Sinematografik niteliği, zekice kurgusu ve karakterlerinin psikolojik derinliğiyle polisiye türünün en iyi örneklerinden biri olan romanda, İspanya’nın enfes doğasına dair tasvirler, kötülüğün izini masumiyetle sürerken okura derin nefesler aldırıyor.
Sana Vadettiğim Her Şey, her şeyden ve herkesten şüphe ederek erişilen gerçeğin, acı olduğu kadar görkemli de olan yüzünü görmesi için okuru kışkırtıyor.
Dolores Redondo, 2014’te tamamladığı Baztán üçlemesinin ardından yazdığı Sana Vadettiğim Her Şey ile 2016’da en prestijli roman ödüllerinden Premio Planeta’yı kazanarak popülerliğinin zirvesine ulaştı.
Karakterlerine yaşattığı psikolojik travmaların gerilimini psikanalitik çözümlemelerle ustaca kurgulayarak polisiye türüne taptaze bir soluk getiren Redondo’nun Sana Vadettiğim Her Şey adlı romanı, yepyeni bir okuma şansı tanıyor.
Kitaptan…
Manuel Ortigosa, bir sabah sakin sakin oturmuş kitabını yazarken kapı ısrarla çalınmayabaşlar. Küfrederek kalkıp kapıyı açtığında tüm hayatını alt üst edecek bir haber alır.
Buhaberle Manuel, edebiyat, sükûnet ve aşkla ışıldayan hayatından, kötülüğün vezenginliğin kirli karanlığının sindiği bambaşka bir hayata adım atar.
“Gerçek orada bir yerde”
Karanlığın içindeçaresizce yol almaya çalışırken beyaz gardenyaların masumiyeti ve gerçeğin izinde birpolisin dostluğu dışında sığınacağı hiçbir şey yoktur.Bu iki sığınak ona yeter, Manuel kararlıdır: “Gerçek orada bir yerde ve izi sürüldüğümüddetçe üzerindeki kan kurumayacak.”