TİP Milletvekili Ahmet Şık, Amasra’da 41 personelin öldüğü maden faciasıyla ilgili toplumsal medyadan açıklamalarda bulundu.
Adil bir soruşturma yapılırsa hem havalandırma sistemlerinin kâfi olup olmadığı hem de sıkı bir denetim sisteminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin ortaya çıkacağını belirten Şık, Soma’da olduğu üzere bu katliam için de ‘fıtrat/kader’ deneceğini vurgulayarak, “Her katliam sonrası olduğu üzere bölgede en ağır faaliyet gösteren STK’lerin tekrar iktidar takviyeli dinci vakıf ve dernekler olması “fıtrat” açıklamasına yer hazırlıyor” dedi.
Şık’ın maden faciasıyla ilgili Twitter’dan yaptığı açıklamalar şöyle:
“Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra maden ocağında, madenciler 27 metrelik yüzeyden sonra eksi 300 ve 350 kotta iki farklı küme olarak çalışırken dün (14 Ekim) akşam saatlerinde grizu patlaması gerçekleşti.
Patlama olduğu sırada madende 110 personel çalışıyordu. Madencilerden 58’i kurtulmayı başarırken başkaları patlama sonrası meydana gelen göçük ve yangın nedeniyle mahsur kaldı
Sabah saatlerinde resmi olarak can kaybının 28 olduğu ve madende mahsur kalan 15 madenciyi arama-kurtarma çalışmalarının sürdüğünü açıklamıştı.
Ancak arama-kurtarma ve tahliye gruplarından tıpkı saatlerde edindiğimiz bilgiler resmi açıklamalarla çelişikti. Saat 08.00 sıralarında konuştuğumuz arama kurtarma grubundan bir madenci 40 kişinin cenazesini çıkardıklarını ve aşağıda kimsenin kalmadığını söyledi.
Gerçekleri manipüle edilmiş haliyle, iktidarın istediği biçimde ve vakitte kamuoyuna duyurmak için de en bilindik yol uygulandı ve gazeteciler polis marifetiyle olay yerinin görüş alanından çıkarıldığını da ekleyelim.
Yaralı olarak kurtarılan ve 6’sı İstanbul’da, 5’i de Bartın’da 5 olmak üzere çeşitli hastanelerde tedavi altına alınan 11 madenciden durumu hafif olan bir kişi taburcu edildi.
TTK’ye bağlı olan A bölgesi arama alanı geçmişte 6 bin personel çalışırken son 15 yılda emekli olanlar/ayrılanların yerine yeni alım yapılmadığı için bu sayı yaklaşık 600 bireye düştü.
Aynı bölgede, çok daha güçlü rezervlere sahip olan ve B bölgesi arama alanı diye tanımlanan alan yaklaşık 17 yıl evvel rödavans yoluyla iktidara yakınlığıyla bilinen sermaye kümelerinden Hattat Holding’e bağlı Hema Madencilik şirketine devredilmişti.
B bölgesi arama alanını termik santral olarak olarak işleteceğini duyuran Hema geçen 17 yılda devraldığı alanda rastgele bir işletme faaliyeti göstermedi ve rastgele bir üretim yapılmadı.
Çünkü termik santralden güç üretmek için gerekli olan kömürler, madende dik damarlarda bulunduğu için hem çıkarması maliyetli hem de linyite nazaran daha sıkıntı.
Hema, termik santral işletmek için gerekli olan kömürü, Amasra’da inşa ettirdikleri Tarlaağzı Limanı üzerinden santrale getirtmek istese de reaksiyonlar nedeniyle bu planı gerçekleştiremedi. Üretime geçeceğini duyurdu.
Hema’ya ilişkin ve güçlü rezervlere sahip maden alanı yatay bir genişliğe sahipken bu avantajdan mahrum olan TTK’ye ilişkin alanda madenciler daha riskli ve maliyetli olmasına karşın 300-350 kotun altına inerek kömür çıkarmak zorunda kalıyordu.
Ne kadar derine inildikçe madende hem basınç hem de metan oranı yükselir. Bir faciayı önlemenin yolu ise çok güçlü, ayarlanabilir havalandırma sistemleriyle metanın tahliyesi ve muhtemel bir faciaya karşı sıkı denetim düzeneği gerekiyor.
Adil bir soruşturma yapılırsa hem havalandırma sistemlerinin kâfi olup olmadığı hem de sıkı bir denetim düzeneği gerçekleşip gerçekleşmediği ortaya çıkacaktır. Lakin adil bir soruşturma yapılırsa!
Ama Soma’da olduğu üzere bu katliama da “fıtrat/kader” deneceği açık. Her katliam sonrası olduğu üzere bölgede en ağır faaliyet gösteren STK’lerin tekrar iktidar dayanaklı dinci vakıf ve dernekler olması “fıtrat” açıklamasına yer hazırlıyor.” (HABER MERKEZİ)