Gazetemiz müellifi Ahmet Yavuz, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün 6. yıldönümünde değerlendirmelerde bulundu.
“Darbe teşebbüsü FETÖ ile AKP’nin kanlı bir iktidar uğraşıydı. Türk tarihinin utanç duyulacak kara bir gecesiydi” diyen Yavuz, “ABD dayanaklı ve dinciydi” tabirlerini kullandı.
Geniş bir bölümün dirayetli tavrıyla başarısızlığa mahkum edildiğine dikkat çeken Yavuz, “Ülkenin namuslu insanlarınca önlendi. Darbeci diye kara çaldıkları Atatürkçüler baş roldeydi” dedi.
Yazarımız şunları kaydetti:
“Darbenin sevk ve yönetiminin sivil imamlar tarafından yürütülmesi ve iki taraflı çalışan aktörlerin gidişatı etkileyen tavırları darbe teşebbüsünün gidişatını başarısızlığa sürükledi.
Darbeyi evvelce bilen dar takımın darbeyi önlememeyi tercih ettiği anlaşıldı.
Bu yüzden darbe gecesinin gri alanları araştırma ve soruşturma sürecinde beyaza dönüştürülmek yerine şuurlu bir tercih sonucu daha koyu hale getirildi.
AKP süreci kendine ziyan vermeden yönetmeye çalıştı. Sonuçlarından kendisi için yararlandı. O denli ki eksikli demokrasi büsbütün, problemli hukuk devleti büyük ölçüde tahrip edildi.
“TSK’NIN TARİHİ KÜLTÜRÜ TAHRİP EDİLDİ”
Darbeden en büyük ziyanı vesayet odağı olarak görülen ve gösterilen TSK gördü. Teşkilat yapısı yanında sıhhat sistemi ve yargı yapısı bozuldu.
Kurumun içindeki FETÖ varlığı değerli ölçüde temizlense de öbür tarikatlara kapı açıldı, TSK’nın tarihi kültürü tahrip edildi.
Özellikle yargılamalardaki yanılgılar ve kimi tercihler, darbenin sorumlusu olan FETÖ’nün birtakım zihinlerde aklanmasına yol açtı. Bu örgütün yakın geçmişteki kötülükleri adeta unutuldu.
Geniş bir kesim liyakat ile laikliğin öz kardeş olduğunun ayırdına vardı. Lakin bu hususta kâfi ders çıkarılmamış olmalı ki tarikat vb. yapılar devletin içinde öbek öbek örgütlendi. Kimi bakanlıkları ve çeşitli kurumları adeta parsellediler.
Sonuçta yeşil nesil ile büyüyen, Ölçülü İslam projesiyle ile tepe yapan Amerikancı program ülkeye çok değerliye maloldu. Karşı karşıya kalınan fakirliğin, hukuksuzluğun, eğitimsizliğin, kültürel yozlaşmanın, dışa bağımlılığın, sığınmacı istilasının, demokrasiden uzaklaşmanın gerisinde cumhuriyetin kıymetlerine ve kalkınma programına sırt çevirme vardır.
Bu durumun halkın şuurunda berraklaştığını söylemek hayli zordur. Halbuki her cinsten sorunu çözecek olan, bu şuurun örgütlenmesidir.
Bu kara günü demokrasi bayramı olarak kutlayarak kendimizi kandırmak yerine benzerilerini tekrar yaşatmayacak yapıyı gecikmeden inşa etmeliyiz…”