Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde IŞİD’in 20 Temmuz 2015 tarihinde düzenlediği canlı bomba atağında ömrünü yitiren 33 kişi, katliamın 7. yıl dönümünde anılacak.
Katliama ait Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklardan Yakup Şahin, IŞİD’in Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirdiği katliamda da sanıktı. Şahin’e Suruç evrakından 34 kere ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası verildi. Öteki iki sanık IŞİD’in hudut buyrukları İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi istikametinden ise yargılama sürüyor.
Mağdur ailelerin avukatlarından Sezin Uçar, katliamın üzerinden yedi yıl geçmesine rağmen hala asıl faillerin bulunmadığına dikkat çekerek, gelinen etaba ilişkin ANKA Haber Ajansı’ndan Tamer Arda Erşin ve Gürkan Demirtaş‘a değerlendirmede bulundu.
Uçar, katliama ait soruşturmanın 19 ay sürdüğünü lakin hiçbir taleplerinin kabul edilmediğini lisana getirerek, “İddianame kabul edildikten sonra baktık ki aslında bizim taleplerimizin hiçbiri kabul edilmemiş. Evrakta kapalılık kararı bu müddet boyunca devam ettiği için bizim belgeye faal müdahale imkanımız da sonlandırılmış oldu. Biz kendi ellerimiz ile kanıtları topladık. Kendi ellerimizle şahitleri topladık. Soruşturma makamının kendisinin yapması gereken şeyleri biz kendi ellerimiz ve imkanlarımızla yapmaya çalıştık” diye konuştu.
Uçar, mağdur avukatlarının topladığı kanıtların de iddianameye konulmadığını gördüklerini aktardı.
Uçar, yargılama sırasında mahkeme heyetinin değişmesinin akabinde taleplerinin kabul edilmeye başlandığını bildirerek, İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin yerlerine ait dava evrakına Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen belgeyi anlattı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 24 Mayıs 2022 tarihli bu evrakında Büyükçelebi’nin 2019 Ağustos itibariyle Suriye’de rejim güçlerinin elinde Şam’da tutuklu olduğu, Balı’nın ise 2021 Mayıs itibariyle İdlip’te Harabat köyünde olduğuna ait istihbarat paylaşıldı. Ayrıyeten evraka Sıhhat Bakanlığı’ndan gönderilen resmi yazıda ise Balı’nın firari sanık olduğu süreçte 25 Temmuz 2016 tarihinde Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde acil dahiliye ağır bakımında tedavi gördüğü belirtildi.
“TÜRKİYE’DE YAŞIYORLAR”
Uçar, Balı’nın Konya’da tedavi gördüğü tarihe dikkat çekerek, “O devir İlhami Balı’nın istihbarattan üst seviye yetkililerle Ankara’da bir görüşme yaptığına dair bilgiler de kamuoyuna yansımıştı. Bu bireyler Suruç katliamı evrakında aranır durumdayken Türkiye’de yaşıyor, devlet yetkilileriyle görüşüyor ve kamuya ilişkin hastanelerde tedavi görebiliyorlar” dedi.
“İSTİHBARATA KARŞIN ALINAN TEDBİR YOK”
Uçar, Suruç katliamına ait yargılanan kamu görevlilerine ait de bilgi vererek, mülkiye müfettişi raporunda yer alan istihbarat notunu şöyle anlattı:
“Suruç’ta yardım için gelen Sosyalist Gençlik Federasyonu üyelerine dönük bir canlı bomba saldırısı gerçekleşeceğine dair istihbarati bilginin Suruç Emniyet Müdürlüğü’nde datalı olduğunu öğrendik. Ancak görüyoruz ki emniyet bu bilgiyi yalnızca kendi kolluk görevlilerini korumak ismine kullanmış. O gün yüzlerce genç, Suruç halkı, onları konuk eden ya da Amara Kültür Merkezi’nin etrafında olan bireyleri değil de yalnızca kolluk görevlilerini korumak ismine kullanılan bir bilgi. Müfettiş raporunun ortaya çıkardığı bilgi bu oldu. Canlı bomba saldırısının gerçekleşeceğine dair bir bilgi notu var, istihbarati bir bilgi var. Ancak buna karşın alınan bir tedbir kelam konusu değil.”
“DAVUTOĞLU ŞAHİT OLSUN”
Suruç katliamı belgesinde devrin Başbakanı, Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu’nun şahit olarak dinlenmesini istediklerini aktaran Uçar, “Biz şunu kabul etmiyoruz. Devletin bekası ya da devletin işleyişi bakımından kimi şeylerin saklı kalmasını hukuksal ve legal görmüyoruz. Burada çok değerli bir insanlığa karşı kabahat işlenmiştir ve maalesef Suruç Katliamı sonrasında da devamı geldi” dedi.
Uçar, Davutoğlu’nun katliam devrindeki açıklamalarını eleştirerek, “Biz tekraren davet yaptık. Varsa bildiğiniz yalnızca bunu kendi partinizin siyasi çıkarları için değil birebir vakitte bir katliamın da aydınlatılması bakımından da kullanın daveti tekraren yapıldı. Suruç Katliamı, Ankara katliamı belgesine gelip bildiklerini anlatabilir. Hem kendi sorumluluğunu hem de diğerlerinin sorumluluğunu bu biçimi ile açığa çıkarmış olabilir” diye konuştu.