Zarardan dönmüyoruz

‘Zararın neresinden dönülse kârdır’ önermesine katılır mısınız? Geçmişte alınan kararların bugünü öngöremeyeceği, bazen taşıyamayacağı hatta en baştan hatalı olduğu fikri kâğıt üstünde güzel görünüyor olabilir. Ancak araştırmalar insanların çoğunun zararlarından dönmediğini gösteriyor. 

Batık Maliyet Yanılgısı (The Sunk Cost Fallacy) denilen bu durum stratejik karar alma konusunda deneyimli büyük devlet ve şirketleri bile etkileyen bir davranış biçimi.

‘Concorde Yanılgısı’ olarak da bilinen batık maliyet yanılgısında 1956’da İngiltere ve Fransa’nın süpersonik Concorde uçağını geliştirme aşamasında büyük mali zararlara girmelerine rağmen projeyi siyasi ve yasal nedenlerle sürdürmeleri ve yatırımlarının karşılığını alamamaları örnek gösterilir.

Yani insanların zaman, para, emek, kaynak harcadığı bir uğraşıya, zararları artsa da devam etme eğilimine girmesi batık maliyet yanılgısına denk geliyor. Kulağa ekonomik bir terim gibi gelse de durum aslında çoğunlukla duygusal. 

Romantik ilişkilerde çiftlerin başına sıklıkla gelen bir durum. Mutsuz olunsa da beraber geçirilen yılları duygusal bir emek ve yatırım olarak görerek ilişkiyi sonlandırmamak ve mutsuz olmaya devam etmek gibi ya da asla kullanılmayan, işe yaramayan eşyaların eskiden çok para verildiği için hâlâ saklanması gibi. Ya da para verildi diye hasta hasta konsere gitmek gibi. Bilet alındı diye hiç beğenilmeyen bir filmi sinemada izlemeye, başladığınız kitabı sevmeseniz de okumaya devam etmeniz gibi. Örnekler çoğaltılabilir. 

Sorunun temelindeki soru ise şu; “İnsan zararı görmesine rağmen neden bundan geri dönmez?” Başka bir deyişle “İnsanlar neden her zaman gerçekçi kararlar alamıyor?” Birinci yanıtı insanların kararlarında duyguların önemli yer kapladığı. Sadece kâr zarar bilançosuna bakılması gereken finansal yatırımların altında bile karar vericilerin bir işi başarmak, lider olmak, kendisiyle gurur duymak gibi duygusal planları var. 

Uzmanlar bu durumda kişide psikolojik sıkışmışlık hissi doğduğunu söylüyor. Artık işinize yaramasa da plana sadık kalmak, bedelini uzun süredir ödediğiniz bir şeyin karşılığını alamayacağınız yönündeki zihinsel uyumsuzluğu düzeltme çabasına işaret ediyor. Öte yandan bir karar alındığında o karardan vazgeçmek kişide suçluluk ve pişmanlık duygusuna neden oluyor. Bu da taahhüt yanlılığı ile ilişkili. Geçmişteki kararlarımızın artık en iyi eylem planı olmadığı yönünde yeni kanıtlar ortaya çıksa da arkasında durmaya devam etme yanılsamasından gelen bir çeşit yanlı bağlılık. Bugünü geçmişin çoktan harcanmış maliyetleri üzerinden kurmak ve şimdiki zamanın ve geleceğin faydalarını göz önünde bulundurmamak. Bir diğer neden olarak da insanların kayıptan kaçma arzusu gösteriliyor. 

Yine uzmanlara göre psikolojik olarak kaybetmenin acısı kazanmanın zevkinin neredeyse iki katı. Bu teoriye göre gelecekteki faydaları düşünerek karar vermektense eski kararımızdan doğacak kayıplara saplanıp kalıyoruz ve zararı daha da artırıyoruz. Yaşamın batık maliyetleri çoktan kaybedildiyse eskimiş kararları gömmenin zamanı gelmedi mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir