HaberTürk muharriri Nihal Bengisu Karaca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun “Bizdeki seçmen bilgileri YSK’da bile yok” açıklamasına ait olarak, “AK Parti’nin Kılıçdaroğlu’na teşekkür etmesi gereken bir durum var” yorumunu yaptı.
Karaca yazısında, “Bizdeki seçmen bilgileri YSK’da bile yok’ söylemi elbette fazla savlı fakat çok açık ki seçmen bilgilerini güncelleme işinin ehemmiyetini ne kadar ciddiye aldıklarını gösterme maksatlı bir ‘abartı’ kelam konusu. O denli bile olsa elbette bu kadar argümanlı bir söze hiç gerek yok. Seçime girme yeterliliği kazanmış siyasi partilerin seçmen bilgilerine sahip olması pek yasal bir durum iken, bu partiler için seçmen kütüğü devlet sırrı değil iken? Seçime katılma yeterliliği kazanmış siyasi partiler bir seçim periyodu içinde en çok iki defa ve meblağı ne ise ödemek şartıyla bu bilgileri talep edebilirler. (Bkz. Seçimlerin Temel Kararları ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun husus 47) Kütük bilgilerini alan parti de herhalde bunu ‘bedtime story’ olarak torunlarına okumak için almıyor.” sözünü kullandı.
Karaca şu tabirleri kullandı:
“Bu bilgileri parti örgütünden gelen datalarla kıyaslamak, ne kadar dengeli olduğunu incelemek, bilgileri karşılaştırmak, yeniliklerini teyit etmek, kimi söylentileri sınamak ve hakikati ortaya koymak üzere maksatlar çerçevesinde alıyor. Aslında diğer türlü neden kanun seçime girme yeterliliğini ispatlamış siyasi partilere seçmen bilgilerini alma hakkı versin?
Söz konusu sınama, teyit etme ve ölçüp tartma yani güncelleme faaliyeti parti örgütünün takip ettiği, çalıştığı mahal ve beldelerdeki seçmenler hakkında yeni bilgilere de ulaştırıyorsa, o vakit Kılıçdaroğlu’nun “Bizdeki bilgi YSK’da bile yok” cümlesi literal manada da hakikat olur. Zira mevcuda ait yeni bilgi eski bilgiyi döver. Bu birebir şartlara sahip her parti için geçerli.
Yani ortada velvele yapılacak bir durum yok. Alıntıladığım paragrafta yer alan başka tabirlerle ilgili olarak ise, AK Parti’nin Kılıçdaroğlu’na teşekkür etmesi gereken bir durum var.
Çünkü Kılıçdaroğlu, AK Parti’yi zan altında bırakan bir suçlamadan kurtardı. Nasıl mı? Evvel şu tespitin altını çizelim: Ülkemizde vakit zaman seçimin güvenilirliğini tartışan argümanlar ortaya çıkıyor. İktidarın kamuoyu ile şeffaf bilgi paylaşımı yaptığına inanılmadığı için bu savların kimileri oldukça inandırıcı da olabiliyor. 2023 seçimleri ile ilgili en bilinen komplo teorisi mültecilerin seçim için biner biner vatandaş yapıldığı, hepsine AK Parti lehine oy kullandırılacağı tezi değil miydi? Pekala ne diyor Kılıçdaroğlu?
“Evet bu seçimde çok sayıda Suriyeli, Afgan, Pakistanlı oy kullanacak bu yolla seçim banko Erdoğan’ın kucağına düşecek, öldük bittik valla” deyip insanları tansiyona ve cinnete mi sürüklüyor?
Hayır. Tam aksisi. “(…) Şu anda o denli bir tehlike görünmüyor, datalar var, kaç yabancının oy kullanacağını biliyoruz, 400-500 bin kişi üzere yüksek bir sayı yok” diyor. Yani kâh sığınmacı düşmanlığı yapmak, kâh muhalif kitleleri seçimden evvel sokağa dökmeyi tek yol olarak görüp gaz vermek üzere saiklerle “400-500 bin sığınmacıya 2023 seçimlerinde AK Parti’ye oy vermeleri karşılığında vatandaşlık verildi” safsatasını yayanların gerçeği söylemediğini ortaya koymuş oluyor.
Peki söyler misiniz Allah aşkına bu komplo teorisinin çürütülmesi sığınmacı problemini ne yapacağını bilemeyen, bu husus üzerine her güne yeni bir sav ve itham ile uyanan ve aslında puan kaybeden AK Parti’nin lehine mi aleyhine mi? Karşılık: Lehine. Sonuç: AK Partili siyasetçilerin yaptığı sadece alan kaplamak için yapılmış boş, anlamsız bir feveran değilse nedir?