Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Kısmı’nın 100 yaşını aşmış 13 hastasından biri olan Leyla Düzgün için hastane işçisince kutlama yapıldı.
Kontrol için geldiği Sıhhat Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Kısmı’nda, 100 yaşının üzerinde olduğu için pastalı kutlamayla karşılanan 1921 doğumlu Leyla Düzgün, uzun ve sağlıklı ömrün sırlarını AA muhabirine anlattı.
Düzgün, uzun mühlet köyde yaşadığını, 50 yaşına kadar eşi ile çiftçilikle uğraştığını belirtti. Genç yaşlardan itibaren hazır besin yerine doğal besinler tüketmeye dikkat ettiğini aktaran Düzgün, erken yatıp erken kalktığını söyledi.
Evde kendi hazırladığı besinleri tükettiğini, yoğurt mayaladığını, bol bol zerzevat ve meyve yediğini, su tükettiğini kaydeden Düzgün, annesinin de uzun ve sağlıklı bir ömür geçirdiğini, bunun genetik miras olduğunu belirtti.
“Aile bağlarımız daima kuvvetli oldu, sevdiklerimle yaşadım”
Sağlık için evvel keyifli olmak gerektiğini vurgulayan Düzgün, “Ben, çocukluk ve erişkinlik devrinde de keyifli ve huzurlu oldum. Köy hayatı yaşadım, tarlada, bağda, bahçede çalıştım. Aile bağlarımız daima kuvvetli oldu ve bugüne dek daima sevdiklerimle yaşadım. Eşim, yıllar evvel öldü, çocuğum da yoktu. Bana yeğenim sahip çıktı, beni yanına aldı. Evladım olsa tahminen bu kadar bakmazdı, Allah ondan razı olsun.” diye konuştu.
Düzgün, “Biraz yoruluyorum, kuvvetim yok lakin sıhhatim çok şükür âlâ. Uzun yaşamaktan çok mutluyum ancak en berbat yanı sevdiklerimin vefatını görmek.” diyerek hislerini aktardı.
Kovid-19 geçirdiğini ve endişelendiğini söyleyen Düzgün, “Hep sağlıklı oldum, bundan ötürü, kovid enfeksiyonunu hafif atlattım.” dedi.
Gençlere uzun ve sağlıklı yaşamak için çaba etmekten vazgeçmemelerini tavsiye eden Leyla Düzgün, “Önce inançlı olun. Âlâ beslenin, yemek seçmeyin ve erken yatın. İçki ve sigarayı bırakın. Dua ile ruhunuzu da doyurun.” teklifinde bulundu.
Genetik miras kadar gerilimden uzak ömür da etkili
SBÜ Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Mehmet Birincinin Naharcı, başkanlığını yürüttüğü ve uzman tabipler Candeniz Avcı, Hatice Tuğba Yazır ve Neslihan Kayahan Satış ile yaptıkları bir araştırmada, polikliniğe başvuran 100 yaş üzerinde 13 hasta tespit ettiklerini, bunlardan birinin de Leyla Düzgün olduğunu söyledi.
Şu an 101 yaşında olan Düzgün’ün, köy hayatını bırakıp kente yerleştikten sonra da hareketli olmaya itina gösterdiği bilgisini edindiklerini aktaran Naharcı, “Görüşme ve muayenelerimizde bize, çalışmanın kişiyi zinde tuttuğunu, hatta birlikte yaşadığı yeğeni Hacer Sizen’e ilerlemiş yaşına karşın mesken işlerine yardım etmeye çalıştığını söyledi.” dedi.
Prof. Dr. Naharcı, Leyla ninenin, yaşıtları ile kıyaslandığında genel sıhhat durumunun, kan kıymetlerinin olumlu, ruhsal ve nörolojik açıdan da yeterli olduğunu bildirdi. Yaşına bağlı kas ve eklem sıkıntılarının da yaşıtlarından çok düzgün düzeyde bulunduğunun altını çizen Naharcı, “Elbette genetik miras bunda değerli bir etken, lakin bilim insanı olarak daima vurguladığımız gerilimden uzak ömür, istikrarlı ve sağlıklı beslenme, kâfi fizikî aktivite, huzur ve memnunluk, uzun ve sağlıklı hayatın anahtarı. Leyla nine, bunun en hoş örneği.” değerlendirmesinde bulundu.
“Ülkemizde 100 yaş üzerindeki bireyleri daha fazla göreceğiz”
İnsanlık tarihi boyunca uzun ve sağlıklı ömrün sırrı ile insan ömrünü uzatmanın yollarının araştırıldığını belirten Naharcı, sıhhat hizmetine erişimin artması, yeni ilaçlar ve tedavilerle hastalıklara erken müdahale edilmesi, hem de tarama ve esirgeyici metotların ön plana çıkmasıyla birlikte ortalama hayat müddetinin uzadığını, bunun da yaşlı nüfusun artmasına neden olduğunu aktardı.
Türkiye’de de yaşlı nüfusun oranının son yıllarda yüzde 10 arttığına dikkati çeken Naharcı “Yaşlı nüfus içinde ise ileri yaş olarak tabir edilen 85 yaş üstü şahısların sayısının ise 700 bin civarında olduğu varsayım edilmektedir. Bunun yanında, 100 yaş üzerindeki bireyleri de vakit içinde ülkemizde daha fazla göreceğimizi şimdiden söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Bir kişinin sağlıklı yaşlanması için öncelikle nizamlı hayata sahip olması gerektiğinin altını çizen Naharcı şunları kaydetti:
“Bunun için yeterli bir toplumsal hayata, düzgün beslenme, tertipli idman yapılması, gelecek yılların daha kaliteli olmasını sağlıyor. Uygun beslenmek için, süt, protein, yoğurtun daha fazla tüketilmesi, yağlı ve unlu besinlerden uzak durulması gerekiyor. Toplumsal hayatın, kişinin hayatını olumlu etkilemesi lazım. Sigara ve alkol üzere ziyanlı alışkanlıklardan kaçınılması, güzel uyku alınması gerekir. İnancın kuvvetli olması da kıymetli bir faktör.”