Kobani davasında konuşan Selahattin Demirtaş, MİT Lideri Fidan’ın kendisiyle görüşmek istediğini tez ederek, “Bana Öcalan’ın yerine geçme teklifi yapıldı. Reddettim. Biz biziz, Öcalan Öcalan’dır” dedi.
IŞİD’in saldırdığı Suriye’nin Kobani kentine takviye için 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen hareketlerle ilgili olarak eski HDP Eş Genel Liderleri Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile HDP Merkez Yürütme Heyeti (MYK) üyelerinin de ortalarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı davaya devam edildi.
Özgür Gündem’de yer alan habere nazaran SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Selahattin Demirtaş, evrakta çok sayıda ihlal ve usulsüzlük olduğunu belirtti.
“Bin civarında ihlali her duruşmada sayabiliriz. Niçin bir yargı makamı binden fazla ihlale yok açar?” diyen Demirtaş, “İşte geçen hafta boyunca Kışanak’ın anlatmaya çalıştığı ve sizin de ısrarla engellemeye çalıştığınız nedeniyle. Davanın siyasi tarafı. İktidar HDP’yi tasfiye etmek istedi ve bu dava kumpas kurularak açıldı. Devletin şu andaki üst aklı bizi beka açısından tehdit olarak kodladığından, mevcut davada binden fazla ihlal yapılması legal görülmektedir. O nedenle siyasi rehine arkadaşlarımız insanın aklını uçuracak ihlalleri ortaya koymasına karşın heyetinizin ve savcılığın umursamazlığı bundan kaynaklıdır. Bu dava AİHS’in 18’inci hususunun ihlalinin kesintisiz sürdüğü bir davadır” sözlerini kullandı.
‘DİKTATÖRLÜKLERTE BİLE BU TÜRLÜ BİRŞEY YOK’
Mahkemelerin hukuksuzlukların düzeltileceği yerler olması gerektiğini lisana getiren Demirtaş, “Bir sanığın kendini en inançlı hissetmesi gereken yer hakim huzurudur. Bir devlet tertibindeki bütün hukuksuzlukların düzeleceği yerdir. Bizim ise en fazla tehdide uğradığımız yer hakim huzurudur. Teorik olarak avukatların müvekkilleri ile farklı yerde oturması üzere bir adap de yoktur. Avukatların oturma sistemi farklı yapılmış diye müvekkilleriyle konuşamaz. Diktatörlüklerde bile bu türlü bir şey yok. ‘Belge veriyorsunuz, beni ilgilendirmez. Rahat olun’ diyeceksiniz” diye konuştu.
‘SAVCIYI TATMİN EDEMİYORUZ’
Mütalaaya karşı beyanlarda bulunan Demirtaş, şöyle devam etti:
“20 küsur aydır yargılama sürüyor. Türkiye’de bu kapsamda bir evrakta bundan daha süratli bir yargılamanın yapıldığı tek bir belge yoktur. Argüman makamı ve mahkeme heyeti bunu unutuyor. Ancak savcıyı tatmin edemiyoruz. Ona nazaran bu dava saatte 200 kilometre süratle ilerlemeli. ‘Biz karar verelim artık’ diyor. Ne bekliyor bizden? Birebir anda beş kişi birden mi savunma yapalım? Savcının her seferinde ‘bu dava gecikti’ telaşı, siyasi saik gayesini taşıyor. Davaya dair amaç süreyi geçtiniz mi? Hayır. Önünüzde ne var? Seçim olabilir mi? Evet. O yüzden savcı bir halde yetiştirmek istiyor. Benim açımdan sakınca yok. Derhal bitirebilirsiniz. Savcı manipülasyon yapıyor. Belge tıkır tıkır yürüyor. Hangi evrakta ayda 15 gün duruşma yapılıyor?”
‘AİHM KARARI UYGULANMADI’
Demirtaş, kendisine bildirim edilen kelam konusu AİHM kararının Fransızca olduğunu ve çeviri edilmeden evrakta yer aldığına dikkat çekerek, “Savcı neye dayanarak bu kararın bizi ilgilendirmediğine kanaat getirdi? ‘AİHM kararının yerine getirildiği’ diyor savcı. Çevirisi yapılmamış. Buna dayanarak kararı uygulamış olamazsınız. Yüksekdağ Türkiye AİHM kararı uygulanmamıştır. Yüksekdağ o cezaevinde elini kolunu sallayarak konutuna geri dönmeden ve hakkında açılmış bu minvaldeki davalar düşürülmeden, parlamenter hakları geri iade edilmeden asla karar yerine getirilmemiştir” dedi.
‘SAVCI ERDOĞAN’IN AVUKATI ÜZERE DAVRANIYOR’
Demirtaş, Mezopotamya Ajansı’nda yayınlanan “Erdoğan’ın idam kelamları Demirtaş için suça husus oldu!” başlıklı haber sonrası kamuoyuna yansıyan, duruşma savcısının kendisi hakkında bulunduğu cürüm duyurusuna dikkat çekti.
Suç duyurusunu “Kumpasın belgesi” olarak tanımlayan Demirtaş, “Bir duruşma savcısı duruşma salonunda hata duyurusunda bulunmaz mı? Benim geçen haftaya kadar haberim yoktu. Savcı hiç kimseye söylemeden antetli kağıt ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na hata duyurusu yapıyor. Yalnızca Cumhurbaşkanı ağzından çıkan cümleleri alıntılayıp, ‘AİHS 18’nci husus ihlali vardır’ dediğim için savcı devlet görevlisini müdafaayı kendisine misyon edinmiş. Duruşma savcısı benim savunma beyanlarımda bir kabahat ögesi mu aramaktır? Bariz bir formda Erdoğan’ın avukatı üzere davranmıştır. Kendisine soruyorum? Erdoğan, siyasi ideolojik olarak sizin genel lideriniz mıdır? Aranızda hukuksal yahut fiili bir iş birliği mi vardır? Karşınızda Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin idare takımı var. Savcı cübbesi giyip oradan bize parmak sallayamaz. Savcı bu türlü saklı kapaklı iş çeviremez. Bu durumu AİHM’e bildirdim lakin ortadan 16 ay geçmiş” diye konuştu.
“Bizi terörist katil üzere göstermeye çalışanlar, biz tarih önünde çoktan aklandık” diyen Demirtaş, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kendisiyle görüşmek istediğini hatırlatarak, “Bizden geri adım ve teslimiyet beklemesinler. Bana Öcalan’ın yerine geçme teklifi yapıldı. Reddettim. Biz biziz, Öcalan Öcalan’dır. Öcalan’ın Ortadoğu siyasetini etkileyecek gücü ve misyonu var. Biz de parlamentoda tahlil aktörüyüz” diye konuştu.
‘7 HAZİRAN’DAN EVVEL ERDOĞAN SÜREÇ BİTTİ DEDİ’
Çözüm süreci devrinde yaşananlara değinen Demirtaş, kelamlarını şu halde sürdürdü:
“7 Haziran seçimleri sonrası, ‘HDP koalisyon kurmayı kabul etseydi bunlar başımıza gelmezdi’, ‘Seni lider yaptırmayacağız’ demeseydi bunlar başımıza gelmezdi’ deniyor. 3 Nisan 2015’te Erdoğan, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’nı kabul etmiyorum’ açıklaması yapıyor. Ben hala ‘seni lider yaptırmayacağız dememişim. Ne demek tahlil süreci bitti? Ne demek tanımıyorum? Uyuşmazlık ne? Dolmabahçe koltuk tertibine kadar Erdoğan’ın bilgisine sunuldu. Biz de dedik ki kabul etmiyoruz, bitmez. 12 kere gitmişiz, görüşmeyi kabul etmemiş. Yurt dışına çıkarken, ‘Kürt sıkıntısını buzdolabına kaldırdık’ dedi. 7 Haziran seçimleri bitti. Davutoğlu partimizi ziyaretine geldi. Koalisyona hazır olduğumuzu söyledik. Yetmedi, Celal Doğan’ı şahsen saraya görüşmeye gönderdik. ‘Seçim bitti, parlamento oluştu. Yine süreci başlatalım, yeni anayasa ise birlikte yapalım’ dedik. Celal beyefendi geri döndü ve Meclis’teki odamda oturduk. Doğan, yüzü kızarttı. Kimse bize maval okumasın. Bizi değerlendirirken ağzını tekraren yıkayıp o denli konuşsun. Bizi tehdit etmek kimsenin haddine değil. Kimseye boyun eğmedim, eğmeyeceğiz.”
‘ÖRGÜTTEN DE DEVLETTEN DE TALİMAT ALMADIK’
“Biz İmralı’ya gittiğimizde yemek gelirdi. Heyetimiz yemeğe başlamadan Öcalan kaşığını kaldırmazdı. ‘Sizler seçilmiş insanlarsınız, tekliflerimi sunuyorum’ kederi. ‘Uygun görürseniz’ kaygısı. PKK Türkiye hukukuna nazaran terör örgütüdür ama halkın iradesine ve seçilmişlerine Kandil’de ve İmralı’da gördüğümüz saygıyı biz hiçbir yerde görmüyoruz. Siz de şahit Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun ‘Demirtaş talimat aldı’ kelamlarını önümüze koyuyorsunuz. Örgütten de talimat almadık, almayız. Devletten de almadık, almayız. Bizim amirimiz halktır. Bu saçma sapan evraka dair mahkemeniz hiç değilse geri kalan arkadaşlarımızla tahliye değerlendirmesi yapsın.”