlu davası şimdi açılmadığı için belgede saklılık kararı vardı. Göktaş’ın sorularıma verdiği cevaplarda ve avukatının müdahalelerinde bu saklılık kararının gözetildiği görülüyor. Öte yandan suikastta isimleri geçen tutuklu ÖKK askerlerinin tabirleri, bu tabirlere dair kanıtlar ve tüm bunların suikastın çözülmesi açısından mantıklı bir dizge içinde olup olmadığına dair bilgimiz yok şimdi. Dava açıldıktan sonra evraktaki saklılık kararı kalktı lakin hala evraka ulaşabilmiş değilim. (KAYNAK) (HABER MERKEZİ)