AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İzmir’in işgalden kurtuluşunun yıl dönümünde, “24 medeniyete konut sahipliği yapmış bir ülkeden kelam ediyoruz. Bunların hepsi, ülke tarihimizin bir kesimidir. Artık Osmanlı’yı düşman üzere görürseniz adama sormazlar mı Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı subayı değil miydi?” diye sordu.
Programlara katılmak üzere Van’a giden Kurtulmuş, partisinin vilayet başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, dünyanın her yerinde ekonomik ve siyasi zahmetler yaşandığını söyledi.
Rusya ve batı ülkeleri ortasındaki doğal gaz krizine değinen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Maalesef kimi batılı ülkeler, gelen güç krizini hafife aldılar, bunu çözebileceklerini zannettiler. Rusya, vanayı biraz kıstı. Bir hafta içinde güç fiyatlarının Avrupa’da iki katına çıktığını gördüm. Artık tam da kışın öncesinde Avrupa’nın çabucak hemen her ülkesinde ‘Nasıl güç tasarrufu yapabiliriz?’ diye düşünüyorlar. Dünya büyük bir güç kriziyle karşı karşıyadır. Türkiye bunu vaktinden önce gördü. Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de doğal gaz ve hidrokarbon arama faaliyetlerine sürat verdi. Şu an Akdeniz’de petrol ve hidrokarbon arama faaliyetleri devam ediyor. Karadeniz’de bulduğumuz çok büyük bir doğal gaz kaynağından sonra Akdeniz’de de doğal gaz kaynaklarını bularak Türkiye bu manada bütün dünyanın kriz yaşadığı süreçten en az etkilenen ülkelerden birisi olmaya devam edecek.”
“Türkiye, üreten, ihracat yapan ülke olma yolunda adımlarını atmaya devam edecek”
Ukrayna ve Rusya ortasında devam eden savaştan ötürü yaşanan tahıl tedariki krizinin tahlilinde Türkiye’nin kıymetli rol oynadığını hatırlatan Kurtulmuş, Türkiye’nin yalnızca kendi başının devasına bakan bir ülke olmadığını dünyadaki gelişmeleri çözebilen bir potansiyele sahip olduğunu söz etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın global bir önder olarak bu süreçteki tesirini ortaya koyduğunu aktaran Kurtulmuş, pandeminin birinci günlerinden itibaren alınan önlemlerle Türkiye’de iktisadın büyümeye devam ettiğini lisana getirdi.
Kurtulmuş, “Bazılarının ‘Büyüsek neye fayda, ne mana taşır?’ dediğini duyar üzereyim. Dünyada büyümeden, gelişmeden, güçlenmeden güçlü bir iktisat olmadan halkının meselelerinin çözüldüğü bir ülke gördünüz mü? Bu manada Türkiye’nin bu yılın birinci çeyreğinde 7,5, ikinci çeyreğinde 7,6 büyümeyle dünyada en çok büyüyen ikinci ülke olması kayda bedel bir gelişmedir. Türkiye, güçlü, üreten, ihracat yapan ülke olma yolunda adımlarını atmaya devam edecek. En karlı biçimde bu süreçlerden çıkmasını başaracak.” dedi.
Asgari fiyatın güzelleştirilmesi için atılan adımları hatırlatan Kurtulmuş, KDV indirimleri, devletin kimi vergilerden vazgeçmesi ve malların ucuzlatılması üzere önlemlerin unutulmaması gerektiğini söz etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu hafta Bakanlar Konseyi toplantısının akabinde kıymetli muştular vereceğini belirten Kurtulmuş, “Sayın Cumhurbaşkanımız, vatandaşımıza dönük altı değerli önlemi çok büyük bir ihtimalle paylaşacak. Böylelikle bu süreçte vatandaşımızın yükünü hafifletecek adımlar, ek önlemler gündeme getirilecek. Tekrar benzeri halde vatandaşımızın en büyük zahmetlerinden birisi olan bilhassa konut ve iş yerindeki kiraların çok yüksekliğini önlemek, dar gelirli vatandaşın konut sahibi olmasını temin etmek için tekrar önümüzdeki hafta içinde 250 bin konutun ve 100 bin yerin vatandaşlarımıza verilmesiyle ilgili Ankara’da bir lansman gerçekleştirilecek.” diye konuştu.
“Türkiye’de terör, bir formda halkın gündeminden kalkmıştır”
Türkiye’nin tekrar güçlü büyük bir ülke olarak yoluna devam etmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Amacımız iktisatta, iç siyasette güçlü, demokrasisi sağlam, hak ve hukuk anlayışında dünyanın en ileri ülkelerinden birisi olan, içeride toplumsal bütünlüğünü bütünüyle sağlamış, terör ve silahlı baskı ögelerinden kurtulmuş, vatandaşlar ortasında etnik, mezhebi ve öbür farklılıklar yüzünden hiçbir ayrımın kalmadığı, tam manasıyla demokratik bir Türkiye’nin inşa edilmesidir. Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın, Arnavut’un, Boşnak’ın bu ülkede yaşayan hiçbir yurttaşın bir başkasına yan gözle bakmadığı, silahın gölgelerinin bu ülkenin üstünde asla kalmadığı bir Türkiye’yi inşa etmek boynumuzun borcudur. İşte Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerimizde her geldiğimizde geçmişle olan kıyası yapıyor ve Allah’a şükrediyoruz. Türkiye on yıllar boyunca terör örgütleri vasıtasıyla meşgul edilmiş 1,5 trilyon dolar ekonomik kayba uğramış, 40 binin üstünde insanını maalesef teröre kaybetmiştir. Niye? Elin oğlu, elin gavuru bu türlü istiyor. Bu ülkenin içinde Türk-Kürt, Sünni-Alevi arbedesi çıksın ve Türkiye bununla vakit kaybetsin diye. Bu oyunu Allah’a çok şükür bozacağız. Bu bölge halklarının birbirinden öteki bir yazgısı yoktur. Türk’ün Kürt’ten, Kürt’ün Arap’tan, Arap’ın Acem’den öteki bir geleceği olamaz. Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın, Türkiye’nin kısacası bütün bu bölge halklarının geleceği birliktedir, kardeşliktedir, ortaklaşmadadır. Bunu sağlamak için güçlü bir Türkiye olarak ayakta durmayı ve koşmayı kendimiz için kıymetli görüyoruz. Bu manada o geçmiş günlerle baktığımızda artık Allah’a çok şükür Çaldıran’ın en uzak köyünde gece yarısı gidebiliyorsunuz. Allah’a çok şükür bugün Türkiye’de terör, bir biçimde halkın gündeminden kalkmıştır. Kürt kardeşlerimiz yıllardır kendi ensesinde boza pişiren terör örgütüyle ortasına büyük bir ara koymuş ve terör örgütünü dağa hapsetmiştir.”
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını açıklamamasını eleştiren Kurtulmuş, “Karşı tarafa adayınız kim diye sorduğumuzda ‘Bu adayı yıpratırsınız.’ diyorlar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan yıllardır siyasetin içinde yıpranmıyor. 20 yıldır bu ülkenin başında yıpranmıyor da sizin adayınız 20 günde mi yıpranacak, ondan mı çekiniyorsunuz? 20 günde yıpranacak adayı da koymayın. Temel sorun adayın kim olacağı sorunu değil, temel sorun Türkiye’yi nasıl yönetmesi gerektiğine dair bir fikir birliği içinde olmamalardır.” diye konuştu.
“Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı subayı değil miydi?”
Kurtulmuş, gazetecilerin, İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünde, Osmanlı devletini maksat alan açıklamalara ait sorusuna, şu karşılığı verdi:
“Söyledikleri kelamların zerre kadar değeri yoktur. Bizim üzere büyük milletlerin hayatı kıssa okunur üzere okunmaz. Bir roman üzeredir. Her kısmında öteki bir şey anlatılır ancak hepsi birbirinin devamıdır. Osmanlı Selçuklu’nun devamıdır. Selçuklu evvelkilerin devamıdır. Bu milletin devamını, tarihini bu türlü öykü okur üzere okursanız hiç anlamamış olursunuz. Osmanlı’yı Cumhuriyet’ten ayıracak hiçbir şey yoktur. Osmanlı da Cumhuriyet de bizimdir. Anadolu topraklarında yaşayan bütün medeniyetler bizimdir. 24 medeniyete mesken sahipliği yapmış bir ülkeden kelam ediyoruz. Bunların hepsi, ülke tarihimizin bir modülüdür. Artık Osmanlı’yı düşman üzere görürseniz adama sormazlar mı Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı subayı değil miydi? Yani daima birlikte bu millet, Birinci Dünya Savaşı’na girmiş, Kurtuluş Çabası’nı vermiş, topu, tüfeği değil kazması, küreği olmayan bir millet, ‘Ya Allah.’ demiş, ayağa kalmış. Çanakkale’de düşmanların hiçbirini içeri sokmamış, gavura eyvallah etmemiş, daima birlikte ayağa kalkmış ve en sonunda o yıkılmış, dağılmış. Koskoca imparatorlukta genç bir cumhuriyeti kurmuş. Benim dedem de subaydı. Dedem de bütün savaşlara katılmış gazi bir subaydır. Osmanlı subayıdır. Osmanlı subayı olanların da içinde olduğu, milletin içinde olduğu bir Kurtuluş Uğraşı verilmiş ve sonunda genç Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte inşallah kıyamete kadar devam edecek olan son devletini kurmuştur. ‘Bu devlet bizim öteleri diğerinin.’ demek ‘Bu toprakların bir kesimi benim, öteki kesimi diğerlerine ilişkin.’ demek üzeredir. Bu tarihin her sayfası bizim. Her sayfası onur doludur. Eksikleri, yanlışlıkları vardır. Bugün de vardır, yarın da olacaktır lakin bizim üzere esaslı bir milletin tarihini kesimlere bölerek ayırmak çok büyük bir talihsizliktir. Bu, milletin tarihinden hiçbir şey anlamamak demektir. Kurtuluş Çabası’nın içerisinde yer alanları hürmetle, rahmetle anıyoruz. Bu manada genç Türkiye, kıyamete kadar inşallah ebediyen yaşayacaktır. Orta sıra bu türlü arıza fikirler çıkabilir, buna karşın Türkiye, daha ileriye gidecek, daha güçlü olacaktır.” (AA)