2020’deki Azerbaycan- Ermenistan ortasındaki savaş sonrası iki ülke ortasında 10 Kasım 2020’de barış mutabakatı imzalamıştı. Mutabakatın akabinde bölgede huzur sağlanırken Ermenistan‘ın 12 Eylül gecesi tekrardan Azerbaycan‘a saldırması ile tansiyon yükseldi.
Peki bu tansiyonun perde ardında kimler var? Hedeflenen ne? Bu soruların yanıtlarını ASAM TÜRK DEGS Lideri, Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı‘ya sorduk.
”TÜRKİYE’NİN EGEMENLİK HAKLARINA SALDIRI”
Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı Yunanistan’ın ve Ermenistan‘ın taarruzlarının gerisinde ABD, Fransa ve Rusya’nın bulunduğuna dikkat çekti. Yaycı, ”En son Türk karasularında Yunan kıyı güvenlik botları cirit atmış ve Yunan kıyı güvenlikli botları Türk irtibatlı gemiye Türk karasuları içerisinde silahlı uğraşta bulunmuştur. Hem Türk egemenlik alanı içerisine girmek farklı bir atak. Hem de velev ki milletlerarası sularda olsun ancak bu karasularındadır ki rastgele bir gemiye silahlı akın kabul edilemez. Her halükarda Türkiye’nin egemenlik haklarına yapılmış bir ataktır.” dedi.
Cihat Yaycı
”TÜRKİYE’YE KARŞI BİR KOALİSYON VAR”
Yaycı, “Yunanistan’ın yakın vakitte karasularını arttıracağı ihtimali vardır. Türkiye’nin de buna karşılık vermesi kaçınılmazdır. Yunanistan karasularını 6 milden 7 mile çıkardığı an Mavi Vatan’ın da yüzde 13’ü Yunan karasuyu oluyor. Hangi iktidar olursa olsun kabul edemez, ettiği takdirde memleket ve tarih affetmez. Türkiye’ye karşı bir kampanya yapılmaktadır. Aşikâr ki herkes Türkiye’ye karşı bir koalisyon halindedir” sözlerini kullandı.
”ERMENİSTAN’IN DESTEKÇİLERİ AYNI”
Yaycı Ermenistan‘ın ve Yunanistan’ın destekçilerinin tıpkı olduğunun altını çizdi. Yaycı, kelamlarını şöyle sürdürdü: ”Bu sırada Ermenistan‘ın Azerbaycan‘a saldırması hiç de tesadüf değildir. Zira destekçileri yeniden birebirdir. Bunlar ABD, Rusya ve Fransa. Ermenistan‘ın Kollektif Güvenlik Muahedesi Örgütü’nü (KGAÖ) misyona çağırması, birebir Yunanistan’ın yaptığının bir benzeridir. ‘Yavuz hırsız, konut sahibini bastırıyor.’ Hem saldırıyor hem de Rusya’nın başını çektiği KGAÖ’yü olayın içerisine çekmeye çalışıyor.
”YUNANİSTAN’A KARŞI TEYAKKUZ HALİNDE OLUNMALIDIR”
Ortada Şuşa Beyannamesi vardır. Bu beyannameye nazaran Türkiye ve Azerbaycan birbirlerine saldırıldığı an kendilerine saldırmış sayacak ve birlikte karşı koyacak. Türkiye’nin burada ne yapacağı önemli merak mevzusudur. Türkiye beyanname gerekliliklerini yerine getirdiği takdirde KGÖA ile mi karşı karşıya kalacak? Türkiye’ye karşı büyük bir oyun oynanmaktadır. Batıdan Yunanistan, güneyden Irak ve Suriye ile PKK, doğuda Ermenistan ve İran’ın da hiç de dost olmadığını ve Ermenistan’ı desteklediğini unutmayalım. Burada ulusal ve birlik içerisinde hareket etmemiz gerekir. Şuşa Beyannamesi’nin gerekliliklerini nasıl yerine getireceğimizi tartışmamız gerekiyor. Azerbaycan yalnız bırakmamalı lakin Yunanistan’a karşı teyakkuz halinde olunmalıdır. Türkiye’nin sessizliği bunları kabul etmesi esasen Türkiye’nin zayıflaması demektir. Türkiye haklarını korurken Azerbaycan’a dayanağını ihmal etmemelidir.
”ERMENİSTAN İLE ALAKALAR DERHAL DONDURULMALI”
Ermenistan’la ilgilerinin dondurulduğunu Türkiye derhal beyan etmelidir. Ermenistan hududunda mayınların temizlenmesi büyük kusurdur. Nerede mayın temizlediysek başımıza gelmeyen kalmadı. Suriye’de temizledik ,PKK atakları geldi. İran hududundan ise yasa dışı göçmenler geldi. KGAÖ ülkeleri ile Ermenistan, Türkiye’ye taarruz bile yapabilir. Bu taarruz Türk koridorunun açılmasına pürüz olmak ve Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleri ile münasebetlerimizi kesmek için yapılıyor. Burada Rusya ,AB ve ABD Türk Birliği’nin oluşmasının karşısındadırlar. Bu hücumların Türk Birliği’nin gelişmesi, büyümesi ve beden bulması için yapılmış olması dikkatlerden kaçmamasıdır.”