Milli Yol Partisi Genel Lideri Remzi Çayır, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ı eleştirerek “Sen istediğin kadar milletim de bu millet senin milletin değil. Sen fersah fersah milletten uzak yaşıyorsun milletten uzaksın. Bunu gör. Hasebiyle senin batmakta olduğunu işaret ettiğin gemi senin bindiğin gemi… Millet kredisini vaktinde ödeyemeyebilir, çiftçi perişan, endüstrici umutsuz lakin gelecekle ilgili Allah’ın müsaadesiyle hoş şeyler olacak. Lakin senin olmadığın bir iktidarda” dedi.
Milli Yol Partisi Genel Lideri Remzi Çayır, bugün partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Çayır, gündeme dair özetle şunları söyledi:
“Eylülde okullar açılacak. Dar gelirli vatandaşlarımız, velilerimiz nitekim büyük açmaz içindeler. Olağan, sıradan bir öğrencinin temel gereksinimleri; bir okul çantası, içinde 5-10 tane gereç. Kalem, defter, silgi, açacak vesaire toplamı 750 bin lira. Yalnızca bu kadar. Defter, bir defter. Bütün defterler değil. Kitap yok, vesaire gereksinimler yok. Olağan, daha işin birinci basamağında yalnızca çocuk sırtına bir çanta alsın içinde; birkaç kalem, birkaç silgi, birkaç defter 750 lira… 750 lirayla hayata başlayan minik öğrencilerimiz. Allah onların anne, babalarına yardım etsin. Sahiden zorda. Türk toplumu zorda. Okula çocukları yeni başlayacak aileler yahut tekrar başlayacak aileler büyük bir zahmet içindeler. Hükümetin bununla ilgili ne bir kelamı var ne bir izi var ne bir yaptığı iş var. Belirsizlik herkesi kendi vaziyetine bırakmış halde. Gitsin borçlansın.
“Böyle bir toplumsal devlet olur mu?”
“Senin o gemin batar bir gün milletin gemisi batmaz”
Neden bu ülkeyi açmaza soktum, neden çukura soktum, neden hayat pahalılığının tabanına soktum demiyor. Dönüyor sağına ‘Biz bir arada bu geminin içindeyiz’, soluna dönüyor tacire, olağan orta ölçekli vatandaşa, ‘Hep birlikte gemideyiz, onun için geminin su almasını önlemeliyiz’. Kime diyorsun tacire, kime diyorsun sanayiciye. Sen kendine ne diyorsun, kendine bir kelam yok. Sorumlu kim sensin. Dümenin başında kim var geminin, sensin. Senin bindiğin gemiyle milletin bindiği gemi tıpkı değil. Sayın Erdoğan tıpkı değil. Senin gemin farklı. Senin sürdüğün gemi var ya her tarafı parlak, her tarafı altın kaplamalı gemiler, o gemi milletin gemisi değil. Yanılıyorsun. Senin o gemin batar bir gün milletin gemisi batmaz…
“Sen istediğin kadar milletim de bu millet senin milletin değil”
2002’de iktidara geldiklerinde ‘Ben Köşk’te oturmam zira halktan uzak’ demişti, ‘Ben Çankaya’da oturmam zira milletin içi orası değil’ demişti. Gitti Subayevleri’nde oturdu. Hepimiz de ‘Helal olsun ya ezber bozacak bu adam’ dedik. Döne dolaşa Demirel’e rahmet okuttu, Özal’a rahmet okuttu, Ecevit’e rahmet okuttu onlardan beter hale geldi. Kendi köşkünü oluşturdu, kendi sarayını oluşturdu, kendi sınıfını oluşturdu, millet… Millet yok. Sen istediğin kadar milletim de bu millet senin milletin değil. Sen fersah fersah milletten uzak yaşıyorsun milletten uzaksın. Bunu gör. Hasebiyle senin batmakta olduğunu işaret ettiğin gemi senin bindiğin gemi… Millet kredisini vaktinde ödeyemeyebilir, çiftçi perişan, endüstrici umutsuz lakin gelecekle ilgili Allah’ın müsaadesiyle hoş şeyler olacak. Lakin senin olmadığın bir iktidarda.” (ANKA)