Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Lideri Devlet Bahçeli, partisinin haftalık küme toplantısında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. CHP Milletvekili Burak Erbay’ın “dezenformasyon yasası”nı protesto etmek için Meclis kürsüsünde çekiçle telefonunu kırmasını eleştiren Bahçeli, “Sen o cazibeli telefona değil, kafana vurursan tahminen ayılabilir, kendine gelebilirsin. Bu çekiç Genel Kurul’a nasıl getirilmiş, kürsüye nasıl çıkarılmıştır? Çekiç de motamot bir silah üzere cürüm ögesi değil midir? Bu haliyle çekicin mesela kalaşnikoftan ne farkı vardır?” diye konuştu.
Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden katliamını kıymetlendiren Bahçeli, “Malum patlamaya yol açan kusur, ihmal pahalandırılacak ne varsa kesinlikle gün yüzüne çıkarılacaktır. Bu mevzunun biz de sonuna kadar takipçisi olacağız. Lakin maden ocağındaki patlamayı mazeret ederek felakete siyasi içerik katmak için el ovuşturan kim ya da kimler varsa bize nazaran samimi değildir. Amasra’yı konuşurken 8 yıl evvelki Soma felaketini hatırlatmak gayelidir, hastalıklı bir yaklaşımdır. Toplumsal medyadan provokasyona heves edenler hem alçak hem de ahlaksızdır” sözlerini kullandı.
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“SAYIŞTAY RAPORUNU SERVİS EDENLER ARAŞTIRILMALI: Acılarımız çok tazeyken Sayıştay’ın 2017 ile 2019 raporlarındaki kısımları aniden servis edip hatalı arayışına girenlerin önü gerisi yeterlice araştırılmalıdır. Biz Sayıştay raporlarının bedelini elbette inkar etmiyoruz, es geçmiyoruz. Sayıştay raporları hafriyat yapılması risklerine dikkat çekilmiş, tedbirler sıralanmış. Denetçiler her şeyi görüyor da kurum çalışanları mı bilmiyor? Bu türlü bir sav aklın ve mantığın neresinde yer alacaktır. Kontrol işlevin devlet hayatındaki kıymetini biliyoruz. Sayıştay raporlarının siyasi muhalefet haline dönüştürülmesini manidar buluyoruz.
HANGİ VİCDAN SAHİBİ GÖZ YUMABİLİR: Maden ocaklarında gaz içerikleri yüksek değil mi, uyulması gereken kurum için yönergeler bilinmiyor mu? Hangi vicdan sahibi maden ocaklarında felaketlere göz yumabilir? Fırsatçılık yapanların kanında leke vardır. Amasra’daki patlama hepimizi yakmıştır. Zillet partilerinin teker teker bu felaketi siyaset materyali yaparak gürültü kirliliğine yol açacak olmaları, utanmaz bakışın nerelere kadar tutulduğunu da gösterecektir.
2023 TÜRKİYE’NİN MUŞTUSUDUR: 2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci yüzyılının en son eşiğidir. 2023 yılı başkan ülke Türkiye’nin muştusudur. Kalıcı ve esaslı ıslahat ülkemizin önünü açmıştır. Eğri bacaklı masalara oturanlar Türkiye bahtiyarlığını göremezler, itiraf ve izah edemezler. Türkiye eski Türkiye değildir. Devlet hayatımızdaki istikrar, ahenk, grup ruhu kısır çekişmeleri, kronik hizipleri sonlandırmıştır. Zillet ittifakının intibak zorlukları, idrak zaafları had safhadadır. Vaktin ruhu, çağın ufku bizimledir.
CHP GENEL LİDERİNİN NERESİ DOĞRUDUR: Türkiye’yi yabancı ülkelerde şikayet etmek, yabancıların karşısında el pençe divan durmak gururlu bir hal değildir. New York’ta ergenler üzere görüntü çekmek adamlık değildir. Yazıklar olsun. Biz zillet deyince rahatsız oluyorlar. Ya ne diyelim pekala? CHP Genel Lideri’nin neresi doğrudur? Ne doğramışlarsa aşlarına o geliyor kaşıklarına. Olan budur. Zilletten sefa umacak kadar şuur dağılmasının pençesine düşmüşler.
KILIÇDAROĞLU 8 SAATİN ESRARINI AÇIKLAMAK ZORUNDA: Kılıçdaroğlu’nun ilham kaynağı yerli, ulusal değildir. Bizden değildir, biz değildir. Milletimizin şanına uygun değildir. Kılıçdaroğlu’nun ABD’de ne yaptığı, kimin dümen suyuna girdiği, kimlerin eline avucuna baktığı belirlidir. Kendine eşlik eden gazetecileri atlatarak 8 saat ortadan kaybolması olağan değildir. O 8 saatte kimlerle fiskos yaptın? Kılıçdaroğlu bu 8 saatin esrarını milletimize açıklamak zorundadır. Kılıçdaroğlu Pensilvanya’da mola verip vermediğini açıklamak zorundadır.
MÜHİM VE ACİL BİR GEREKSİNİM KARŞILANDI: Bildiğiniz üzere toplumsal medya tehlikeli bir mecradır. Bu mecrada her türlü haşarat da meydanı boş bulduğundan at oynatmaktadır. Gelişmiş ülkelerde benzerlerine şahit olunduğu üzere, toplumsal medyanın tüzel ve ahlaki sonlara getirilmesi, palavra ve iftira mahiyetli haberlerin önüne geçilmesi iç barış ve huzur ortamı için büyük bir zaruretti. Geçen hafta “Basın Kanunu ile Kimi Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” AK Parti ve MHP’nin uğraş ve müdahalesiyle kabul edilerek yasalaşmıştır. Bu prestijle hepinize teşekkür ediyorum. Allah’a şükür, önemli ve acil bir gereksinim ulusal irade vasıtasıyla karşılanmıştır.
NERESİ YANILGILI, NERESİ ZULÜM: Zillet ittifakı 29. maddeyi terörize ederek olmadık yollara müracaat edip mezkur kanunun görüşmelerini sabote etmeye kalkışmıştır. Pekala ne diyor 29. unsur? 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na 217. unsurundan sonra gelmek üzere “halkı aldatıcı bilgiyi alenen yayma” üst başlıklı şu tabirler eklenmiştir:
‘Sırf halk ortasında tasa, dehşet yahut panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu sistemi ve genel sıhhati ile ilgili gerçeğe ters bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli biçimde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar mahpus cezasıyla cezalandırılır.
Fail kabahati gerçek kimliğini gizleyerek yahut bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, birinci fıkraya nazaran verilen ceza yarı oranında artırılır.’
Zillet ittifakının, çıkarcı yandaşların, buçuk aydınların, kiralık kalemlerin saldırdığı, sulandırdığı ve feryat ettiği meşhur unsur budur. Halk ortasında telaş, endişe ve panik yaratanlara cezai sorumluluk yüklemenin neresi kusurludur? Ülkemizin iç ve dış güvenliği, kamu sistemi, genel sıhhatiyle ilgili gerçeğe alışılmamış bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli halde alenen yayanlara yasal önlem alınmasının neresi zulümdür?
ÇEKİCİN KALAŞNİKOFTAN NE FARKI VARDIR: CHP’li bir milletvekili, eline cazip alıp Genel Heyet kürsüsünde telefon kıracak kadar alçalabilmiştir. Sen o cazibeli telefona değil, kafana vurursan tahminen ayılabilir, kendine gelebilirsin. Bu çekiç Genel Kurul’a nasıl getirilmiş, kürsüye nasıl çıkarılmıştır? Çekiç de motamot bir silah üzere cürüm ögesi değil midir? Bu haliyle çekicin mesela kalaşnikoftan ne farkı vardır? Biz Genel Heyet salonunda ne çekiçli eylemcilere ne de kalaşnikoflu teröristlere bilinsin ki, tahammül edemeyiz, sessiz kalamayız, seyirci olamayız.
YALAN HABERE BEL BAĞLAMAYAN RAHATSIZ OLMAZ: Zillet ittifakının haberi olsun, ne yapsalar boşuna, köprü suyun öte yakasında kaldı. Palavra habere bel bağlamayanlar bu maddeden rahatsız olmaz. İftiraya prim vermeyenler, kamu sistemini bozmayı aklından geçirmeyenler, ülkemizin iç ve dış güvenliğini zedelemek için pusuya yatmayanlar bu maddeden asla memnuniyetsizlik duymaz. Geçiniz bunları, devletin ülkesi ve milletiyle ayrılamaz bütünlüğünü, insan onuruyla insan haysiyetini savunan hiç kimse bu yasaya dudak bükmez, bükemez, bükmemiştir. Dezenformasyon yasası hıyanetin, bozgunculuğun ve rezaletin toplumsal medya ayağına kilit vurmuştur. Çok da hoş olmuş, maşeri vicdan ‘oh be’ demiştir. İşte kuyu, işte suyu, işte milletimizin huzuru, kast etmeye çalışanlar olursa bedelini sonuna kadar ödemeye hazır olmalıdırlar.” (HABER MERKEZİ)